Serdar Soydan’ın İsmi Yad Ruhu Şad Olsun & Suad Derviş, Nahid Sırrı Örik ve Peride Celal üzerine yazılar, Ahmet Midhat’ın Çifte İntikam & Letaif-i Rivayat adlı kitapları Sanat Kritik tarafından yayımlandı.
Tanıtım bülteninden:
İsmi Yad Ruhu Şad Olsun
“Bu kitapta, gazete ve dergi tararken, yıllar içinde kendime yoldaş edindiğim, bitmez tükenmez anlam arayışları, savruluşlarla geçen ömrüme anlam katan üç yazara dair yazdıklarımın bir kısmını bulacaksınız. Evet, bu üç isme çok şey borçluyum. Külliyatlarının izini sürerken her yeni güne tatlı bir hevesle uyandım. Gazete ve dergi ciltleri arasında imzalarına rast geldikçe sevindim. Onların eserlerini yayına hazırlar, okuyucuyla buluşturur yahut bu yazıları kaleme alırken kendimi işe yarar hissettim. Sayelerinde aferin aldım, para kazandım. Bu yüzden isimlerini yad, ruhlarını şad etmek istiyorum.” Serdar Soydan’ın Nahid Sırrı Örik, Suat Derviş ve Peride Celal’e dair biriktirdiklerinden yola çıkarak yazdıklarının bir kısmı bu kitapta bir araya geliyor. Bu yazılar edebiyat tarihine önemli katkılar sunarken gazete ve dergi ciltleri arasında kalmış, döneminde iltifat görmemiş, kitaplaşmamış pek çok emeği gün yüzüne çıkartıyor. İsmi Yad, Ruhu Şad Olsun, başta adı geçen üç yazarın okurları olmak üzere tüm edebiyat severlerin mutlaka okuması gereken, yirmi yılı aşkın bir çaba ve sevgiyle işlenmiş bir kitap.
Çifte İntikam
Ahmet Midhat evlilik, namus, aşk ve bunların topluma bakışını sorunsallaştırdığı Çifte İntikam’da özgür bir
genç kadın yaratır. Doğada, babasıyla büyüyen bu genç kadın, ormanda onun bir parçası gibi yaşar; bir yandan medeniyetin dans gibi zevklerinin tadını çıkarır. Hayat dolu bir doğası ve erkeklerle “tuhaf” bir ilişkisi vardır, ancak bu tuhaflık onun sonunu hazırlayacaktır.
Çifte İntikam, Hilâl Yılmaz tarafından yayıma hazırlandı. Eserin yayıma hazırlanmasında 1886’daki ilk baskısı esas alındı. Çifte İntikam’ı, Arap harflerinden Latin harflerine aktarılmış özgün ve günümüz Türkçesine çevrilmiş haliyle birlikte yayımlıyoruz.
Dolaptan Temaşa
Dolaptan Temaşa, 19. yüzyıl Osmanlı gündelik hayatının erkekler arası meyhane eğlenceleri, helva sohbetleri ile birbirlerine ve birbirleriyle oynadıkları oyunlardan bahisle başlar, temelde Osmanlı toplumundaki yeniçeri ve paşalı örneğinde temsil edilen iki askerini konu edinir.
Bu iki erkekten yeniçerinin bilgisizliği ve hoyratlığına karşılık paşalı bilgili, tecrübeli ve üstelik nazik bir askerdir. Kaba güç ile nezaketin intikam söz konusu olduğunda birleştikleri nokta, bir kadının varlığının ortadan kaldırılması olur. Biri âşığı diğeri kocası iki erkeği aynı anda idare etmeye çalışan bu kadının iki erkekle yaşadıklarının dolaba sakladığı üçüncü bir erkek tarafından izlenmesi Dolaptan Temaşa’yı kurgu açısından ilgi çekici kılmaktadır. Her şeyi dolaptan izleyen Behram Ağa, yerli bir Osmanlı trajedesini tiyatro sahnesinde değil dolap deliğinden izlerken kendi durumunu ve olayların sonunda erkek dayanışmasının, mertliğin ne olduğunu da sorunsallaştırır.
Eseri 1889 yılında yapılan ilk baskısı esas alınarak Arap harflerinden Latin harflerine aktarılmış özgün ve günümüz Türkçesine çevrilmiş haliyle birlikte okurlarımıza sunuyoruz.
edebiyathaber.net (16 Mart 2024)