Söyleşi: Deniz Ada
Eskişehir, özellikle son yirmi yılda kültür ve sanatın kalbinin attığı bir şehir haline geldi. Eskişehir Büyükşehir Belediyesi’nin senfoni orkestrası etkinliklerinde oluşan kuyrukları hatırlarsınız. Üç üniversiteli bu ilde sanatın her dalı revaçta. 2018 yılında yayın hayatına başlayan Porsuk Kültür de bu bozkırda doğan sanat nehrini tüm ülkeye yaymayı hedefliyor.
Porsuk Kültür Dergi, Porsuk Kültür Yayıncılık ve bir edebi mahfil olma gayesi taşıyan Porsuk Kültür Sanat Kahvesi’ni, yayınevi imtiyaz sahibi Saniye Ezgi Akyıldız’la konuştuk.
Öncelikle neden Eskişehir ve neden “Porsuk”? Bu macera nasıl başladı?
Ben Eskişehir’de lisans eğitimimi tamamladım. Yayıncılığın merkezi olan İstanbul’la elbette bir bağım vardı fakat açık söylemek gerekirse o dönem şehir değiştirme hususunda biraz korkmuş olabilirim. Şimdi bakınca, belli ki iyi yapmışım. Sıfırdan başlamak zordu evet ama çok keyifliydi. Geride bıraktığımız elli iki sayıyı ve kitapları görünce –tüm maddi sıkıntılara rağmen– hissettiğim tek şey mutluluk.
“Porsuk”, doğduğumuz şehrin adını yaşatmak için tabii. Adın yerel bir mahiyeti olduğunun farkındayım –oysa kurulduğumuz andan itibaren ulusal çapta satışımız ve abonelerimiz var– ama şehrin bir paçasını adımızda taşımak bence gurur verici.
Kaç yıl oldu tam olarak?
2018’in nisan ayında ilk sayımız çıktı; 2019’da da ilk kitabımız… Porsuk Kültür Sanat Kahvesi ise 15 Mart 2020’de açılışını yaptı. Fakat, hatırlarsınız, bir gün sonra salgın yüzünden tüm ülkede kafe ve restoranlar kapatıldı.
Can sıkıcı bir durum olmuş…
Tabii, çok zor günlerdi. Öyle ki izlerini silmek için hâlâ uğraşıyoruz.
Porsuk Kültür ve Sanat Dergisi’nin içeriği nedir?
Tam bir kültür-sanat dergisi aslında. Genelde tek kelimelik dosya konuları çalışıyoruz. Bence farklı bir iş bu. Aşina olduğunuz tarzda hazırlamıyoruz dosyaları. “Mimari” dosyası hazırladık, içinde Mimar Sinan’dan bahsetmiyoruz. Zaten onunla ilgili şimdiye kadar binlerce makale kaleme alınmış. Biz, okurun aklına ilk gelen konuyu yazmıyoruz, okurların bilmesini arzu ettiğimiz, çok da popüler olmayan başlıkları aktarmak istiyoruz. Ama popüler kültürden uzaklaşmak da satış konusunda riskler taşıyor.
Ne gibi?
Misal bizde öykü yok, şiir yok, deneme de nadiren yer alıyor. Tamamen araştırma-inceleme yazıları. Ancak akademik dilden uzak, keyifli ve bilgi verici yazılar.
“Dikkat çeksin istedik.”
Kapak çalışmalarınız çok ilgi çekici. Bu hem yayınevi hem de dergi çalışmalarında fark yaratıyor.
Hemen hepsi kendi çizimlerimiz. Her biri için ayrıca kafa yoruyoruz. Yayınevinin tarzı hakkında da şunu eklemek lazım: Dikkat çeksin istedik. Yüzlerce kitabın arasında bile kapağa bakınca, logoyu görmeseler bile, bizim yayınevimizin eseri olduğu anlaşılsın istedik. “Butik” bir yayınevi olduğumuz için de çizimlere karar verirken yazarlarla sürekli iletişim halinde oluyoruz. Bunu genelde film setleri için falan söylerler biliyorum, ama biz gerçekten aile gibiyiz.
