Prof. Dr. Türkan Saylan’ın herkese ilham olacak hayat hikâyesi: “Beni Özletmeyin”

Şubat 20, 2024

Prof. Dr. Türkan Saylan’ın herkese ilham olacak hayat hikâyesi: “Beni Özletmeyin”

Prof. Dr. Türkan Saylan’ın hayat hikayesinin anlatıldığı Beni Özletmeyin Türkan Saylan Destanı adlı kitap Masa Kitap tarafından yayımlandı.

Tanıtım bülteninden:

Hayatını çağdaş yaşamı destekleme yoluna adamış, Türkiye’de zamanında oldukça önemli bir sorun teşkil eden cüzzam hastalığının kaderini değiştirmiş, her zaman Cumhuriyet’in izinde yürümüş, binlerce kız çocuğunun kaderine dokunmuş hekim, akademisyen, Prof. Dr. Türkan Saylan’ın herkese ilham olacak hayatını konu alan Beni Özletmeyin -Türkan Saylan Destanı Masa Kitap etiketiyle raflardaki yerini aldı.

Masa Kitap’ın biyografi serisinin ilk eseri olan bu kitap, tıpkı Türkan Saylan’ın hayatı gibi Cumhuriyet’in ikinci yüzyılına ithaf ediliyor. Bugüne dek Türkan Saylan’ın nehir söyleşini ve çocukluk anılarını okudunuz ancak yazar Betül Şükür, Türkan Saylan’ın çocukluğundan son gününe dek tüm hayatını kaleme dökerek bir ilke imza atıyor. Türkan Saylan’ın bir kadın olarak yaşadığı zorlukları, kararlılığını, ülkesine, mesleğine duyduğu aşkı, çalışkanlığını ve fedakârlığını her bir detayıyla anlatan kitap, Atatürk Türkiye’sine kavuşmak için yapmamız gerekenlerin önünü açan bir yol haritası; kimsenin bir kurtarıcı beklemeyip herkesin bir kurtarıcı olması mesajını veren bir rehber.

Kitabın bölüm geçişlerinde Türkan Saylan’ın aramızdan ayrılmadan hemen önce yazdığı Toplum Mektupları’ndan derlenen mektuplar bulunuyor. Ayrıca kitapta Türkan Saylan’ın dilinden yapay zekâya yazdırılmış güncel bir mektup da bulunuyor. Dokunduğu hayatlar, başardıkları, başarmak için mücadele ettikleri, önüne konulan engeller, kapısına gelen polisler… Türkan Saylan, aramızdan ayrılmasının üzerinden 14 yıl geçmiş olmasına rağmen hâlâ projeleri ve arkasında bıraktıklarıyla yaşıyor, dahası yıllar önce ileri görüşlülükle öne sürdükleri bugün bile hepimize kaynak oluyor. Türkiye’de çağdaş yaşam ışığını yakan Türkan Saylan’ın hayatı, sadece yaşadıklarıyla değil, söyledikleri, istedikleri ve önerdikleriyle bir ideoloji olarak anlatılmalı, okunmalı, okutulmalı ve yaşatılmaya devam etmelidir. Bu kitap, işte bu ruhu yaşatmak için yazıldı.

KİTAPTAN BİR BÖLÜM

Evde sürekli temel gıdaların pahalılığından ve hükümetin kötülüğünden dem vurulur ki olayları içinde ayrı bir boyutta yaşayıp sorgulayan küçük Türkan artık buna dayanamaz. Bir gün annesini ve babaannesini “arka oda” dedikleri odaya götürür, kapıları ve pencereleri kapatıp büyük bir ciddiyetle konuşmaya başlar: “Şimdi beni dinleyin; siz her gün çay ve pirinç pahalı, şeker yok diyorsunuz. Bunun adı casusluktur, hainliktir. Eğer bir daha bunu yaparsanız sizi valiye şikâyet edeceğim. Biriniz annem, biriniz babaannem ama öbür tarafta vatanım var.”

ARKA KAPAK YAZISI

O nisan hukuk tarihimizin en kara sabahlarından biri yaşanır. Türkan Saylan o gün Arnavutköy Beyazgül Sokak’taki evinde tahliller için kan vermektedir. O esnada kapı çalar, kapıda kimin olduğunu biliyordur: Polisler.

Kapıdaki polisler, o güne dek hiç durmadan çalışarak binlerce insanın hayatına dokunan, Türkiye’deki cüzzam hastalarının kaderini değiştiren, sosyal proje ve burslarla binlerce kız çocuğunun okumasını sağlayan, artık sağlığı pek de yerinde olmayan Türkan Saylan’ın evini aramakla görevlidir.

Türkan Saylan hiç panik yapmaz ve polisleri gülerek karşılar. Evi aramalarına engel çıkarmaz, zaten çıkaracak gücü de yoktur. Kardelenlerden gelen mektuplardan, kitaplardan ve çalışma dosyalarından başka hiçbir belgenin bulunamayacağı ev, didik didik aranır. Nasıl bir belge ya da delil aradıklarını bilmediği polislere çay ikramı yaptıran Türkan Saylan’ın içi çok rahattır. Çünkü onun Cumhuriyet’ten başka silahı yoktur.

Yorum yapın