Dursun Ali Yaz’ın “Para: Paranın Yazılmamış Tarihi – Antik Çağdan Geleceğe” adlı kitabı Timaş Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
“Binlerce yıllık uygarlık yolculuğunda bizleri yalnız bırakmayan tek şey paraydı. İşte bu kitap, antik çağdan emekleyerek yola çıkıp şimdilerde ışık hızına erişen paranın muhteşem serüvenini merak edenler için yazıldı.”
Para yokken insan vardı fakat insanlık tarihi parayla başladı. O halde şimdiye kadar yapılmamış bir şey yapılabilir; insanlık tarihi “para” olgusu merkeze konularak yazılabilirdi.
Antik çağdan Geleceğe PARA, işte tam bunu yapan bir kitap. Paradan Önce, Trampa Para, Mal Para, Tartı Para, Madeni Para, Kâğıt Para, Sanal Para, Paradan Sonra gibi bölümlendirmelerle insanlık tarihi boyunca paranın aldığı biçimleri ve para etrafında gelişen ekonomik, sosyal, siyasal olayları kuşatıcı bir biçimde ele alıyor. Antropolojiden, siyasi tarihten, mitolojiden, uygarlık tarihinden, bilimden, felsefeden kısacası pek çok disiplinden beslenen esaslı bir insanlık tarihi okuması sunuyor.
Paranın iktidar ilişkilerine, mitlere, toplumsal hayatın örgütlenme biçimlerine uzanan etkilerini görmek, çoğu yerde küçük anekdotlar biçimde anlatılan hadiselere şahitlik etmek gerçek bir okuma zevki veriyor.
Çoğumuzun zihninde soyut ve ‘kaydi’ bir anlam dünyasına işaret eden ‘para’nın tarihi seyir içindeki etkilerini bütünlüklü bir bakış açısıyla gösteren Dursun Ali Yaz, bugüne kadar ortaya konmamış bir bakış açısıyla geçmişten geleceğe paranın yazılmamış tarihini kaleme alıyor.
“11.000 yıldır kullandığımız para türlerini bilim ve akıl eleğinden geçiren yazar, para olgusunu Trampa Para, Mal Para, Tartı Para, Madeni Para, Kâğıt Para ve Sanal Para olmak üzere altı kategoriye ayırıyor. Paranın ruhu, özü ve şeklini baz alarak yaptığı bu ayırımın para felsefesinde yepyeni bir sayfa açacağına inanıyorum. Uzun ve disiplinli bir çalışmayla ortaya çıkardığı eser, paranın yalnızca tarihini değil servet ve devlet kavramlarıyla ilişkisini sosyolojik, kültürel ve yönetsel açıdan irdeliyor.”
Dr. Yılmaz Argüden
Kitaptan Alıntılar
* MÖ 9000’lerde tahılı evcilleştirip yerleşik hayata geçen atalarımız, 5.000 yıl boyunca trampa para kullandı. Paranın ete kemiğe bürünmesi gerektiğinde ise Sümer arpasında karar kıldı. Yüzlerce çeşit mal paranın dolaşımda olduğu 1.000 yılın ardından değerli metallerin ölçü ve ayarını keşfeden Mısırlılar, tartı parayı deneyen ilk medeniyetti. Yaklaşık 2.500 yıl boyunca değerli madenleri kesip tartarak alışveriş yaptılar. Ege sahillerinde yaşayan Lidyalılar ise iki önemli buluşa imza atarak para formunu değiştirdi: Tartı paraya vurulan egemenlik damgası ve standart gramaj ve ayara sahip sikkeler. İşte cebimizdeki madeni paraları bu icatlara borçluyuz.
* İnsanlık tarihini şekillendiren başlıca üç tane zihinsel icat olduğunu biliyoruz: Para, Servet ve Devlet. Antik çağdan günümüze yaşamsal ihtiyaçları para, kölelikten krallığa uzanan toplumsal sınıfları servet, mağara adamından modern bireye dönüşen uygarlık tiyatrosunu ise devlet olgusuyla taçlandırdık.