Biraz kitaplarınızdan bahsedelim mi? Dergide kurguya yer olmadığını söylemiştiniz, yayınevinde hangi tarz kitaplar var?
Derginin aksine, yayınevi daha çok kurgu kitaplar basıyor. Şiir, öykü, roman, deneme ağırlıklı türler. Elbette akademik kitapları değerlendirmeye de gayret ediyoruz. Mesela Kaan Akar’ın “Türkistan Sözlüğü” alanı için oldukça kapsamlı bir eser oldu.
Peki Porsuk Kültür ve Sanat Kahvesi?
Dergi ve yayınevi eskiden bir iş hanının içindeydi. O zaman da bizi duyan, sanatın herhangi bir dalıyla ilgilenenler ofisi ziyaret ediyordu. Yani o zamanlar da ufak çaplı bir mahfil, bir buluşma yeriydi Porsuk Kültür’ün ofisi. Kafe açılınca çok daha kalabalık olduk. Artık hem sanatçıları hem de sanatseverleri çok daha rahat ağırlayabiliyoruz. Şehrin en eski yerlerinden biri olan Odunpazarı’ndayız. Yerli ve yabancı turistin de uğrak yeri burası. Günden güne daha çok kalabalıklaşıyoruz…
“Güzel günlerin geleceğine olan itimadımızın hepimizi beslediğine inanıyorum.”
Ülkede çok fazla kitap basılıyor, birçok dergi de matbu ya da çevrimiçi olarak yayına hazırlanıyor. Bu kadar işin içinde, kalıcı olacağınızı düşünüyor musunuz?
Devamlılık çok önemli. Sanıyorum pandemi döneminde bile aksatmadan raflardaki yerimizi almış olmamız, bizim için bu “kalıcılık” adına önemli bir sınavdı. Bunun üstesinden geldik. Bu arada, yeri gelmişken Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ve Tepebaşı Belediyesi’ne burada teşekkür etmek istiyorum. Şehre ve sanata destek olmayı sürdürüyorlar. Onlar olmaza hakikaten bu devamlılık sekteye uğrardı.
Sektör adına oldukça kötü günler geçiriyoruz. Bana kalırsa hepimizin içinde bir “kalıcılık” tedirginliği var. Güzel günlerin geleceğine olan itimadımızın hepimizi beslediğine inanıyorum. Her şey güzel olur mu bilmiyorum ama bana kalırsa birçok şey güzel olacak.
Ekibin aile gibi olduğunu söylemiştiniz, okurla iletişiminiz nasıl?
Küçük şehirlerin ve küçük şehirlerdeki işletmelerin en büyük avantajını konfor alanı olarak görüyorum. Eskişehir’deki okurlar için zaten komşularına biraz tuz istemeye gitmek gibi bizim kapımızı çalmak. Gökçe’yle (Rölanti Supi kitabının yazarı ve yayınevi editörlerinden) karşılaşıyorlar genelde kapıdan ilk girdiklerinde, okur için muazzam bir his bence. Hemen imzalı kitaplarını ediniyorlar. Diğer yandan dergi yazarları için de aynı şey geçerli. Kahveye gelirseniz bizi balkonda sohbet ederken ya da yeni dosya konusu üzerinde tartışırken bulmanız çok olası. Okur-yazar ilişkisi bu yüzden bence sıkı bir düğümle bağlı Porsuk’ta.
Son olarak şunu da soralım: Porsuk Kültür’ün yeni dönem için hazırlıkları nedir?
Yayın takvimine bağlı kalmaya çalışıyoruz ama yeni gelen dosyaları da gözden kaçırmıyoruz elbette. Önceliğimiz, Eskişehir Büyükşehir Belediyesi ile birlikte yürüttüğümüz ve bu yıl ikincisini düzenlediğimiz Yunus Emre Edebiyat Armağanı’nın Öykü Seçkisi. Matbaaya gitmek için hazır. Sonrası için de kaliteli eserler üretmek adına sıkı bir çalışmanın içinde olduğumuzu söyleyebilirim. Elbette dergi de her ay çıkmaya devam edecek.
edebiyathaber.net (8 Ağustos 2022)