Eskiden kâğıda yazılmış bir metin olurdu. Bu kâğıt elden ele gezdirilir, metindeki görüşlere katılanlar altına adlarını yazar, imzalarını atarlardı. Yani hukuki sorumluluğu olurdu ve resmi bir dilekçe halini alırdı imza metni. İnternetin icadından sonra bu iş dijital hale geldi. E-posta yoluyla imza toplamak hatta bir internet sitesinden bir metni imzaya açmak mümkün. İnternet üzerinden, tek tıkla ya da “katılıyorum” diye cevaplayarak imza kampanyalarına katılabiliyorsunuz. Change.org gibi imza kampanyaları için özel siteler bile var. Çok kolay ve hızlı bir şekilde imza toplamak mümkün. Bu kolaylık işin ciddiyetini ne kadar etkiliyor, bu “imza”ların bir anlamı var mı? Üzerinde düşünmek gerekiyor.
“130 yazar ve edebiyatçıdan Meclis’e sokak hayvanları yasasının geri çekilmesi için çağrı; “Kardeşime dokunma!” (130 yazar ve edebiyatçıdan Meclis’e sokak hayvanları yasasının geri çekilmesi için çağrı; “Kardeşime dokunma!” (t24.com.tr) imza kampanyasının haberini okurken aklıma takıldı bu sorular. Ahmet Ümit, Ayşe Kulin, Buket Uzuner, Gündüz Vassaf, Haydar Ergülen, Orhan Alkaya, Orhan Pamuk, Seray Şahiner, Zülfü Livaneli gibi isimler imzalamış metni. Listede adını ilk kez duyduğumuz isimler de var yani sadece ünlülerden oluşmuyor. Tabii bu benim eksiğim de olabilir, her “edebiyatçı”yı tanımıyorum. Bazılarının editör olduklarını tahmin ediyorum. Kuşkusuz tanıyanlar var ki bu metin için imzaya çağrılmışlar ve onlar da imza koymuş. “Listede kimler var,” diye tartışmıyorum ama kimler yok, hangi çekince ile bu son derece haklı talebe imza koymadılar merak ediyorum. “Bu metne imza koymadım, şu nedenle…” diye bir açıklama yapana rastlamadım. Ama bu imza kampanyasından haberi olmayan çoktu.
Facebook’ta sordum, tekrar edeyim; “Ülkemizde 10 binden fazla yazar var ama sadece 130 yazar duyarlılık gösterip bu çağrıyı imzalamış. Acaba neden? Diğer 9870 yazar bu çağrıya niye imza koymadı? Çekinceleri neydi? Yoksa imza metni 130 yazarla mı sınırlıydı? Metin neden diğer yazarların imzasına açılmadı?”
Bu metin etkin bir şekilde duyurulsaydı binlerce yazar, şair, çevirmen imza koyardı. Birkaç gün sonra çevirmenlerin aynı tavırdaki çağrısı bunun kanıtı sayılabilir, ki onda da aynı durum söz konusu, 99 çevirmen imzalamış metni. Oysa çok daha fazla çevirmenimiz var. (» Çevirmenlerden hayvan hakları için tepki: Katliam yasasına karşıyız (10haber.net). Belli kişilerle sınırlı bir imza kampanyaları tercih edilmiş sanıyorum. İmza kampanyasını düzenleyenlerin tercihidir. Saygı duyuyorum. Kuşkusuz, 130 isimle sınırlı bir metnin mi yoksa on bin ismin imzaladığı bir metnin mi daha etkili olacağını kendileri değerlendirmiştir. Bunlar son kampanyalardan olduğu için örnek olarak gösteriyorum. Yoksa bunlara benzer sınırlı sayıda imzacıyla gerçekleştirilen birçok imza kampanyası var. Belirli isimleri hemen her imza kampanyasının altında görebilirsiniz. O çağrıları gördüğümüzde de aynı soruyu sormak mümkün “İmzacılar neden belli bir sayı ile sınırlı ve neden hep aynı kişilerin imzası var?”
Beni ilgilendiren sonrası? İnternetten önce bu tip yasalarla ilgili kampanyalarda imzalar toplandıktan sonra Meclis’e, meclis başkanına teslim edilirdi. Çünkü bu çağrının bir sonucu olması beklenirdi. Artık böyle yapılmıyor. Kimsenin kalkıp Ankara’ya gidecek zamanı yok. “Kardeşime dokunma!” diye Meclis’e sokak hayvanları yasasının geri çekilmesi için çağrı yapan 130 yazar ve edebiyatçı Ankara’ya gitse, yasa oylamasından önce TBMM’de meclis başkanını, parti grup başkanlarını ziyaret etse, bu metni elden teslim ederken taleplerini anlatsa daha etkili olmazlar mıydı? Bence çok daha etkili olurlardı.
Dediğim gibi kimsenin meclise gitmeye zamanı yok. “İlgilisi medyadan duysun!” düşüncesiyle olsa gerek basın kuruluşlarına bildirmekle yetiniliyor. Genellikle de sadece bir – iki “tanıdık” internet gazetesinde yayınlanmakla kalıyor bu çağrı metinleri. “Kardeşime dokunma!” çağrı metninin kaç yerde yayınlandığını araştırın, bana hak vereceksiniz.
Sonrası? Sonrasında bir şey olmuyor.
Metnin muhataplarının bu çağrıyı duydukları son derece şüpheli. Medya araştırma birimleri iyi çalışıyorsa ve bildirseler bile ırgalanmayacaklarını biliyoruz. Şimdiye kadar internette yapılan imza kampanyaları ile şair ve yazarların çağrılarına uyup taleplerinin yerine getirildiğini görmedim. Tartışıldığını bile duymadım. Hiçbir şekilde ciddiye alınmıyor bu “sanal” imza kampanyaları.
İmza koyanlar yeni bir kampanyaya kadar görevlerini yapmanın huzuruyla işlerine dönüyor. Bir Ekşi sözlük yazarının dediği gibi “İmza kampanyası çağın en popüler, pratik ve rahat protesto biçimi.” Hele belli bir sayı ile sınırlı bir kampanya yapıyorsanız. İmza verebilecek kişilerden bir mail listesi hazırlarsınız ve tek tıkla imza kampanyasını yapıp bitirirsiniz. Böylece Dünya’dan ve ülkesinden sorumlu bir aydın olmanın gereğini yerine getirmiş olursunuz. Soran olursa, yine bir Ekşi Sözlük yazarının deyimiyle “Ben o konuyla ilgili bir şey yaptım,” dersiniz. Yüreğiniz rahat olur. Yani kendinizi kandırmış olursunuz.
edebiyathaber.net (4 Eylül 2024)