Yaklaşık 11.000 yıl önce tahılı evcilleştiren atalarımız, aile kurup köy ve kentler inşa ettiler. Grup, güruh, topluluk ve toplum şeklinde evrimleşen bu birlikteliğin çimentosuna para diyoruz.
* Sikkelerin üzerine onay vurulmasının sıradan gözüktüğüne aldanmayın. Her büyük icat, önceleri küçük görünür. Zira yaptıkları, müthiş bir inovasyondu. İşte o günden beri devletin varlığını ispatlayan karinelerden biri de paradır. Sikkelerin ölçü ve ayarına devlet garantisi verilince keçiboynuzu çekirdeği veya mihenk taşına ihtiyaç kalmadı.
* Tarihteki ilk standart paranın üretilmesi, kalpazanlık mesleğini doğurunca ağırlık ve görünüm açısından statere benzeyen ancak altın oranı düşük sikkeler ortaya çıktı. Eğer bu sahtekârlığın önüne geçilmezse Karun’un egemenlik gücü lekelenebilir, royalty hakkı kaybolurdu. Çünkü ‘kalp para’ denilen sahte para basımı, sıradan dolandırıcılıktan ziyade kralın şahsiyetini silmeye yönelik bir eylemdi. Bu işi yapanlara, Farsça kökenli ‘kalpazan’ lakabı takıldı. Batı kültüründe ise ‘Lèse-majesté’ yani majestelerinin itibarını zedeleme suçlamasıyla yargılanan kalpazanlar, genellikle ölüm cezasına çarptırıldı. Çünkü itibar, evrensel para birimiydi.
* Elle darp edilen madeni paraların, yüzde yüz simetrik olmaması bazı uyanıkları harekete geçirdi. Sahte para basmak kadar ağır olmasa da daha masum, daha sanatsal bir hinlik peşine düştüler. Ellerine geçen madeni paraların kenarlarını kesici bir aletle ufak ufak kırpıyorlardı. Miligram boyutunda yapılan hırsızlığı fark etmek kolay değildi. Zaten fark edilse bile suçluyu yakalamak olanaksızdı. Bu sorun, Isaac Newton çözüm bulana kadar devam etti. Peki Newton ne yapmıştı?
* Lakabınız ister ‘durduran’ anlamına gelen Sezar, isterse ‘kapıları açan’ anlamına gelen Fatih olsun, altın paralar her kralın vazgeçilmeziydi. Fakat içlerinden biri ‘Var olmak mı, varlıklı olmak mı?’ sorusunu sordu ve tüm servetini uygarlığa adadı. Bu kral kimdi?
* Her şeye rağmen 9.000 yıl süren tarım ekonomisi döneminde, en üst gelir seviyesindeki bir insanla, en alt seviyede kazanan arasındaki gelir farkı ortalama üç kattı. Bu parite, sanayi devrimiyle 150, teknoloji devrimiyle 500 kata ulaşarak toplumsal barışın dinamiti olacaktı.
* Venedik birden paranın kıblesi oluverdi. Bunun sebebi Mezopotamya’dan ondalık sistemi, Çin’den kâğıt parayı, Hindistan’dan sıfırı, Lidya’dan damgayı alıp dünya finans tarihine modern banknotu kazandırmalarıydı. Aslında çok daha önemli bir şey başarmışlardı. Bin yıldır bilinen kâğıt paraları alıp sanat, kültür ve bilim suyunda yıkayarak Rönesans ateşini tutuşturmuşlardı.
Yazar Hakkında
Dursun Ali Yaz, İstanbul’da doğdu. MBA eğitimi aldı. Sermaye piyasalarında çalıştı. ABD, Fransa, İngiltere, İtalya, Mısır, Rusya ve Yunanistan’da incelemelerde bulundu. Sivil toplum örgütlerinde, üniversitelerde, ticaret ve sanayi odalarında konferanslar verdi. Çok sayıda araştırması yayımlandı. TBF Denetim Kurulu, TKYD ve BJK Kongre Üyesi olup Antik Çağdan Geleceğe PARA adlı bu eser, on birinci kitabıdır.
edebiyathaber.net (17 Ocak 2020)