Hazırlayan: Mehmet Özçataloğlu
- Neden çocuklar için yazıyorsunuz?
Başlangıçta böyle bir ayrım yoktu aklımda, ille de çocuk kitabı olsun diyerek yola çıkmadım tabii. Yetişkin öykülerini de oldukça keyif alarak yazıyorum ama belki de talep bu yöndeydi, ya da zamanla çocuklara yazmanın inceliklerini öğrendim, emek verdim, alıştım, sevdim diyelim.
- Okuduğunuz ilk çocuk kitabı hangisiydi? Sizde ne gibi izler bıraktı?
İlk kitap sanırım Fadiş’ti ya da Tom Sawyer. Bir de Yalvaç Ural’ın “izi yaldız gözü boynuz”u var, üçünü de aynı sıralar okumuş olmalıyım. Fadiş’te de Tom Sawyer’da da ailesinden ayrı kalmış, teyzesinin ve halasının yanında büyümek zorunda olan iki çocuk vardı. Ben de onlarla aynı yaştaydım hemen hemen ve özel hayatımın tatsız bir dönemiydi. Empati kurduğumu, yalnız olmadığımı, kendimi anlatmak zorunda kalmadığım özel arkadaşlarımın olduğunu hissetmiştim.
- Bu kitabı keşke ben yazsaydım, dediğiniz bir kitap oldu mu?
Goscinny’nin Pıtırcık serisini yazmak isterdim doğrusu, bir de Vedat Dalokay’ın Kolo’sunu.
- Çocuklara yönelik kitaplardan en son hangisini okudunuz? Kitapla ilgili düşüncelerinizi kısaca belirtebilir misiniz?
Ülkü Tamer’in Günışığı Hoşçakal adlı kitabını okudum. Artık niye böyle naif, samimi öyküler yok diye hayıflandım. Arı Türkçe, şiirsel anlatım, sıradan çocukların sıradan öykülerindeki iyi edebiyat… Yıllar sonra da aynı zevkle okunacağının işareti.
edebiyathaber.net (9 Mayıs 2018)