Alejandro Zambra’yı anlatıları, denemeleri ile tanıyoruz. Ne yazsa okurum dediğim yazarlardan. Son romanı “Şilili Şair”i de hemen edindim. Zaten Zambra yazmış olmasa da kitabın adı beni çağıracaktı. “Şilili Şair” deyince tabii ki benim aklıma Pablo Neruda geliyor. Zambra yazmış olmasa da bu romanı Neruda ile bağları vardır düşüncesi ile edinirdim. Tabii ki kitabın arka kapağını okuduğunuzda bile Alejandro Zambra’nın başka bir Şilili şairden söz ettiğini anlayacaksınız. Çünkü Şili de ülkemiz gibi her üç kişiden dördünün şair olduğu bir yermiş. Yani şairi çok bol. Zambra’nın “Şilili Şair”i de onlardan biri, hatta ikisinin öyküsü.
Tabii ki bu Şilili Şair, yazarın kendisi mi, yani Zambra mı diye de düşündüm öncelikle. Çünkü Alejandro Zambra’nın edebiyata şiirle başladığını biyografilerinden biliyordum. İlk şiir derlemesi Bahía Inútil 1998’de, ikinci şiir derlemesi Mudanza ise 2003’te yayımlanmış. İkinci kitap “Bu, birçok örtülü ve birbiriyle ilişkili öykünün yer aldığı anlatısal bir şiirdir” diye tanıtılıyor. Yani ikinci şiir kitabıyla Zambra’nın düzyazıya, anlatıya geçişi başlamış. Şiir kitabı, en son 2017’de olmak üzere birçok kez yeniden basılmış. Zambra’nın “Şilili Şair”i eşi Jazmina Barrera ve oğlu Silvestre’ye ithaf etmiş olması da otobiyografik unsurlar taşıdığını düşündürüyor. Belki de hiç alakası yok.
1990’lı yıllarının başında, Santiago de Chile’de, on beş yaşındaki iki genç, Gonzalo ve Carla ilk aşklarını yaşarlar. Her ilk aşk gibi bu da bir süre sonra biter. Şair olmayı hayal eden Gonzalo yeniden birlikte olmak umuduyla Carla’ya postayla birçok aşk şiiri gönderir ama cevap alamaz. Aşkını kalbine gömüp hayatına devam eder. Dokuz yıl sonra Gonzalo ve Carla’nın yolları şans eseri bir barda kesişir. Gonzalo, şair adayı bir öğretmen, Carla altı yaşındaki küçük oğlunu tek başına büyüten, çalışan dul bir annedir. Gonzalo eski sevgilisi Carla ile yaşamaya başlar. Gonzalo aile ilişkilerine alışmaya çalışırken Vicente’nin üvey babası olarak bulur kendini. Vincente ve Gonzalo zamanla birbirlerini baba oğul olarak benimser.
Bu sırada Gonzalo şiir yazmaya devam eder. Bir kitap dolduracak kadar şiiri olur. Vasat bir şair olduğunun farkındadır, yine de kitabı olsun ister, çünkü ancak öyle kendini şair sayacaktır. Yayıncılarsa “satmaz” diye iyi şiir kitaplarını bile basmak istememektedir. “Basarım” diyenler de şairin maddi katkısını bekleyen amatör yayınevleridir. Yani durum Türkiye’dekinden pek farklı değildir. Gonzalo da aynı yollardan geçer. Şiir kitapları basan az sayıdaki yayıncıdan olumsuz cevap alınca kitabını kendi maddi katkısı ile yayınlatır. Belki kitabı kitapçılarda bulunmayacaktır ama o artık bir “şair”dir.
Carla, şiir okumayı sevmeyenlerdendir. O şiirler kendisi için yazılmış olsa bile pek merak etmez, ancak ısrar üzerine okur ya da dinler. Şiir hakkında bilgisi az olsa da estetik duyguları ile pek yetenekli bulmadığı, şiirlerinden pek haz almadığı Gonzalo’nun kitabına ilgi göstermez. İlk şiir kitabı ile şair olarak eşi dahil kimselerden takdir göremeyen Gonzalo akademisyen olarak yeni arayışlara girer ve New York’ta bir doktora bursu kazanır. Bu da ayrılık demektir.
