Rıfat Ilgaz yılında Sarı Yazma’yı okumak | Metin Celâl

Mart 16, 2025

Rıfat Ilgaz yılında Sarı Yazma’yı okumak | Metin Celâl

Nilüfer Belediyesi 2013 yılından bu yana “Yılın Yazarı” etkinlikleri ile her yıl büyük bir yazarı çeşitli etkinliklerle her yaştan kadın ve erkek Nilüferlilerle buluşturuyor. Bu büyük yazarları anmamızı, eserlerini anımsamamızı sağlıyor.

“Yılın Yazarı” projesi 2013’te Sabahattin Ali ile başladı, Aziz Nesin, Yaşar Kemal, Orhan Kemal, Sevgi Soysal, Nezihe Meriç, Fakir Baykurt, Gülten Akın, Sait Faik ve Tomris Uyar gibi ustalarla devam etti. Bu yılın yazarı olarak da Rıfat Ilgaz’ı seçmişler. Geçen ay Nilüfer Belediye Başkanı Şadi Özdemir, Yılın Yazarı Danışmanı Turgay Fişekçi ve Rıfat Ilgaz’ın torunu Anıl Ilgaz’ın katıldığı bir basın toplantısı ile “2025 Yılının Yazarı Rıfat Ilgaz” etkinlikleri tanıtıldı. Basın toplantısına katılamadım ama basına dağıtılan dosyanın olduğu torba ulaştı. Rıfat Ilgaz’ın güzel bir portresi ile bezeli bez torbadan basın bülteni ile birlikte Rıfat Ilgaz’ın “Sarı Yazma” romanı da çıktı.

Rıfat Ilgaz benim için çok önmeli bir ad, çünkü onun Hababam Sınıfı kitabı ile okuma tutkumun temelleri atıldı. Çocukluk çağlarımda Hababam Sınıfı’nı belki yüz kere okumuşumdur. Daha sonra Rıfat Ilgaz’ın neredeyse tüm eserlerini okudum. Sarı Yazma’yı da okumuş olmam gerek ama araya onlarca yıl girdiği için konusunu tam olarak anımsamıyordum. Sadece sarı yazmanın Rıfat Ilgaz’ın doğup çocukluk yıllarını geçirdiği Cide’de köylü kadınların başlarını örtmek için kullandıkları örtü olduğunu anımsıyordum. Cideli kadınlar yazmalarını özellikle sarı renkte seçerlermiş.

Rıfat Ilgaz “Sarı Yazma”da Cideli emekçi kadınları da anlatıyor ama esas anlattığı kendi yaşam öyküsü. Roman biçiminde sunulan bir anılar toplamı aslında, bir otobiyografi.

Rıfat Ilgaz yıllar sonra İstanbul’daki yorucu hayatından kaçıp biraz soluklanmak için doğduğu yere dönüyor ve orada babasının tuz mağazasından başlayarak anıları canlanıyor ve çocukluğundan itibaren yaşamını anlatıyor.

Rıfat Ilgaz, nüfus kaydına göre 7 Mayıs 1911’de, annesinden aldığı bilgiye göre de Şubat 1910’da  Cide doğmuş, Ailenin yedinci ve son çocuğu. Altı yıllık ilkokulun beş yılını Cide’de, kalan bir yılını da babasının tayin edildiği Terme’de tamamlamış. Terme o zamanlar sağlıksız bir yer önce sıtma sonra da yaşamı boyunca yakasını bırakmayacak göğüs hastalıklarını orada kapmış. Tabii bu hastalıklarda çocukluğunun geçtiği I. Dünya Savaşı ve Kurtuluş Savaşı yıllarının yoklukları da etkili olmuş. Ortaokulu Kastamonu’daki ablasının yanında okumuş. Sonra yatılı olarak Kastamonu Muallim Mektebi’nde okumuş, genç yaşta öğretmen olmuş. 1931’de Gerede’de ilkokul öğretmeni olarak göreve başlamış.

Çok küçük yaşlarda okumaya merak sarmış. Okuma tutkusu ve Türkçe öğretmeni şair Zeki Ömer Defne’nin yönlendirmesi önce şiire sonra da düzyazıya yönelmesine neden olmuş. Şiir ve yazıları önce mahalli gazetelerde sonra Türkiye’nin önemli dergilerinde yayınlanmaya başlamış. Atatürk’ün efsane Maarif Bakanı Mustafa Necati ve Faruk Nafiz Çamlıbel okuluna geldiklerinde küçük Rıfat’ı çağırtıp dergide yayınlanmış şiiri okutuyorlar. Yine o zamanlar devletin ve CHP’nin önde gelenlerinden olan Ahmet Kutsi Tecer de şairlik ve yazarlığında destek oluyor. Ama zamanla Faruk Nafiz’le de, Ahmet Kutsi ile de yolları yarılacak, onlara çok minnettarlık duymasına rağmen toplumcu çizgide kararlılıkla yürüyecektir.

1934’te ilkokul öğretmeniyken soyadı almayana maaş verilmeyeceğinin söylenmesi üzerine kendine çok şey kattığına inandığı Kastamonu’nun simgesi Ilgaz’ı soyadı olarak almış.

