Ödüller her zaman tartışma konusu olmuştur. Jürisi de, kime verildiği de, nasıl verildiği de eleştirilir. Bu kez ödül daha verilmeden tartışılmaya başlanmıştı ve hedefte öncelikle ödül veren vardı.
80’li yılların en büyük holdinglerinden biri olan Enka veriyordu ödülü. 12 Eylül Askeri rejiminin devamını yaşıyorduk, cumhurbaşkanı Kenan Evren, başbakan Turgut Özal’dı. Enka da devlet ihalelerinin gözdesiydi. Yurtiçinde ve dışında birçok işi yürütüyordu. Enka Vakfı 1983’de kurulmuş. 1984’de ödüller vermeye başlamış. İlk yıl ödülü Resim dalında Burhan Doğançay, Tiyatro dalında Ülkü Ayvaz, Fotoğraf dalında Nuri Bilge Ceylan isimleri almış. İkinci yıl Hikaye dalında Sabahattin Kudret Aksal, Müzik dalında İstemihan Taviloğlu, Fotoğraf dalında Yusuf Tuvi; üçüncü yıl Heykel dalında Koray Ariş; dördüncü yıl ise Mimarlık Tarihi- Fotoğraf dalında Sema Erkan, Grafik Sanatlar dalında Fatma Tan birincilik ödülünü almış.
Enka’nın 1986’da heykel, inşaat ve ekonomiyle birlikte verdiği ödüllerden biri de şiir dalındaydı. Aradan geçen 35 yıla rağmen Enka hala şiir ödülünü unutmayı tercih ediyor sanırım. Ve ödüllerle ilgili bilgi verdiği sayfada şiir ödülünü ve alanların adını anmıyor (ENKA Sanat | ENKA Sanat).
Tüm genç şairler gibi ödüllere hem karşıydık hem değildik. Arkadaş grubumuzdan Haydar Ergülen Gösteri dergisi ödüllerinde ikinciliği, Cengiz Öndersever yine Gösteri’nin öykü ödülünde üçüncülüğü kazanmıştı. Tuğrul Tanyol, Behçet Necatigil ödülünü almıştı. Bir çok arkadaşımızın da irili ufaklı ödülleri vardı.
Enka’nın şiir ödülü verecek olması tabii ki Çorlulu Ali Paşa Medresesi’ndeki şiir mahfiline konu olmuştu. Bir holding ödül veriyordu. Ödülün tutarı çok büyüktü. Jüride çok önemli adlar vardı. Şiir jürisi: Sabahattin Kudret Aksal, Çetin Altan, Salah Birsel, Tarık Buğra, Doğan Hızlan ve Cemal Süreya’dan oluşuyordu. Birinciye 5.000.000, ikinciye 2.500.000 ve üçüncüye 1.500.000 lira ödül verilecekti. Üstelik ödüle tek tek şiirlerle ve rumuzlu katılınacaktı. Nereden baksak eleştirecek bir yerini buluyorduk ödülün.
Teklif Mehmet Müfit’ten gelmişti. Şairler olarak bir imza kampanyası açacak ve bu ödülü protesto edecektik. İmzaya açılacak metni de Müfit kaleme almıştı. Metin kısa ve özdü.
“Şairi şaire kırdırmak gibi onur kırıcı bir yapısı olan Enka 1986 şiir yarışmasına katılmıyoruz ve katılanları da kınıyoruz. Çünkü şair bir yarış atı değildir.”
Bu metne imza koyanlar sırasıyla şöyle: Tuğrul Tanyol, Mehmet Müfit, Oktay Taftalı, Kubilay Ünsal, Cengiz Öndersever, Hüseyin Avni Dede, İhsan Deniz, Necat Çavuş, Adnan Özer, Zeki Özer, Mazhar Candan, Metin Celal, Enver Ercan, Merih Akoğul, Seyyit Nezir, Kemal Özer, Metin Cengiz, Eray Canberk, Aydın Hatipoğlu, Hilmi Yavuz, Oktay Akıncı, Hüseyin Haydar, Süha Tuğtepe, Bedirhan Toprak, Tevfik Akdağ, Mahir Öztaş, Metin Sever, Yılmaz Daşçıoğlu, Ahmet Kot, Cumali Ü. Hasannebioğlu, Şakir Kurtulmuş, Derya Altıntren, Mehmet Ocaktan, Güven Turan, Ahmet Ada, Tevfik H. Şenyuva.
