Kitabın ismine aldanıp, ilk olarak kazak giymeyi çok isteyen bir penguenle karşılaşacağınızı düşünebilirsiniz. Mesela bir penguen kahramanımız vardır, hayatı boyunca bir giysisi olsun, o da kazak olsun istemiş olabilir. Kazak istemesini tuhaf bulan diğer penguenlerin arasında kendi yolunu bulmak isteyebilir ve herkesin ona hak verdiği eğlenceli bir sonla hikâye bitebilir. Ama hayır, hikâye tam olarak böyle değil. Bu kitap, farklılıklar üzerine değil, imkânsız görünen şeylerin aşılabileceğine dair bir mesaj kaygısı yok, hayallerimizin peşinden koşmamızı salık vermiyor. Kitap bu başlıklar üzerine olsaydı da eminim zevkle okurduk, ama mevcut konusu kadar üzerimizde bir etki bırakamazdı bunların hiçbiri.
Penguenlerin neler yapmaktan hoşlandıklarını bir bir sıralayabiliriz kitabı okuduktan sonra, penguence şeyler dersek hepimiz aynı şeyleri düşünürüz hatta. Penguenler, derin sularda yüzmeyi, balık avlayarak karınlarını doyurmayı severler, yavrularını soğuktan korumak için onları ortalarına alarak etraflarını çevirir ve birbirlerine sokulurlar. Paytak paytak yürürler, turuncu ayakları ve siyah beyaz yumuşacık tüyleri vardır. Ama hayır, kazakları yoktur, çünkü penguenler kazak giymezler.
Gerçek bir olaydan esinlenerek kaleme alınan kitabın aslında hazin bir tarafı var. Ama elbette hikâyenin çocukların okuyabileceği yalınlığa ve formata dönüştürüldüğünü düşünürsek, o kısım o kadar da gözümüze batmıyor. Penguenler her zamanki gibi hayatta kalma gailesiyle yuvarlanıp giderlerken bir gün hiç alışılmadık, daha önce başlarına gelmemiş bir olayla karşılaşıyorlar. Petrol sızdıran bir tanker gemisi kahramanlarımızın yaşam alanına çok yakın bir yerden geçerken, her yeri yapış yapış bir siyaha boyuyor. Bu olaydan nasibini alan penguenler de petrole bulanarak vücut ısılarını kontrol edemez hâle geliyorlar. Vücut ısılarını korumak, onlar için hayati bir mesele. Zavallı penguenlerin verdikleri yaşam mücadelesine tanık olan gönüllüler penguenlere her renk ve desenden kazaklar örmek için bir kampanya başlatıyorlar. Büyük botlara yüklenen kazaklarla penguenlerin yardımına koşan gönüllüler kazakları bir bir penguenlere giydiriyorlar. Niyetleri çok iyi ama ne yaptıklarının farkında değiller. Dedim ya penguenler kazak giymeeez… Kazak giymek penguenlerin doğasında yok, kaldı ki petrolü vücutlarına daha çok yapıştırma riski olan kazaklar için bir kampanya başlatmak pek de iyi bir fikir değil. Çünkü kazak onların doğasında yok.
Kitapta, gün geçtikçe daha da büyük bir parçasını yitirmeye başladığımız doğal yaşamın son serzenişlerine şahit oluyoruz. Çevre kirliliği almış başını gidiyor, bizler dünyayı her canlı için yaşanabilir bir alan olmaktan çıkarıp kendi menfaatlerimiz uğruna harcıyoruz. Doğanın dengesiyle oynadığımız yetmiyormuş gibi bir de ona doğal olmayan başka çözümler buluyor, penguenlere kazak giydiriyoruz. Fotoğrafa bakınca çok sevimliler gerçekten, ama onlar bunu nasıl yaşıyorlar hiç sormuyoruz, soramıyoruz. Penguenlerin penguence şeyler yapmaya devam etmeleri için bizim parmağımızın değmediği yerlerde bir yaşam sürmeleri gerektiğine ikna olamıyoruz. Dünyanın bozulan dengesini umursamadan kalkıp penguenleri şirinleştirme çabasına giriyoruz.
Evet, dediğim gibi penguenler kazak giymez ve bizim bunu çocuklarımızla konuşmamız gerek. Böyle bir meseleyi bu kadar naif bir şekilde anlatan bir kitabımız olduğu için çok şanslıyız. Çevre kirliliği üzerine konuşmak, çocuklarımızı dünyanın gidişatına dair bilgilendirmek ve dünyayı kurtaracak olanın bizler olduğunu anlatmak için “Penguenler Kazak Giymez”i başucu kitabı yapsak yeridir. Çocukların bu konuya nasıl baktıklarını keşfetmek ve bilinçlenmeleri için daha güzel bir kitap olamaz. Neden çevremizi korumalıyız? Neden denizlere plastik atmamalıyız? Neden penguenler o kadar soğuk yerlerde yaşıyorlar? Neden petrole bulanan penguenlerin kurtuluşu kazak olamazdı? Neden, neden penguenler kazak giymez? Anlatalım. Bu soruların hepsine ve daha fazlasına hazırlanalım. Kitaba da dönüp, bize yeniden bir hatırlatma yaptığı için minnetimizi sunalım.
Keyifle okumanızı dilerim.
Büşra Tarçalır Erol – edebiyathaber.net (10 Ocak 2020)