Hamlet’in dilimizdeki ilk tam çevirisi 109 yıl aradan sonra yeniden

William Shakespeare’in ölümsüz eseri “Hamlet”,  Doktor Abdullah Cevdet Bey çevirisiyle Düzyazı Yayınevi tarafından yayımlandı. William Shakespeare’in ölümsüz eseri Hamlet’in, Türkçede ilk çevirisi 1881 yılında Mehmet Nadir Bey tarafından yapılmış. II. Abdülhamit döneminin baskı ve sansürü altında, Kral’ın zehirlendiği sahnesiyle Hamlet’in tam metin çevirisinin yayımlanması mümkün olamadı. Tam metin çeviri ise, 1902 yılında Doktor Abdullah Cevdet … Read more

İşte, edebiyatımızın en iyi 100 eseri!

Hürriyet’ten İpek Özbey ve Güliz Arslan’ın kapsamlı çalışmaları sonuçlandı. İşte o çalışma: Bilindiği gibi roman, Türk edebiyatına Fransızcadan yapılan basit çevirilerle girdi. Yıl 1862’ydi, Fénelon’un romanı Türkçeye Yusuf Kâmil Paşa’nın çevirisiyle ‘Terceme-i Telemak’ olarak çevrildi. Sonra Victor Hugo geldi… İlk Türk romanıysa bundan 10 yıl sonra yayımlanacaktı. Şemseddin Sami’nin ‘Talat ile Fitnat’ın Aşkı’ adlı eseri, … Read more

Turgut Özakman’dan şaşırtıcı bir roman: Korkma İnsancık Korkma | Şule Tüzül

Korkma İnsancık Korkma, Turgut Özakman’ın ilk romanı. Özakman ismi, Şu Çılgın Türkler ile ve daha sonrasında tarihsel kitaplarla o kadar özdeşleşti ki, Korkma İnsancık Korkma’ya da tarihsel bir roman, özellikle de cumhuriyet tarihine dair bir roman okuyacağımı tahmin ederek başladım. Diğer yandan arka kapak yazısı ve kapakta yer alan Klimt resmi bu düşüncemle tamamen çelişen … Read more

“Şeffaflık Toplumu”: Gizemi kaybolmuş dünyaya ve insana dair | Emek Erez

Günümüzde sıklıkla karşımıza çıkan kelimelerden birisi de şeffaflık. Politika, ekonomi, enformasyon gibi pek çok alanda sıklıkla kullanılan bu kelime, genellikle olumlu bir anlamla vurgulanıyor. Gerçekten böyle mi yoksa şeffaflık denilen şey tam tersine kontrol toplumuna yeni bir boyut mu katıyor? Bilginin çok kolay ulaşılır olduğu bir ortam aslında kontrol toplumunu daha da güçlendiriyor mu? Şeffaflık … Read more

Hakarete uğramış vasiyetler | Selçuk Orhan

“Fransa bir bayağılık evresinden geçiyor.” der Baudelaire Kötülük Çiçekleri’nin önsözünde. Yaşamı boyunca kültür dünyasının yozlaşmışlığından şikayet edip durmuştur. Baudelaire tahammül edemiyordu. İncelikle düşünülmesi, üstünde titrenmesi gereken değerlerin kaba beğeni ve ticari çıkar uğruna istismar edilmesi, ezilip geçilmesi karşısında öfkeye kapılıyordu.   Günümüzde Türkiye’de yaşasa belki de çok genç bir yaşında bileklerini kesecekti. Kabul edelim: Kültür … Read more

Fotoğraf ne işe yarar sorusuna en iyi cevap: Salgado projeleri | Şule Tüzül

Bir çocuk, 1944 yılında Brezilya’da, kocaman Atlantik ormanlarıyla kaplı bir vadide doğuyor ve çocukluğu bu vadide geçiyor. İnsanlara saldırmayan Güney Amerika timsahları ile dolu nehirlerde yüzüyor. 15 yaşına kadar hiç telefon görmüyor. Eşit koşullarda yaşayan insanların, zengin ya da fakirin olmadığı bir dünyada büyüyor. Babasının yetiştirdiği yüzlerce hayvanı birkaç yüz kilometre uzaklıktaki yerlere götürmek için, … Read more

İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali 6 Mayıs’ta başlıyor

9. İstanbul Tanpınar Edebiyat Festivali (İTEF) Şehir ve Hayal temasıyla 6-11 Mayıs 2017 tarihleri arasında gerçekleşecek. Festivalin 2017 programında 8’i yabancı, 22’si yerli olmak üzere 30 yazar, 20 yayıncılık profesyoneli, 5 hikaye anlatıcısı ve 4 müzik grubu yer alıyor. İTEF’in 2017 programı kapsamında söyleşiler, edebiyat panelleri, öğrenci ve yazar buluşmalarının yanı sıra konserler, grafik performansları … Read more

Quasimodo tarzı okuma biçimleri | Erdinç Akkoyunlu

Ben, yalnız olduğum için okumaya başladım. Okudukça yalnızlaştım. Bu kuyudan yükseldikçe çıkılmıyor, aksine kuyu derinleştikçe varıyorsun varacağın yere… 1990’ların ortalarıydı. Liseye gidiyordum… Ailemle Kadıköy’ün varoşu Fikirtepe’de yaşıyordum. Ve bir edebiyat okuru olma hakkında hiçbir fikrim yoktu. Annem, çocukken yediği dayaklar ve rencide edilmelerden oluşan acıları unutmak isterken, benim altı yaşımda tepeden tırnağa yandığım bir ev … Read more

Semih Gümüş: “Bugünün dünyasında herkes yalnız yaşıyor aslında.”

Söyleşi: Merve Koçak Kurt Daha çok eleştiri yazıları/kitapları ile tanıdığımız Semih Gümüş’ün Belki Sonra Başka Şeyler de Konuşuruz romanından sonra ikinci romanı da yayımlandı. Can Yayınları tarafından okura sunulan Yalnızlık Kime Benzer’in kahramanı adsız bir entelektüel… Lal’e duyduğu aşkın, yalnızlığın ve terk edilişin sorgulamaları gibi dursa da roman, insana dair daha pek çok şeyi anlatıyor. … Read more

Borges’in sonsuz bahçelerinde bir gezinti | Sibel Gögen

“Cenneti hep bir çeşit kütüphane olarak düşlediğini” söyleyen Jorge Luis Borges’in öykülerinde kadın karakterlere az rastlandığı konusunda bir yazı okudum geçenlerde. İki yıl kadar önce, oğlumun ‘bir gün kendi yazdığım öykü kitaplarımı da sıralayabileceğim kocaman bir kütüphanem olması’ dileğiyle kırk sekizinci doğum günümde armağan ettiği iki kitabı, Ficciones – Hayaller ve Hikâyeler ile Alef’i kütüphanemin … Read more

Hangi romanın kahramanına sarılırsın | Erdinç Akkoyunlu

Bir yürek kaça bölünebilir bir başka yüreğin acısından? Bu sorunun yanıtını mı arıyordum bilmiyorum… Ama geçen gün elim kitaplığıma gittiğinde, aklımda bin küsur kitap arasında Erdal Öz’ün Yaralısın romanını bulma düşüncesi vardı. Kentsel dönüşümle arsası değerli yaşlı apartmanların ötenazisine karar verildiğinden beri, Kozyatağı’ndaki kira evinin kırk yıllık tabanı daha çok çatırdıyor ben kitaplığa yeni kitaplar … Read more

Özgün ve tanıdık | Başak Beykoz

Yeni bir yazarla tanışırken heyecan duyar mısınız? Evetse bunun kişiye özgü ritüelleri olduğunu da bilirsiniz. Benimki bu kez oldukça çarpıcıydı. Yirminci yüzyıl dünya edebiyatında hatırı sayılır yeri olan John Cheever’ın 1930’lu 1940’lı yıllardaki öykülerinden oluşan bu eşsiz koleksiyonun dilimize aktarılmasını beklemişim sanki. Yazarla ilk karşılaşmamın “Güz Nehri ve Daha Önce Derlenmemiş Diğer Hikayeler” seçkisiyle olması … Read more