Kısa zamanda çok sayıda imza toplanmıştı. Şimdi iş tepkimizi Enka’ya duyurmaya kalmıştı. Tabii ki ilk akla gelen haber olarak gazetelerde çıkmasıydı. Gazeteler Cağaloğlu’ndaydı, tek tek hepsinin kapısını çaldık. Tabii ki Enka gibi bir kuruluşa karşı hiçbir gazete yayın yapmak istemiyordu. O zaman da büyük kuruluşların, holdinglerin reklam baskısı vardı ve onlar aleyhine, hoşlanmayacakları yayın yapılmak istenmezdi. Uzun uğraşlardan sonra Cumhuriyet’te minicik bir haber çıkartabildiğimizi anımsıyorum. Edebiyat ve sanat dergilerinde ise protestomuzu duyurmak daha kolay olmuş, bir çok dergide ödüle karşı çağrı ve imzaların haberi yer almıştı.
Tüm protestolara, aleyhteki yazılara rağmen ödül iptal edilmedi. Aksine çok yoğun bir katılım oldu. 593 şair 1186 şiirle yarışmaya katılmış. Usta saydığımız şairlerin bile ödüle katıldığı dedikodusu dolaşıyordu. Yakın çevremizden bazı arkadaşların da ödülün ve tutarının büyüklüğünün cazibesine kapılıp nasılsa rumuzlu diyerek katıldığını da hissediyorduk.
28 Ekim 1986’da “Enka ödülleri dağıtıldı” haberi çıkmış gazetelerde. “Birincilik, ikincilik, üçüncülük ödülüne lâyık şiir bulunamamış”. Ödül şartnamede belirtildiği gibi üç şaire birincilik, ikincilik, üçüncülük şeklinde değil de şartnameye aykırı olarak yedi şaire mansiyon olarak verilmiş. Mansiyon alanlar şöyle; Hulki Aktunç, Şavkar Altınel, Melih Cevdet Anday, Vural Bahadır Bayrıl, Necati Cumalı, Hüseyin Ferhad, Mustafa Kemal Tümerkan.
Ödülün bu şekilde dağıtılıp para ödüllerinin yedi şair arasında bölüştürülmesi ve ardından gelen Enka Ödülleri’nin bir daha verilmeyeceği açıklaması bizim imza kampanyamızın etkili olduğunu düşündürüyor. En azından o yıllarda buna inanmıştık. Ama jüride yer alan Doğan Hızlan, ödülden 30 yıl sonra yazdığı “Jüriden dost olmaz” başlıklı yazısında, ödülün bölüştürülmesini ve akabinde bir daha verilmemek üzere iptal edilmesini şöyle açıklıyor; “Yıllar önce ENKA, şiir dalında önemli bir ödül düzenlemişti. Katılımcılar rumuzlu katılacaklardı. İmzası belirsiz ürünler jürinin önüne geldi. Ancak bazı dosyaların kime ait olduğunu, üslubundan, şiir dilinden bilmiştik. Uzun tartışmalardan sonra, aralarından iyi olana ödül verilmesini kararlaştırdık. Tam adını ilan edecekken, jüri üyelerinden Tarık Buğra ve Sabahattin Kudret Aksal, ‘Bu bizim içimize sinmedi’ dediler. Bu itiraftan sonra hepimiz destekledik, rumuzlu da olsa kimin olduğunu bildiğimiz dosyaya ödül verilmedi. Hemen hemen bütün katılanlara mansiyon dağıtıldı! Belki de bu yüzden ödülün etkisi olmadı. Sonra da tekrar edilmedi...” 11.05.2017, Hürriyet).
Metin Celâl – edebiyathaber.net (15 Eylül 2021)