1936’da Gazi Eğitim Enstitüsü’ne girip Türkçe ve edebiyat öğretmeni olmuş. II. Dünya Savaşı’nın ağır koşullarında yaşam mücadelesi o zamanlar çok yaygın olan verem hastalığına kapılmasına neden olmuş. Hastalığının tedavisi için İstanbul’a tayinini istemiş ve Karagümrük Ortaokulu’nda göreve başlamış. İstanbul’da edebiyat ve basın çevreleri ile daha kolay ilişki kurmuş. Öğretmenliğini yanında yazma işlerini de yoğunlaştırmış. Evlenmiş, iki çocuk sahibi olmuş, bir yandan da İstanbul Üniversitesi’nde Felsefe okumaya başlamış. İstanbul’a gelişi ile edebiyat dünyasına katılmış, şair ve yazarlardan dostları olmuş, aktif olarak dergilere, gazetelere katkıda bulunmaya başlamış. A. Kadir, Ömer Faruk Toprak gibi dostları ile dergiler çıkarmış.

İlk şiir kitabı Yarenlik iyi eleştiriler almış. Bu yoğun hayatı ikinci şiir kitabı Sınıf’ı bastırması ile tamamen değişmiş. Akciğer hastalığından raporlu olmasına rağmen hapis edilmiş. Tutuklu olarak yargılanmış, bilirkişi raporuna göre suçsuz bulunmasına rağmen altı ay hapis cezası almış. Öğretmenlik görevine son verilmiş. Rıfat Ilgaz’ın tek anlatmadığı İstanbul yıllarında eylemli olarak katıldığı siyasi çalışmaları. Yargılanıp hapis cezası almasını da sadece şiir kitabından kaynaklanıyormuş gibi anlatıyor. Oysa ki o yıllarda Türkiye Sosyalist Partisi’ni (TSP) kuracak olan Esat Adil’in çevresinde ve birlikte partinin yayın organları olan Gerçek gazetesini, Rıfat Ilgaz’ın adını ben koydum dediği Yığın dergisini çıkarıyorlar. Bazı biyografilerinde Türkiye Sosyalist Partisine üye olduğu da yazıyor. Rıfat Ilgaz TSP’nin konferanslarına da konuşmacı olarak da katılmış ve ‘Türk şiiri ve İnkılapçılık’ başlıklı bir konuşma yapmış. Yani partide önemli bir konumu var. Rasih Nuri, Rıfat Ilgaz’ın da kendisi gibi parti kararıyla Haftalık Gün dergisinde yer aldığını öne sürüyor. Gün’ün hemen her sayısında Rıfat Ilgaz’ın şiir ve yazıları yayınlanmış. İlk kitabı hakkında yazanlardan biri de Esat Adil. Adil’in “Rıfat Ilgaz halkın içinde kıvrandığı hayat realitesinden haberdardır” dediği yazı Gün Dergisi’nde yayınlanmış. Rıfat Ilgaz bu yazıyı, diğer eleştirilerle birlikte Yarenlik’in ikinci baskısına almış. Rıfat Ilgaz, Sarı Yazma’da Gerçek gazetesinin sıkıyönetim komutanlığı tarafından kapatılma kararının bir asker tarafından kendisine tebliğ edildiğini anlatır.

Rıfat Ilgaz Aziz Nesin’le Valdebağ Sanatoryumu’nda. Ocak1947

Rıfat Ilgaz, 1947’de Aziz Nesin’le birlikte yayınladıkları Markopaşa’yı, öğretmenlik yaparken bir yandan da Cağaloğlu’nda hayatını kazanmaya çalıştığı yılları, sonrasında Ankara’ya atanmasını ve öğretmenlikten atılmasını anlatıyor.

Sarı Yazma’da. Rıfat Ilgaz mizah dergisi fikrini TSP’li işçilerin önerdiğini, hatta derginin ismini bile onların belirlediğini de yazıyor. Yani parti ile bu denli içiçe. O nedenle tutuklanıp yargılamasını sadece Sınıf adlı şiir kitabına bağlaması doğru değil. Kitap olmasa da tutuklanacakmış. Nedense olayın bu boyutunu anlatmak istememiş.

Öğretmenlikten atılınca Cağaloğlu’na, Markopaşa’ya dönmüş yeniden. Bir yandan da hastalıklarla boğuşmaktadır. Sık sık hastaneye, sanatoryumlara yatar. Bu sırda bir yazısından ötürü yeniden yargılanır. Eşine zarar vermemek istediği için boşanırlar. Beraat ettiği yazısından yeniden tutuklanır ve hapse düşer. Rahatsızlanınca yattığı İzmir Tepecik Hastanesi’nde roman sona erer.

Marko Paşa ve kapatılınca çıkardıkları diğer Paşa’lı dergiler

Tatlı ve acı anılarla ama her zaman iyimser bir bakış açısıyla ve gülümseterek yaşam öyküsünü kaleme alırken I. Dünya Savaşı yıllarından başlayarak II. Dünya Savaşı’nın yokluk günlerine dek ülkemizin geçirdiği değişimi Anadolu’nun küçük kasabalarındaki kendi yaşamıyla ve tanıklığıyla örnekleyerek anlatıyor.

Sarı Yazma tam anlamıyla bir bildungs roman. Rıfat Ilgaz, bildungs roman tanımına uygun olarak çocukluk yıllarından başlayarak deneyimlerle ve zorluklarla olgunlaşmasını, iyi bir eğitimci, büyük bir yazar olarak olgunlaşmasının öyküsünü anlatıyor. Toplumcu bir şair ve yazar olarak kendi kimliğini bulma çabasını ailesi, çevresi ve hayatındaki önemli olaylarla birlikte anlatıyor. İçten, ayrıntılardan, çok özel şeylerden kaçınmayan bir anlatımı var. Sıcak, samimi üslubu da bu anlatımı güçlendiriyor. “2025 Yılının Yazarı Rıfat Ilgaz” etkinliklerini tanıtmak için çok doğru bir seçim, iyi bir başlangıç olmuş.

Yorum yapın