Çoğunuzun ilgiyle takip ettiği yazar ve masalcı Ayşegül Dede, bu defa sessiz bir kitapla okurun karşısında. Timaş Çocuk’tan çıkan Sarı Balonun Yolculuğu adlı bu kitap, sayılı yerli sessiz kitaplardan olması sebebiyle de hayli dikkat çekici. Ekran bağımlılığının önüne geçmek isteyen lirik ve naif kurgusu ise okumak isteyenler için güçlü resimlerin içinde!
İnternetin olmadığı ve elektriğin gidip geldiği bir köy evinden sesleniyorum size. Kuşların cıvıltısı, böceklerin bir ahenk içinde çıkardığı sesler, rüzgârın uğultusu, yaprakların hışırtısı geliyor kulağıma sadece. Güneş önünde hiçbir engel olmadan ışıtıyor bulunduğum yeri. Havlayan çoban köpekleri, sürüsünü takip iden süt ineklerinin sesi geliyor bazen uzaktan. Gün ortasında “Dondurmacı geldi! Dondurmacı geldi” diye hoparlörden seyyar satıcı sesleniyor. Ekrana bakmadan günleri bitiren köy çocukları sinek yakalamaya son verip sevinçle dondurmacıya doğru koşuyor… Dillerinde kendi uydurdukları bir şarkıyla: “Dondurmacı geldiiiii, dondurmacı geldiiiiii.”
Tüm bu fotoğrafın içinde bense Sarı Balonun Yolculuğunu okuyorum. Teknolojiden uzaklaşıp doğaya giden bir balonun seyahatini… Hem de en sessiz olanından! İçinde bulunduğum ortama özlem duyan bir hikâye karşımda… Kitabın sayfalarında derin bir gezintiye çıktıktan sonra gayriihtiyari gökyüzüne bakıyorum, “Sarı balon acaba buraya mı geliyor?” diye… Çünkü ben de teknolojiden, şehrin gürültüsünden doğaya kaçtım onun gibi. Ellerimi uzatsam da ipini tutuversem keşke… Kitaptaki küçük kız gibi…
Sessiz çocuk kitapları listesi büyüyor!
Tahmin ettiğiniz üzere raflarda yerini yeni almış bir çocuk kitabından bahsediyorum. Timaş Çocuk, sessiz kitaplar listesine bir yenisini daha ekledi. Üstelik yerli, pek çoğunuzun severek okuduğu bir yazarın kurgusuyla… Hadi Masal Anlatalım, Masal Mutfakta, Duvarın Arkasında Ne Var, Biri, Diğeri, Öteki, Beriki kitaplarıyla çocuk okurun sevgisini kazanan ve çocuklar üzerine yaptığı çalışmalarla çok getiren Ayşegül Dede bu defa, İranlı çizer Sara Atashhush tarafından resimlenen Sarı Balonun Yolculuğu adlı bir sessiz çocuk kitabıyla okurunun karşısında.
İlk defa duyanlar için bir hatırlatma yapalım, arka kapağın içinde de belirtildiği şekliyle: “Sessiz kitaplar hikâyeyi tamamen resimler aracılığıyla anlatan kitap türüdür. Bu kitaplar güçlü görselleri sayesinde okuma becerisi gerektirmeden okuma yapılmasını sağlar. Sessiz kitaplar, çocukların yaratıcılığını ve hayal gücünü genişletirken okuryazarlık ve kendini ifade etme becerilerini geliştirme fırsatı da sunar. Aynı zamanda çocukları kurguya dahil ederek öykü oluşturma ve aktarma konusunda da desteklerler.”
Yolculuk Nereye?
