Senarist ve oyuncu Gülizar Irmak’tan heyecan dolu bir ilk roman: “Engelli Koşu” | Burak Soyer

Haziran 11, 2024

Senarist ve oyuncu Gülizar Irmak’tan heyecan dolu bir ilk roman: “Engelli Koşu” | Burak Soyer

Yazdığı dizi senaryolarıyla birçok izleyiciye ulaşan Gülizar Irmak, bu kez bir romanla okurun karşısında. Trajik bir olayın ardından kendi de dahil her şeyini kaybeden bir kadının hikâyesine odaklanan “Engelli Koşu” isimli kitap, birbirinin peşini bırakmayarak parçalara ayrılan hikâyelerin ve karakterlerin bütünü en ince ayrıntısına kadar düşünülerek kaleme alınmış bir ilk roman niteliği taşıyor.

Gülizar Irmak, 1963 yılında İzmir’de doğmuş. 1985 yılında Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro Oyunculuk Bölümü’nden mezun olmuş. Aynı yıl Devlet Tiyatroları’nın sanatçı kadrosunda oyuncu olarak çalışmaya başlamış. Ankara Devlet Tiyatrosu, Diyarbakır Devlet Tiyatrosu ve İstanbul Devlet Tiyatrosu’nda oyuncu ve yönetmen olarak birçok oyunda görev almış. “Hoşhoş Mahallesinde Curcuna” adlı yazdığı ilk oyunu 1990 yılında Çankaya Belediyesi’nden “Övgüye Değer” ödülü almış. Televizyona oyuncu olarak geçiş yaptıktan sonra, 2010-2013 yılları arasında yayınlanan, özgün senaryosu Çağan Irmak’a ait “Öyle Bir Geçer Zaman ki” dizisinde senarist olarak devam etmiş. Üç sezon boyunca dizinin hikâye geliştirme ve tretmanlarını yazmış. Sonrasında 2014 yılında hikâyesi ve tasarımı kendisine ait olan “Bana Artık Hicran De”, 2017’de “Çoban Yıldızı” ve son olarak da büyük ilgi gören “Ömer” dizisinin tasarım ve senaryolarını kaleme alan Gülizar Irmak bu kez bir romanla karşımızda. Irmak’ın, Eksik Parça Yayınları etiketiyle yayımlanan “Engelli Koşu” adlı romanı, gerçek hayatta karşılaşma olasılığı mevcut bir durumu, karmakarışık duyguların getirdiği sarmalla birbirine bağlayıp ortaya hem fazlasıyla merak uyandırıcı hem de duyguları okura aktarmada eşik atlayan bir hikâye sunuyor.

İfşa olup kitabın detaylarıyla okurun aklını çelmemek adına kısa bir özetle kitabın konusunu özet geçip büyük resme bakmaya çalışacağım: Kumru Yıldız isimli bir kadın, bir sabah uyandığında nerede olduğunu anlayamaz. Silkinip kendine geldiğinde her zaman yaptığı gibi köpeği Nana’yı dolaştırmaya çıkaracaktır. Fakat o sırada bulunduğu yer ona, kocasına, oğluna ve köpeğine ait değildir. Evden fırlayıp kendi evine gider. Kapıyı çalar. Kapıyı başka bir kadın açar. Kumru Yıldız evin kendisinin olduğunu söyler. Diğer kadın başta alttan alarak bir yanlışlık olduğunu anlatmaya çalışır. Dakikalar geçtikçe çileden çıkan Kumru, Berrin isimli diğer kadına karşı sesini yükseltmeye başlar. Aralarında tartışma uzar. Biri içeri girmeye ve oğlunu görmeye, diğeri de buna engel olmaya çalışır. Uzun süren bu hararetli tartışmanın ardından hiç beklenmedik bir olay olur ve iş polislik hale gelir. Kumru Yıldız, şikâyet üzerine karakola gider. İfade vermeye başladığında ne bastığı ev onun evidir, ne kocası onun kocasıdır ne de kendisi Kumru Yıldız’dır. Kumru, ısrarını sürdürse de resmi belgelerde olayın kendisinin anlattıklarıyla alakası yoktur. Ancak sonradan olaya dahil olan, Kumru Yıldız’ı tanıyan tanıklar, onun gerçek hikâyesini anlatmaya başlar ve ortaya trajik bir yaşamöyküsü çıkar.

Gülizar Irmak, “Engelli Koşu”da, oyunculuğunun ve senaristliğinin getirdiği maharetten sonuna kadar faydalanarak, her şeyi incelikle düşünülmüş bir roman koyuyor önümüze. Özellikle birer “sekans” gibi yazdığı kısa bölümlerle kurgunun temposuyla dilediği gibi oynayarak okuru kendine bağlamayı başarıyor. “İkinci Bölüm” diye niteleyebileceğimiz “flashback”lerle hikâyeyi iyice derinleştiren ve romandaki her bir karaktere ve onların birbiriyle olan bağlantısına ayrı ayrı odaklanmayı sağlayan yazar, hikâyenin bütününü baştan aşağıya, pamuk ipliğiyle kurarak her defasında yeni bir sürprizle okurun karşısına çıkıyor. Hikâye içinde hikâye, roman içinde bir roman olan “Engelli Koşu”, örneklerine çok fazla denk gelmediğimiz bir anlatı biçimiyle okurla kitabı baş başa bırakıyor.

edebiyathaber.net (11 Haziran 2024)

Yorum yapın