Cas Lester’in “Çikolataca Konuşur musun?” adlı romanı Genç Timaş etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Arkadaşlığın dilinin kelimeler değil anlamlar olduğunu ve farklı diller konuşmanın, farklı kültürlerden gelmenin arkadaşlığın önünde engel olmadığını gösteren sımsıcak bir arkadaşlık hikâyesi.
Savaş, mültecilik, farklı kültürler gibi günümüzde toplum olarak karşılaştığımız hassas konuları Jaz ve Suriyeli mülteci Nadima’nın çok özel dostlukları üzerinden anlatıyor.
Yazar, çocukların arkadaşlık ilişkilerinde, aile içinde ve okulda karşılaştıkları zorlukları çok iyi yakalayabilmiş. Gerçekçi örneklerle ve çok yönlü karakterle bu konuları başarılı bir şekilde işlemiş.
Kitaptaki karakterler çok yönlü anlatılmış ve bu sayede çok gerçekçiler. Ana kahramanımız Jaz’in yaşıtları gibi sorunları var. Örneğin en yakın arkadaşı Lily, artık Kara ile en yakın arkadaş ve onları kıskanıyor. Disleksik olduğu için bazı derslerde çok zorlansa da bazen bu durum onu diğerlerinden ayırıp başarıya götürüyor. Arkadaşlarıyla ilişkilerinde hatalar yapıyor, fakat bu durumu düzeltmek için çaba gösteriyor.
Kitap okuyucularını, bizi farklı kılan değil birleştiren şeyler üzerine düşünmeye yönlendiriyor. Arkadaşlık, sevgi, farklı kültürlere saygı duymak, hoşgörü gibi kavramları didaktik bir dille değil, sımsıcak bir dostluk hikâyesi üzerinden samimi bir dille anlatıyor.
Kitapta işlenen konular evrensel bir öneme sahip. Kitap yetişkinlere de rahatlıkla hitap edebilir.
Çikolatanın gücünü asla hafife almayın!
Okulun yeni öğrencisi Nadima, sınıflarına geldiğinde Jaz çok sevinmişti. En sonunda bir sıra arkadaşı olacaktı. Tek sorun Nadima’nın tek kelime bile İngilizce konuşamamasıydı. Nadima Suriye göçmeniydi.
Jaz kısa sürede Nadima ile buzları eritmek için bir yol bulur: Çikolata! Ve aralarında sıkıntıların ve güçlüklerin de yaşandığı kahkaha ve macera dolu çok özel bir arkadaşlık başlar.
Biraz çikolatadan daha fazlası!
“Birbirimize çikolata ve Türk lokumu verdiğimiz andan itibaren birbirimizin en iyi arkadaşı olacağımızı bir şekilde anlamıştım işte. Her zaman öyle kalacağımızı da. Bana nasıl olduğunu sormayın. Anladım işte.”
“Belki de bizi farklı kılan şeyleri değil, bizi birleştiren şeyleri düşünmeliyiz!”
Jaz, okulun yeni öğrencisi Nadima sınıflarına geldiğinde çok sevinmişti. En sonunda bir sıra arkadaşı olacaktı. Tek sorun Nadima’nın tek kelime bile İngilizce konuşamamasıydı. Nadima Suriye göçmeniydi. Jaz kısa sürede Nadima ile iletişim kurmanın bir yolunu bulur: Çikolata!
Ailesiyle birlikte Suriye’deki iç savaştan botlarla kaçıp İngiltere’de bombalardan ve silahlardan uzakta yeni hayatına uyum sağlamaya çalışan Nadima ve Jaz’ın çok özel dostlukları okuyucuları gülümsetirken bazen de savaş ve mültecilik gibi hassas konular üzerine düşündürecek.
Jaz, arkadaşları ve ailesiyle ilişkilerinde; disleksi olduğu için de bazı derslerinde zorluklar yaşayıp hatalar yapsa da bu durumu düzeltmek için daima çaba gösteriyor. Nadima ile arkadaşlıklarında onları farklı kılan değil birleştiren şeyler üzerine yöneliyor.
Çikolataca Konuşur Musun? arkadaşlığın dilinin kelimeler değil anlamlar olduğunu ve farklı diller konuşmanın, farklı kültürlerden gelmenin arkadaşlığın önünde engel olmadığını gösteren sımsıcak bir arkadaşlık hikâyesi.
edebiyathaber.net (13 Şubat 2019)