Gonzalo’nun şiire olan sevgisi, on sekiz yaşındaki eski üvey oğlu Vicente’ye miras kalmıştır. Vincente üniversiteye girmektense şair olarak yaşamını sürdürmenin hayallerini kurarken Santiago’da kaybolan Amerikalı gazeteci Pru ile tanışır. Vicente’nin şair bir arkadaşı Pru’yu yaşayan Şilili şairlerin hayatlarını keşfetmeye ikna eder. Böylece Şili’nin şiir dünyasına gireriz, şairlerin birbirleriyle kurdukları ilişkilere şahit oluruz ve onların roman yazan şairler, romanlar ve romancılar hakkındaki ağır eleştirilerinden de nasibimiz alırız.
Bu ilişkiler de konuştukları konular da bize pek yabancı değil. Güzide ülkemizde de şairler arasında benzer şeyler yaşanıyor. Belki de Zambra’nın anlattıklarını kolayca benimsememin nedeni de bu benzerlikler.
Pru’nun ülkesine dönmesinden sonra Vicente’nin yolu bir kez daha eski üvey babası Gonzalo ile kesişir. Gonzalo doktorasını tamamlayıp Santiago de Chile’ye dönmüş ve üniversitede edebiyat dersi vermeye başlamıştır. Onları iki şair olarak buluşturan ise şiir tutkularıdır.
“Roman, alışılmışın dışında aileler, Şili şiiri ve şairleri, üvey babalar ve üvey çocuklar arasındaki ilişkiler temalarını neşeli ve eğlenceli bir dille ele alıyor” diye değerlendirilmiş kitap. Bu yargılara katılıyorum ama Zambra’nın aslında hemen her sıradan ailede yaşanacak olayları incelikli ve mizahi bir bakışla ele aldığını düşünüyorum. Üveylik ya da özlük durumu değiştirmiyor. Gonzalo ve Venicente’nin yaşam öyküleri, hayatları boyunca yaşadıkları, duyguları, düşünceleri, tavırları, anne ve babaları ve diğer aile fertleri ile ilişkileri, ergenlik çağlarında yaşadıkları, aşkları, dostlukları çok tanıdık. Zaten bu tanıdıklık da romanda anlatılanlarla ve kahramanlarıyla kolayca bağ kurmanızı sağıyor. Romanda sık sık adı anılan Roberto Bolano’nun şiirli, şairli anlatılarını da anımsattı Zambra’nın “Şilili Şair”i.
Alejandro Zambra iyi bir anlatıcı. “Şilili Şair”, sanıyorum Zambra’nın en kalın kitabı. 416 sayfalık bu romanı da biraz muzip, biraz mizahi ve esas olarak tanıyıp sevdiğimiz akıcı anlatımıyla okutmayı biliyor. Usta çevirmen Saliha Nilüfer de Zambra’nın üslubunu ve anlatımını Türkçeye başarıyla aktarmış.
Kitap hem okurdan hem de eleştirmenlerden çok iyi tepki almış. Mart 2020’de yayınlandıktan sonra yalnızca iki ay içinde on üçüncü baskısına ulaşmış. 2020 En İyi Roman Eleştirmenleri Ödülü, 2012 Şili Sanat Eleştirmenleri Birliği ödülü, 2021 Şili Dil Akademisi Ödülü, 2021 En İyi Yayınlanmış Edebi Eserler Ödülü’nü, 2021 José Nuez Martín Ödülü’nü kazanmış. Birçok dile çevrilmiş. Bizde de okurunu bulacaktır.
- Şilili Şair, Alejandro Zambra, çev. Saliha Nilüfer, Notos Kitap, Aralık 2023.