Sahnedeyiz | Gamze Haklı Geray

Mart 28, 2023

Sahnedeyiz | Gamze Haklı Geray

Aristoteles Poetika’da taklidin (mimesis) kendi doğamızın içgüdüsü olduğunu iddia eder. Sanki her birimiz sürekli sahnedeymişiz gibi üstelik özel dekor, kostüm ve ezbere gerek kalmadan hayat oyununda rollerimizi sergileriz. Shakespeare, As You Like It’de, Jaques’e tüm dünyanın bir sahne, erkek ve kadınların sahneye giren çıkan oyuncular olduklarını söyletmiştir. Sosyolog Erving Goffman doğduğumuz gün gündelik hayat denen bir sahneye itildiğimize, sosyalleşme gerçeğinin bize uygun düşen rolleri (diğer oyuncularla etkileşim halinde) nasıl oynayacağımızı öğrenmekten ibaret olduğuna inanıyordu. Bu bağlamda dramaturji yaklaşımını geliştirdi. Gündelik hayatı deneyimleyen bir kişinin sahnedeki bir aktöre eşit olduğu fikrini sundu.

Eric Morris rol yapmak yerine “olmayı” önerir. Onun oyunculuk metodu rol yapmamak üzerine kuruludur. Aktörün öncelikle kendini tanıması, geliştirilmesi gereken yönlerini bilmesi, önündeki engelleri ortadan kaldırabilmesi, oynadığı role uygun ve gerçek hayatta kendini en yakın hisettiği durumları belirlemesi öğretilir.

Ritüel aslında teatral hayatın kaynaklarından biri olarak her fırsatta önümüze çıkar. Tiyatroyla ritüel aynı unsurlardan yararlanır: Müzik, dans, gösteri, maskeler, kostümler, söz sanatları gibi. Üstelik benzer temaları işlerler: Güç, hayatı taklit etmek, zevk, acı, üzüntü, mutluluk ve görev duygusu. Joseph Campbell “ritüel mitin canlandırılmasıdır” der. Mitin psişenin derin bilgeliğinin yansıması olduğunu, ritüele ve mitlere katıldığımız zaman bir bakıma derinlerde zaten var olan bilgelikle uyum sağladığımızı ve bunun yaşam bilgeliğinin bilincimize anımsatılması olduğunu anlatır. Theodor Gaster Thespis’de mevsim döngülerinde canlılığı temsil eden çile, arınma, canlanma, kutlama ayinlerinden ve aralarındaki benzerliklerden bahseder. Gaster, dramanın her şeyi kapsayan biçim ve anlamının, salt mimesis veya taklitten daha fazlasını ifade ettiğini ileri sürer. Ona göre mitle ritüelin iç içe geçmesi dramayı yaratır.

Dramanın biçimi bizzat mevsimsel ritüelin biçimidir. Aristoteles’e göre ise taklit edilen eylemin kendisidir. Oyun kavramının içinde zahmetsiz bir kendiliğinden akış yok mudur? Hindu anlayışında kozmik süreç lila veya ilahi oyundur. Dünyanın da maya (illüzyon) olduğunu söyler. Lila sanskrit dilinde oyun, spontan neşeli yaratıcılık fikrini temsil eder.

Yaşadığımız hayat, egolarımızın tavan yaptığı, türlü duyguları deneyimlediğimiz, olayları insanları kendi bakış açımızla yorumladığımız, çoğu kez ciddi bir zihinsel sis seli içinde kaybolduğumuz, çelişkilerinden ve duygusal kargaşasından muzdarip olduğumuz dev bir yanılsamadır. Modern psikoloji yalın gerçek yerine kendi görmek istediğimizi görmemizi sağlayan çeşitli filtrelerden, algıda seçicilik ve kestirme yollardan söz eder.

Aristoteles eylemleri taklit ederek duyguları anlamak, keşfetmek ve bireyi arındırmak istiyordu. Hintli filozofların fikirleri farklıydı oysa. Sıradan gerçeklikten üst âlemlere kadar tüm evrenin maya ve lila olduğunu hissettiler. Moksha’ya ulaşıp doğum-ölüm-yeniden doğuş döngüsünden kurtulduğunda kişinin bireysel atman’ı (iç mutlak) brahman (evrensel mutlak) ile bir olur. Ama çoğu zaman gerçeklik maya-lila’ dır. Hindu mitolojisindeki hikâye ve efsaneler de diğer efsanelerde olduğu gibi kendi özgün dersleriyle gelirler. Hem Ramayana hem de Mahabharata insana nasıl yaşayacağını, ne yapıp ne yapmaması gerektiğini öğretir. Devam eden yaratılış ve yıkım döngülerini dile getirir.

Geleneksel temaşa sanatlarında da benzer bir durumu gözlemleriz. Karagöz Hacivat ve Ortaoyunu içinde bulundukları toplumdan beslenip gelişmiştir. Karagöz ile Hacivat karakteri birbirleriyle diyalog kurarken sürekli çatışırlar. Kaos ve yanlış anlaşılmalardan performans sanatı ve komedi doğar.

Eric Berne kariyeri boyunca hayatın içinde bireyin oynadığı ego oyunlarını incelemiş, manipülasyona yol açan yıkıcı davranışlar yerine sağlıklı, yapıcı davranış şekillerini önermiştir. Her gün etrafımızda ve kendimizde deneyimlediğimiz pek çok davranışın farklı türden “oyunlar” olarak anlaşılabileceğini savunmuştur. Hayat ve performans sanatları işte bu yüzden oyunlar çerçevesinde daha iyi yorumlanabilir. Belki Yunan dramasının ilk oyuncusu Thespis gibi olamasak bile her birimiz kendi çapımızda sahnedeyiz.

Kaynaklar

Aristoteles. Poetika. Şiir Sanatı Üzerine. Çevirmen: Furkan Akderin. Say Yayınları

Gaster H. Theodor (2000) Thespis. Eski Yakındoğu’da Ritüel, Mit ve Drama. Çevirmen: Mehmet H. Doğan. Kabalcı Yayınları

edebiyathaber.net (28 Mart 2023)

Yorum yapın