Jean-Paul Sartre: Liberté kavramını hayat felsefesine dönüştüren egzistansiyalist

“Bu mantıklı, keyifli seslerin ortasında yapayalnızım. Tüm bu yaratıklar zamanlarını açıklamalar yaparak ve birbirleriyle hemfikir olmanın mutluluğunu yaşayarak geçiriyor. Tanrı aşkına, hep birlikte aynı şeyi düşünebilmek neden bu kadar önemli?” Kravatlı beylerin kafelerde gazete okuyup sohbet ettiği, tuvallerine rengârenk fırça darbeleriyle hayat veren empresyonistlerin Montmartre sokaklarında şaraplarını yudumladığı, zarif şapkalarıyla alımlı kadınların kaldırımlarda salına salına … Read more

Chuck Palahniuk: “Yeraltı” edebiyatının “yerüstü” kralı

“Ne kadar dikkat etseniz de, bir şeyleri kaçırmışsınızdır, zihninizi meşgul eden o doyumsuzluk hissini. Bilinçli bir şekilde duyumsamadan içinden koşup geçtiğiniz anlardan geriye kalan o buruk tadı. Eh, bu duyguya alışmanız gerek. Bir gün gelecek tüm hayatınız için böyle hissedeceksiniz. Bu yalnızca bir deneme.” Yeraltı biz sıradan faniler için yolu sonu demektir. Gözlerini yeşil dolarlara … Read more

Dilşad Save’den, Daniel Menaker’in, “Terapi” adlı romanı üzerine bir yazı.

Terapi: Bir tutunuşun öyküsü İnsanın kitap seçimi de film ve müzik seçimi gibi o anda ilgi ve ihtiyaç duyduğu alanlarda oluyor çoğu zaman. Benim yeni bir yazarı veya sevdiğim yararlı bir kitabı keşfedişimse çoğu zaman tesadüfi oluyor. Terapi'yi okumaya başlama nedenim kızımın bu kitabı alıp, uzun süre elinde gezdirip bir türlü okuyamamış olmasaydı. Anneler tıpkı … Read more

İlke Kamar’dan, Chuck Palahniuk’un “Ölüm Pornosu” adlı romanı üzerine bir yazı

Ölüm pornosuna dönüşecek çekimler Duyularınıza hiçbir şey sağlamayan soğuk bir hiçlik, tiksinti verici bir boşluk duygusu Palahniuk romanlarının ardından hissedilir. Aykırı gördüklerimiz, bazen konuşmadıklarımız,  şiddet, vahşet ve cinselliğin her türlü tutumunun övüldüğü; çoğunlukla gerçekle hayal arasında gezinen bir duruş çıkar karşımıza. Onun yarattığı edebi dilde şiddet belirgin bir yere sahiptir. Palahniuk, uyuşturucu ya da seks … Read more

Özlem Kiper’den, “Med – Cezir” adlı öykü

“Paris’te gökyüzü yakındır. Evler apartmanlar hiç bitmeyeceğini sandığınız Sein’in uzantısı gibi boylu boyunca yol alır. Yüzlerinden yaşları belli olmaz evlerin, sokakların, hatta dükkânların.  Tarih hiç değişmez görünür Paris’te, zaman hep aynıdır. Gökyüzü ise hep yakındır, yüksek yüksek binalar tepeler delmez gökyüzünü. Cama her yaklaştığınızda mavilik kuşatır gözlerinizi. Çatı daireleri, insanlar ve gökyüzü, olmak istediğiniz anı … Read more

Vicdan Efe’den, “Düşte Değişenler” adlı öykü

Kaderlerini istedikleri şekle dönüştürebilirler. Özgür, kuş gibi özgür olacaklar. Sıkıştırılmış samandan bir top olarak hissediyorlar kendilerini. Kof, pörsümüş. Mekanik bir oyuncak belki. Ruhsuz. Başkalarının yaşamlarına göre ayarlanan Kaderleri değişiyor artık. İstedikleri yaşam tarzını belirleyebilir, kişiliklerini yeniden oluşturabilirler. Üç kişiydiler. Çantalarına eşarplarını da koyup ellerindeki adrese göre otobüse bindiler. Hepsinin birbirinden gizlediği tek düşünce: Falcı, olan … Read more

Aslı Özpolat’tan “Tohum” adlı öykü

Ellerini sıkılgan bir tavırla masaya koydu. Onları  koyması gereken yeri hiç bilemezdi zaten. Biri görgüsüzlüktür, koyma öyle masaya demişti, ama şimdi bunu düşünecek hâli yoktu. Dışarıda yağmur yağıyordu. Göz ucuyla camdan dışarıya bakınca, bulutların ağırlığı altında ezilmiş çatısız gecekonduları gördü. Sonra çamaşır ipinde sırılsıklam olmuş mavi bir çocuk pijamasını fark etti. Oğlan herhalde dedi, içi … Read more

Gülçin Manka’dan “Çocukluğumun gölgeleri” adlı öykü

 Resmi, tam, gösterdikleri koltuğa otururken gördüm. Sekreter masasının arkasındaki duvardaydı.  Birden ter bastı her yanımı. Nedense, çocukluğumun  cehennemi andıran Akdeniz kasabasında bulmuştum kendimi. Yıllar öncesinde  kalan o sıcak beni  şimdi boğuyor, vücudumdan geç kalmış bir ter boşanıyordu. Kendimi dışarı atmak, eve koşup annemin kollarında ağlamak istiyordum. Oysa annem öleli yıllar olmuştu ve ben artık koskoca … Read more

Fanzin: SAMSAD (Samsa Dönüşüm Merkezi) | Ömer Faruk Nan

“Pırr, pırr…” Güneş ürkek ışıklarını salmadı henüz. Soğuk gece rüzgârı yüzüme çarpıyor. Tan ağarmadan önce terasımdan aşağıdaki vadinin sisine karışsam mı acaba diye düşünüyorum. Sis de ışığa karışır.  Yiten bir ruh gibi yavaşça kaybolur giderim. Salonuma komşu kocaman balkonun en ucuna yürüyorum, artık geceyi terk etmek isteyen karanlığın kıyısına. Gözlerim kapalı. Duyuyorum. Sabah sökmek üzere. … Read more

  Ahmet Güneştekin’in “Belleğin Alfabesi” sergisi 30 Mart 2020 tarihine kadar Bakü Haydar Aliyev Kültür Merkezi’nde görülebilir. Sanatçının Bakü’deki ilk sergisi olma özelliği taşıyan sergisi eski ve yeni işlerini bir araya getirerek dilin aynasından bellek ve ölümsüzlük kavramlarına bakıyor. “Belleğin Alfabesi”nde dilin renk algısı, mekân algısı ve düşünüşe etkisi üzerine yoğunlaşılıyor. Azeri romantik şairi Nesimi’ye … Read more