Malum, geçenlerde “bayram değil, seyran değil” kabilinden bir tartışma gündeme bomba gibi düştü. AKP milletvekillerinden Vahit Kiler durduk yerde “Piyer Loti tepesinin ismi İdris-i Bitlis-i tepesi olarak değişsin diye bir öneriyle bir kaç gün gündemi belirleme ayrıcalığını parti yöneticilerinden aldı..!
Bu öneriyi gazeteciler “siz ne düşünüyorsunuz?” diye Kadir Topbaş’a yöneltince, belediye reisi çok sinirlenerek “beni bu saçmalıklarla uğraştırmayın” baabında bir şeyler geveledi. Ancak konu hemen kapanmadı, galiba da kapanmayacak. Çünkü kendisini İstanbul’da yaşayan Bitlislilerin vicdanı olarak lanse eden Vahit Bey tepede yer alan İdris-i Bitlis-i’nin mezarını ziyaret ederek ısrarlarını sürdüreceklerini belirtmiş.
Bu vesileyle herkesin malumu olan tepeye ismini veren Piyer Loti’nin Çemberlitaş’taki evinden bahsetmek istiyorum. Atik Ali Camii’nin tam karşısında yer alan ve İstiklal Savaşı komutanlarından Miralay Reşat Ciğiltepe’nin akrabası Nadir Hanım’a ait cumbalı bir ev. Ev dediysek artık bu vasfını yitirmiş durumda. Alt katı işyeri, üst katı imalathane, hatta en üste biçimsiz bir de kat çıkılmış; “ev”in şekli şemali iyice bozulmuş durumdadır.
Piyer Loti’nin bu evde 1910 yılında üç ay kaldığını biliyoruz. Bu evin giriş kapısının üzerinde dikkatli gözler tarafından farkedilebilen bir kitabe yer alıyor. Kitabenin sanatkarı Necmettin Okyay’dır. Bu kitabenin yazılması görevi İstanbul Şeremaneti tarafından kendisine tevdi edilmiştir. Necmettin Hoca bütün ustalığını kullanarak çok güzel bir kitabe hazırlamıştır.
Bu kitabenin en önemli özelliği İstanbul’da yazılmış iki dilli tek kitabedir. Kitabenin üst kısmı talik hatla Türkçe, alt kısmı ise latin alfabesiyle Fransızca olarak mermere hakkedilmiştir. Kitabenin Türkçe kısmında şu ifadeler yer alıyor: “Türklerin saâdet ve felâket zamanlarında necîb ve sadık dostu, Fransa Encümen-i Dâniş âzasından Piyer Loti binüçyüzyirmisekiz târihinde bu evde ikamet etmiştir” Buradaki övgü dolu ifadeler bir alttaki bölümde Latin harfleriyle, tırnaksız, farklı puntolar kullanılarak majüskül- büyük harfler kullanılarak yazılmıştır. Yazıların her iki tarafında yer alan rumi kabartma tezyinatın ise Tuğrakeş İsmail Hakkı Altunbezer’e ait olduğu düşünülür. Ne yazık ki bu eşsiz kitabe de oldukça bakımsız durumdadır.
İstanbul Şehremaneti Türklerin mutluluk ve felaket zamanlarında necip ve sadık dostu olarak nitelendirdikleri Piyer Loti’ye 1920 yılında bir de fahri hemşerilik beratı vererek ayrıca onurlandırmıştır. Bu kitabe yapıdığında ve berat verildiğinde henüz Osmanlı’nın yıkılmadığını, yatıp kalkıp Osmanlı’nın torunları olduklarını söyleyen zevata ayrıca hatırlatmak isterim. Bunun dışında bu tartışmanın kuşkusuz başkaca yararları oldu. Örneğin büyük bir tarihçi olan Bitlisli İdris’in eserinin henüz günümüz Türkçesine çevrilmediğini öğrendik. İstanbul’daki Bitlisliler herhalde işi belediye bütçesine havale etmeden bu işi üzerlerine alıp eseri tercüme ettirirler. Yine bu büyük tarihçinin mezarının harap durumda olduğunu, apartman aralarında sıkışıp kaldığını öğrendik. Yine işi belediyeye havale etmeden burayı da düzenleyip ziyarete açmalarını temenni ederim.
Yoksa kendi yaptırdığı “towers”lara İngilizce isimler koyup, yüzyıldır halkın sevgisini kazanmış bir şahsiyete yönelik etnik ve cinsel kimliğini bahane ederek kampanya başlatırsanız, tartışma dönüp sizin isim seçme kriterlerinize gelir. Nitekim bu tartışma Mehmet Barlas’ın Sabah Gazetesindeki bir yazısıyla başladı…
Cengiz Özdemir – T24.com.tr (20 Haziran 2012)