Peki, bu sarı balonun yolculuğu nereye? Kitabı okuduğunuzda bu sorunun cevabını gelin siz verin. Bizse size bu yolculuktaki ayrıntılardan bahsedelim. Yazar, çizere emanet ettiği kelimelerin gücünü resimlerle sunuyor miniklere. Yolculuğu böyle hikâye ediyor. Şehrin griliğinden, keşmekeşinden sıkılan sarı bir balon, sahibinin elinden kurtulup gökyüzüne uçuyor önce. Kuşlarla arkadaşlık yapıyor, onlarla çevreyi turluyor. Gökyüzünden, şehrin nasıl da karmaşık göründüğünü fark ediyor. Bir de insanların elindeki telefona ve tablete baktığını… Köşe başında bekleyen genç, arabadaki adam, yolda yürüyen kadın… Herkes ekrana bakıyor. Hava kararıyor, evlerin ışığı yanıyor; sarı balon bu defa binaların açık pencerelerinden evlerin içini görüyor. Yine kimi bilgisayar, kimi televizyon, kimi telefon karşısında. Ama ekrana değil, pencereden gökyüzüne bakan bir çocuk sarı balonu görüyor.
Ekran bağımlılığının günümüzde ulaştığı seviyeye bu şekilde dikkat çeken yazar, aslında okuruna çevremizdeki güzellikleri görebilmenin sırrını da veriyor: Usulca ve çaktırmadan… Sarı bir balonla oynamak isteyen çocuklara, cümle kurarak değil, renklerin hareketiyle sloganlar kadar etkili bir şey söylüyor: “Haydi! Ekrana değil, etrafa bakın!”
Çünkü hikâyenin geri kalan kısmında Sarı Balon, kendisini gören küçük kızın elinde bir fidanla şehirden doğaya olan yolculuğuna eşlik ediyor… Küçük kızın yaşıtlarının aksine, elinde telefon yahut tablet yerine bir fidan oluşu kurgunun en dikkat çekici tarafı aslına bakarsanız. Hatta balonun yolculuğunu nereye yaptığının da sırrını taşıyor. Belki Sarı Balon da bu ayrıntı nedeniyle kızın peşinden gidiyor…
Küçük kız; ailesiyle şehrin dışında, ağaçların kuşların hatta sincapların olduğu bir yere gider. Piknik yapıp keyifli dakikalar geçirir. Oyun oynar, yemek yer ve dinlenir ailesiyle. Kız, daha sonra elindeki fidanı boş bulduğu bir toprağa eker. Gün batımına kadar böyle vakit geçirirler. Ne enteresandır ki, hiçbiri ekrana bakmaz.
Sarı balon da hayretle hep onları seyreder. Güneş, ağaçlar, yeşil çimler, gezintiye çıkmış minik kaplumbağa ne güzel! Bir sessiz kitabın hikayesi daha burada biter.
Siz de Sarı Balon’un yolculuğunu merak ederseniz yazarın kurgusuna muhakkak kulak verin, resimleri iyi okuyun. Ama hikayenizi mutlaka kendi pencerenizden dile getirin. Bakalım neler çıkacak! Zira yazar, temelde verdiği bu ayrıntıların siz okuru tarafından güçlendirilmesini temenni ediyor hazırladığı bu sessiz kitapla. Ve Sarı balonun yolculuğunu dikkatle bakana fısıldıyor.
Resimler hikâyeyi güçlü şekilde veriyor
Sarı Balonun Yolculuğu kitabında, yazarın kurgusu kadar çizerin de çizgileri hayli etkileyici. Hikayedeki duyguların rengini bile resimlerde görüyorsunuz. Sayfalar arası giderken bir kitabı okumuyorsunuz da bir filmi izliyorsunuz sanki. Resimleri takip edip kurguyu zihninizde canlandırırken duraksamak mümkün değil. Ayrıntılı çizimler sayesinde yazarın söylemek istediklerini bile kendi dile getireceğiniz cümlelere ekleyebiliyorsunuz. Üstelik panoramik resimleme sayesinde sayfalara bütüncül bakış da mümkün. Mesela Sarı Balon’un gezdiği sokakları, o değil de siz görüyorsunuz gibi oluyor. Bazı sayfalardaki renkler ve çizimler de adeta gerçek bir fotoğraf karesinden çıkmış gibi. Bütünüyle baktığınız zaman, Sarı Balonun Yolculuğu, sadece minikleri değil, yetişkinlerin de içinde kendini bulacağı bir kitap olmuş. Ekrandan başını kaldıran herkesin fark edeceği bir kitap üstelik!
edebiyathaber.net (21 Temmuz 2023)