Söyleşi: Ayşegül Kopdagel
Prof. Dr. Şebnem Uralcan ile Yeni İnsan Yayınevinden çıkan “Deliliğin Büyüsü” romanı ve romanın taş koleksiyonu üzerine konuştuk.
Şebnem Hanım, Deliliğin Büyüsü romanınızı okudum. Gerçekten de yapıtın son satırlarında, “Eyvah, sonrası nasıl acaba” diye kahramanların sürükleyici yaşantılarıyla ilgili merak düzeyim oldukça yüksekti, huzursuzluğunu hissettim. Yapıtı öylesine olay örgüleriyle sürükleyici kılmışsınız ki, inandırıcılığı çok etkili olmuş. Özellikle Instagram, Facebook, Youtube gibi sosyal medyada verdiğiniz Ahu’nun taş koleksiyonu, karekodlarla verilen müzikler hatta olaylarla ilgili resimler okuyucuyu metnin içinde yaşıyormuş gibi hissettiriyor. Taşların hepsini bulduğunuz gibi fotoğraflarıyla instagramda gösterilir kılıyorsunuz, müzikleri ise youtube kanalınızda dinletiyorsunuz. Akıllara şöyle bir soru geliyor. Taşlar ve müzikler mi ilham kaynağınız oldu, yoksa yapıt nedeniyle mi taşları ve müzikleri arayıp buldunuz?
Yapıta başlarken hangi konuyu nasıl işleyeceğini tam olarak bilen yazar azdır sanıyorum. Deliliğin Büyüsü de yazılırken evrildi diyebilirim. Uzun bir zaman dilimi oldu, altı yılı aşkın. Bu arada yazar yapıtının coşkusuyla doludur ilk andan itibaren. Çevre hatta her şey, içindeki delilleri her an, her yerde yazara sunar. Goethe’nin dediği gibi, insan kendini bir şeye adadığında evren onunla iş birliği yapar, başka türlü asla oluşmayacak güçler ortaya çıkarak kişiye yardım eder. Aslında bunlar yapıtın kahramanlarının da önüne aynı heyecanla düşer ve onları da şaşırtır. Hayat da böyle değil midir? Aşk ve Müzik Sonsuza Dek başlığı altındaki, Deliliğin Büyüsü, Yeni Bir Ben ve Döngü Çemberleri yapıtlarında da böyle oldu. Kuş kafalarının, çeşitli tanrıların, kalplerin, hatta kalp içindeki kalplerin, kafataslarının, yitik adaların ve daha birçok şeyin olay örgüleri içindeki rolleri tüm kitaplarda birbirini tamamlıyor. Müzikler ve sözler de öyle. Örneğin Hayyam’ın dizeleri, Vedat Sakman’ın şarkıları, Pir Sultan Abdal’ın, Yunus Emre’nin İbn Hazm’ın deyişleri, klasik batı müziği, pop müziği, klasik Türk müziği tümü birlikte yapıtların başından son satırına dek olay örgülerini örme işlevini yüklendi ve başarılı oldular.
Başarılı olmuşlar gerçekten, olaylarla ilgileri çok. Ben taşlardan çok etkilendim. Gruplandırmışsınız. Örneğin İblisler diye ad vermişsiniz bir gruba. Onlara neden o adı verdiniz ve bunları nerelerden buluyorsunuz?
Taşlar Deliliğin Büyüsü’nü Döngü Çemberleri’ne bağlıyor. 10. Yüzyılda Meksika Yukatan Çiken Itza’da Amaranth ve Arara arasında yaşanan olaylarla, yenidendoğan olarak 20. Yüzyılın sonunda İstanbul’da doğan Ahu’nun ve Sunguralp’in yaşantıları içinde yer alan olayları birbirine bağlayan simgelerdir taşlar. Ve her şeyin bir nedeni vardır, varoluşun bile… Onların ne olduklarını açıklamayayım. Taşları bana veren varsa adları yazılıdır kitapta ve çok az sayıdadır, birkaç tanenin dışındaki kolilerce taşı ben seçtim ve bir araya getirdim. Doğrusunu isterseniz ben de taşları hayranlıkla seyrediyor ve onlara defalarca bakmaya doymuyorum. Başka bir şey daha sormuştunuz…
Evet. İblisler’e neden o adı verdiniz?
Meksika Çiken Itza’da Amaranth ve Arara’nın hayatını alt üst eden Tihopan kralı Paqok Nakon ve başka kötü niyetliler var. Yüzleri çirkin. Özellikle kralın yüzü için şöyle bir tanım var. ‘Yüzüne bir avuç mısır tanesi atsan bir tanesi yere düşmez.’ Gözünün birinin üstünde de beyaz bir leke var. O nedenle birkaç tane iblis surat var. İblis taşlar için Ahu ‘İblis Şeytan değil, Şeytan’ın sevdiğim yönleri vardır, İblisler kötülük yapanlardır,’diyor.
Kuş kafalarına bayıldım. Gerçekten de o kadar çok kuş kafası toplamışsınız ki ben bile size niye o kadar çok kuş kafası topladınız diye sorabilirim.
Ben de Ahu gibi ‘Kuş kafaları sahilde daha çoktu diyeyim.’ Kuş kafaları yapıttaki gizin en önemli ipuçlarından biri. Kitap kapakları ve kapakların kulaklarındaki müzik, enstrüman ve şiirler de reenkarnasyona ışık tutuyor.
İkinci kitap ne zaman yayımlanacak?
Kanımca Temmuz 2022’de yayımlanacak. Doğal olarak reenkarnasyon olayının zirvesi ve muhteşem finali iki kitabı kapsayan ikinci kitapta sergileniyor.
Geri bildirimler size ulaşıyor mu?
Sosyal medyayı özellikle bu bağlamda kullanıyorum. O nedenle Yeni İnsan Yayınevi Eylül’de yapacağı baskıyı Temmuz’a çekti. Cevap verenlerin samimiyetini anlatan ifadeler çok. Hatta kim olduğunu bulamadığım D&R’a yorum yazan birisinin cümlelerine bayıldım. Çünkü konuyu bilen birinin ifadeleri var o yazıda. Değerli.
Yolu açık olsun diyelim o zaman.
Teşekkür ederim.
edebiyathaber.net (22 Haziran 2022)