Beat Kuşağı’nın şair ve yazarlarından Richard Brautigan’ın şiir külliyatı “Tanrım, O Kadar Güzelsin Ki Yağmur Başladı” adıyla Sub Press’ten yayımlandı.
Tanıtım bülteninden:
Bu genişlikteki bir Richard Brautigan eseri yerkürede ilk defa Türkiye’de Türkçe olarak Şenol Erdoğan tarafından yayımlanmaktadır. Bir tek Fransa’da yakın geçmişte yayımlanan “şiir toplaması” mevcuttur, lakin o edisyonda da bizim burada yer verdiğimiz; yayımlanmamış, dergilerde yayımlanmış, kitaplarına alınmamış, eş dostta kalmış vs. vb. vd. sıfatlı şiirleri mevcut değildir. Dışarıda bıraktığımız “yayımlanamaz” etiketi yedirilmeye çalışılan minik ve özel bir edisyon ise tarafımızca yayımlanmıştır, Richard Brautigan bu eseri kendisinin olarak görmeyip hediye ettiği için bu yola gidilmiş, kendisinin emri yerine getirilmiştir. Böylelikle sadece Türkiye’de romanları ile eksiksiz bir Richard Brautigan Şenol Erdoğanca yayımlanmıştır.
Ah, Marcia,
senin uzun sarışın güzelliğin
liselerde öğretilsin istiyorum,
böylece çocuklar tanrının
tende müzik gibi yaşadığını
ve sesinin bir günışığı klavseni
gibi olduğunu öğrenirler.
Richard Brautigan:
Richard Gary Brautigan (d. 30 Ocak 1935 – ö. 14 Eylül 1984), Amerikalı yazardır.
Tacoma, Washington’da doğdu. Zor bir çocukluk geçiren Brautigan, bundan pek bahsetmezdi. Söylentiye göre, babasının kim olduğunu bilmiyordu. Babası ise, Brautigan’ın ölüm haberi duyulana kadar onun babası olduğunun farkında değildi. Başka bir söylentiye göre, Brautigan 20’li yaşlarında, bir polis karakolunun penceresine taş attığı için Oregon Eyalet Hastanesi’ne gönderildi. Burada kendisine paranoyak-şizofren teşhisi kondu ve şok terapisi uygulandı.
1955’te San Francisco’ya taşındı ve burada “beat” hareketinin bir parçası oldu. 8 Haziran 1957’de Reno, Nevada’da Virginia Dionne Adler ile evlendi. Bilinen ilk şiiri “The Second Kingdom” 1956’da yayımlandı. Bunu 1959’da, 24 şiirden oluşan ilk kitabı “Lay The Marble Tea” izledi. 1960’ların sonuna doğru Brautigan’ın işleri popülerlik kazanmaya başladı. En bilinen eserlerinden “Trout Fishing in America” (Amerika’da Alabalık Avı/6.45/Çev: Zekeriya S. Şen), “Willard and his Bowling Trophies” (Willard ve Onun Bowling Kupaları/6.45/Çev: Zekeriya S. Şen), “Sombrero Fallout” (Sombrero: Bir Japon Romanı/6.45/Çev: Zekeriya S. Şen)ve “In Watermelon Sugar” (Karpuz Şekerinde/YKY) bu dönemde yayımlandı. Brautigan, 1972’de Yellowstone National Park’ın kuzeyindeki Pine Creek (Montana)’e taşındı ve iddiaya göre 8 yıl boyunca dinleti ve röportaj isteklerini geri çevirdi. 1961 yılında karısı ve çocuğuyla birlikte ikinci elden satın aldığı bir Plymouth’ın arkasına taktığı karavanla, Idaho nehirlerinin kıyılarında kurduğu kamplarda yazmaya başladı. Doğaya duyduğu derin saygı ve doğanın bağrında münzevi hayatı seçişi, onu Amerikan pastoral geleneğine bağlayacaktı. 60’larda yazdığı ve dönemin ruh halini yansıtan romanlarıyla karşı kültürün en popüler yazarlarından biri oldu. Beat Kuşağı’nın Kuzeybatılılar diye adlandırılan kolu içerisinde değerlendirilen Brautigan’ın romanlarını diğerlerinden ayrımlı kılan, çok duyarlı ve kolay kırılan kahramanlarının dünyaya hükmeden kaos karşısında yalnızlığa çekilmeleridir.
1979 Aralık’ında, The Modern Language Association’ın San Francisco’daki bir toplantısında; Gary Snyder, Philip Whalen, Robert Bly ve Lucien Stryk ile birlikte “Zen ve Çağdaş Şiir” konulu bir panele katıldı. Son kitabı “So the Wind Won’t Blow It All Away” (Yani Rüzgâr Her Şeyi Alıp Götürmeyecek/6.45)’i 1982’de yayımladı.
70’lerin sonlarında büyük ölçüde okur kaybına uğramış ve ruhsal bir bunalımla birlikte alkol dozunu artırmaya başlamıştı. O dönemde sadece Japonya’da popülerliğini koruyordu ve sözü geçen yılların büyük bölümünü Tokyo’da ve Montana’daki çiftliğinde geçirecekti. 1984 yılında küçük bir balıkçı köyü olan Bolinas’a yerleşti. Evine kapandı, uyuyamıyor ve sınırsızca içiyordu. Duyarlılığı bu hayatı kaldıramayacak kadar keskinleşmişti. Dostlarıyla “ava çıkıyorum” diye vedalaştıktan üç hafta sonra 25 Ekim 1985 günü Brautigan’ın Bolinas, Kaliforniya’daki evine giren arkadaşları, bedenini 1 şişe alkol ve 44 kalibrelik bir tabancanın yanında buldular. Brautigan’ın intihar ettiği varsayıldı.