Perihan Mağden’in Tehlikeli Temayüller adlı deneme kitabı Everest Yayınları’ndan çıktı.
“Tehlikeli Temayüller” Perihan Mağden’in sadece bu kitap için kaleme aldığı 25 yazı ve makaleden oluşuyor. Kimi yazılarda popüler kültürün etkileri gibi güncel temaları işleyen Mağden, kimi yazılarda da zaman dışı ya da güncelliğini her dönemde koruyan meseleleri irdeliyor. Hayvan severlerin hayat felsefesinden günümüze has aile içi dinamiklere, canlı ve enerjik görünme saplantısından yaş yalanlarına kadar birçok farklı konuyu ele alan Mağden, ne yazarsa yazsın, hangi konuyu işlerse işlesin Perihanmğadence olmaktan asla ödün vermiyor.
“Tehlikeli Temayüller”de küçük detaylardan, gündelik yaşama dair önemsiz gibi görünen anekdotlardan yola çıkıp hayati meselelere açılıyor Perihan Mağden. Örneğin kapısına dadanan bir sokak kedisi günümüzün boğucu ikili ilişkilerini, şoför ile işveren arasındaki ilişki ise bize has serf toplumu üzerine düşünmeye itiyor onu. Milletçe hakikat sevmez oluşumuz, giderek mankafalaşmamız ya da popüler kültürün yaratıklandırdığı yeni nesil, onun keskin zekâsının ağlarına takılmaktan, kendine özgü hicvinden nasibini almaktan kurtulamıyor.
Perihan Mağden bu kitapta yer alan yazılarda sadece eleştirmekle kalmıyor. İçinde yaşadığımız boğucu kültürden, bizlere zorla dayatılan sahte yaşam biçiminden çıkış yolları da sunuyor. Her zaman olduğu gibi kendine has sivri kalemi, keskin zekası ve o çok renkli hicviyle eleştiriyor, düşündürüyor, güldürüyor; ancak belki de en önemlisi –hele içinde yaşadığımız bu günlerde-, samimiliği, hayat sevgisi ve asla ödün vermediği duruşuyla, tek kelimeyle ferahlatıyor.
Perihan Mağden, 1960’ta İstanbul’da doğdu. Boğaziçi Üniversitesi Psikoloji Bölümü Mezunu. Uzun yıllar köşe yazarlığı yapa Mağden’in makalelerden oluşan on iki kitabı, iki şiir kitabı ve pek çok dile çevrilmiş altı romanı vardır. Romanları sırasıyla: Haberci Çocuk Cinayetleri (1991), Refakatçi (1994), İki Geç Kızın Romanı (2002), Biz Kimden Kaçıyorduk Anne (2007), Ali ile Ramazan (2010), Yıldız Yaralanması (2012).
Kitaptan
“Hayırlı sıkıntılar!
Tek başına olmanın güzelliğine vakıf olamayacak bu yapışkan/yapışmış ruhlara söyleyeceğim, en kıyak laf bu.”
(…)
“Endüstri kazansın, hakikat ölsün!
Gıcığıma giden, bu hakikat sevmezliğin seri üretimi.”
(…)
“Canlılık ve neşe para ettiği için, hakikilerine daha az rastlandıkça, sahteleriyle idare etme mecburiyetimiz artıyor.”
(…)
“Ufacık bir toprak parçasını ele geçirdiğimiz andaki coşkumuz, hala sonsuz serf halimizi içimizden atamamış olmamızla da açıklanabilir.
edebiyathaber.net (8 Nisan 2014)