Masamda henüz bitirdiğim bir kitap duruyor: Klinik Psikolog Oya Doğan’ın kaleme aldığı “Duygu Günlüğüm” serisinin yeni kitabı, Mira ve Yekta Sabır Tüneli’nde. Kitapla buluşur buluşmaz üzerine bir şeyler yazma heyecanına kapıldım ama sonra yavaşladım. Ne de olsa sabır üzerine yazılmış bir kitabı telaşla anlatmak olmazdı! Hem ne diyordu kitabın karakterlerinden Mira: “Telaşlanmadan, sakin sakin çalışınca ne kadar güzel vakit geçirdiğimizi anladık.”
Ben de Mira’nın söylediğinin etkisiyle kitabı hızlıca tüketmek yerine, bana fısıldadıklarını anlamanın tadını çıkarmak istedim. Çünkü günümüz dünyasında en büyük eksikliklerden biri sabır. Yavaşlamaya, beklemeye ve sabretmeye dair Oya Doğan’ın bizlere sunduğu mesajlara kulak vermek ise gerçekten kıymetli.
Sabır: Beklemek mi, Anlamak mı?
Sabır, gerçekten zor bir eylem. Beklemeyi, emeği, merakı ve kavuşmayı içinde barındırıyor. Günümüzün hız odaklı yaşamında sabretmek giderek zorlaşıyor. İşte Mira ve Yekta Sabır Tüneli’nde, tam da bu sorunu merkeze alarak, sabır ve sabırsızlık kavramlarını eğlenceli ve düşündürücü bir şekilde ele alıyor.
Kitabımızın anlatıcısı Mira, günlük tutmayı bir alışkanlık hâline getirmiş. Eski günlüğü dolduğu için bir süredir yazamıyor ve bu onu çok sabırsız hissettiriyor. Annesinden sürekli “Biraz daha beklemelisin.” cevabını almak onu iyice zorlayınca, biz okurlara şu soruyu yöneltiyor:
“Peki, sabretmek ne demek sence?”
Kitap boyunca bu etkileşimli dil sıkça karşımıza çıkıyor. Bu soru sorulduğu anda, ister istemez ben de kendi sabırsızlıklarım üzerine düşünmeye başladım. Mira ise kendi cevabını şu şekilde veriyor:
“Meğer sabır, bir şeyi çok istediğimizde ya da zorlandığımızda sakin kalabilmekmiş.”
Ancak hikâye sadece kelimelerden ibaret değil, çünkü kitabın yapısı da etkileşimli! Oya Doğan, okura sadece sabır kavramını anlatmıyor, aynı zamanda düşündürüyor, sorular yöneltiyor, oyun önerilerinde bulunuyor ve okurların dikkatini ölçebileceği etkinlikler sunuyor.
Sabır ve Günlük Yaşam Becerileri
Mira’nın günlüğüyle birlikte oyun önerileri ve dikkat geliştiren etkinlikler de hikâyeye eşlik ediyor. Bunlardan biri, sabırla tamamlanması gereken bir yapboz çizimi. Noktaları birleştirip boyama yaparak tamamlanan bu etkinlik, çocukların dikkat ve motor becerilerini geliştirmesine yardımcı oluyor.
Mira’nın günlük tutması, kardeşi Yekta’yı da etkiliyor. Hareketli, heyecanlı ve bazen öfkeli bir çocuk olan Yekta, günlük tutmaya başladıktan sonra duygularını daha iyi ifade etmeye başlıyor. Çünkü günlük yazmak, farkındalığını artırıyor ve yaşananları daha iyi anlamasına yardımcı oluyor.
Sabır, Doğa ve Gözlem Yeteneği
Sabır sadece beklemekten ibaret değil; gözlemlemek, öğrenmek ve değişimi fark etmek de sabrın bir parçası. Kitapta en sevdiğim bölümlerden biri, Mira ve Yekta’nın bulutları izleyerek şekillerini tahmin ettiği sahne oldu.
Bir gün, yeni bir günlük almak için ailece dışarı çıktıklarında Yekta hemen sıkılıp video izlemek istiyor. Bugünün ebeveynlerinin çok iyi bildiği bir durum bu! Ancak anneleri, “Daha arabaya yeni bindik, Mira ile bir şeyler oynayabilir ya da birlikte sohbet edebilirsiniz.” diyerek ekranı devreye sokmak yerine, onları başka bir şeye yönlendiriyor.
Ve bu sayede Mira ve Yekta, bulutları izleyerek şekillerini hayal etmenin keyfini keşfediyor. Kitapta bu sahneden ilham alarak, “Bulutlardan Resim Yapmak” adlı bir oyun önerisi de sunuluyor.
Sabır, Toprak ve Hayata Tanıklık Etmek
Kitabın en kıymetli mesajlarından biri de doğa ile bağlantılı. Günümüz çocukları betonlarla çevrili bir şehirde büyürken, toprağa temas etmenin ve doğayla uğraşmanın ne kadar değerli olduğunu göz ardı edebiliyor.
Mira’nın günlüğünde okulda çiçek ekme deneyimi anlatılıyor. Çiçek dikmek ve onu büyütmek, sabır ve sorumluluk gerektiren bir süreç. Küçük kardeş Yekta için bu süreç biraz zorlayıcı. Öğretmeni, ona sabretmenin önemini anlatan iç ısıtan bir örnekle bu süreci anlamasını sağlıyor.
Bu bölüm, çocuklara doğa ile bağ kurmanın ve bir şeyleri büyütmenin nasıl bir sabır gerektirdiğini gösteren harika bir anlatım sunuyor.
Günlük Yaşam Becerileri ve Sabır
Kitabın bir diğer güçlü yanı, günlük yaşam becerilerini desteklemesi.
Bir gün Mira ve Yekta okuldan eve döndüğünde çok aç olduklarını söylüyorlar. Anneleri, onları mutfağa yardıma çağırıyor. Mutfakta yemek hazırlama sürecine dahil olan Mira ve Yekta, yemek yapmanın aşamalarını gözlemleyerek sabırlı olmayı öğreniyorlar.
Makarna yapma süreci, tıpkı çiçek yetiştirmek gibi bir sabır pratiği sunuyor. Sabırsızlıkla bekledikleri yemek için küçük katkılar sunarken, bir şeylerin zamanla ve emekle güzelleştiğini fark ediyorlar.
Sabır, Hayatın İçinde Bir Yolculuk
Timaş Çocuk etiketiyle yayımlanan “Mira ve Yekta Sabır Tüneli’nde”, sabır kavramını çocuklara eğlenceli, düşündürücü ve etkileşimli bir anlatımla sunuyor. Kitap sadece bir hikâye değil, aynı zamanda bir öğrenme aracı.
Çocuklar kitap boyunca sorularla düşünmeye teşvik ediliyor.
Sabır gerektiren oyunlar ve etkinlikler sunuluyor.
Günlük yaşam becerileriyle bağlantılar kuruluyor.
Doğayla bağ kurmanın önemi vurgulanıyor.
7 yaş ve üzeri çocuklara hitap eden bu kitap, sadece sabretmeyi öğretmekle kalmıyor, aynı zamanda çocukların dikkat gelişimine ve duygularını ifade etme becerilerine de katkı sağlıyor.
Oya Doğan’ın ustalıkla kurguladığı bu kitap, ebeveynlerin ve eğitimcilerin de çocuklarla birlikte keyifle okuyabileceği ve üzerine konuşabileceği bir eser.
Eğer sabrın güzelliklerini keşfetmek istiyorsanız, Mira ve Yekta ile bu yolculuğa çıkmaya hazır olun!