Eddi Anter’in kaleme aldığı “Sen Varsan Ben Varım”, ölümcül bir hastalığa yakalanan bir adamın, tedavi sürecindeyken yaşadığı hayata karşı toptan değişen bakışını ve devamında gelen “yeni yaşamını” konu ediyor.
Eddi Anter 1961 yılında İstanbul’da doğmuş. İlk, orta ve lise öğrenimini Nişantaşı Işık Lisesi’nde tamamlamış. İngiltere Brighton Polytechnic’te İşletme bölümünden mezun olan Anter, Amerika’da, University of Miami’de Uluslararası Pazarlama lisans ve yüksek lisansını bitirdikten sonra Nova Southeastern University’de de ayrıca Klinik Psikoloji bölümünde yüksek lisans yapmış. Uzun süre ihracat işinde çalışan Eddi Anter, bir internet sitesinde “Don E” adı altında kültür sanat yazıları yazmış. Şalom gazetesinin “Miami Mektubu” köşesinde 6 yıl boyunca çeşitli konular üzerine kalem oynatmış. Eddi Anter’in 2006 yılında yayımlanan ilk romanı “Lilly-Ben Bir Arap Yahudisi’yim” uzun süre çok satanlar listesinde kalarak dikkat çekmiş. Ertesi sene çıkan “Kumsalda” ve onu izleyen “İkilem” adlı romanları da yine okuyucu tarafından yoğun ilgi görmüş. 2011 yılında “İnkâr”, 2014 yılında “Kabile”, 2015 yılında “Ben Benim”, 2016’da “Kesmeşeker”, sonraki yıl da “Vakitsiz Kaybedenler” kitapları okurlarla buluştuktan sonra 2019 yılında “Karanlıkta Yürüyen Yabancı”yı ve 2021 yılında da “El Ele” kitapları yayımlanmış. Eddi Anter, iki yıl aradan sonra Destek Yayınları etiketiyle çıkan “Sen Varsan Ben Varım” romanıyla bir kez daha okurların karşısında. Akciğerlerinde bir tümör bulunmasıyla başladığı kemoterapi sürecinde hayatını baştan aşağı sorgulamaya çeken ve bu sorguyla birlikte “kalıcı” olmak için kısa hikâyeler yazmaya başlayan bir adamın yaşadıklarını anlatan kitap, yaşam, ölüm, sevgi, aile, dostluk gibi birçok konuya el atıyor.
Yedi göbekten hâli vakti yerinde bir yaşama gözlerini açan isimsiz ana karakterimiz, hızlı bir hayat sürdükten sonra kapağı 50 yaşına atmak üzereyken akciğerlerinde tümör olduğunu öğrenir. Hastaneden, doktordan, ilaçtan nefret eden, bunların yerine “alternatif çözüm önerileriyle” şifa bulmaya çalışan adamımız, en sonunda “tıbbi” tedaviyi kabul eder. Kemoterapiye başladığı ândan itibaren hayatı baştan aşağı değişen kahramanımız, bu zaman zarfında hem maddi hem manevi yönden tepe taklak gitmeye başlar. Önce paralar suyunu çeker. Sonra kardeşleri ondan yavaştan uzaklaşmaya başlar. Hatta Maserati sahibi kardeşi bile, kendisine olan borcunu ödemesini ister. Yedikleri içtikleri ayrı gitmeyen arkadaşlarının, gerçek arkadaşlar olup olmadığını kafasında dolaştırır durur. Onun için artık her şey farklı bir anlama bürünür. Ölüm düşüncesiyle kendini yiyip bitirirken bu dünyaya bir “miras” bırakmak aklına gelir. Bu sayede ufaktan hikâyeler yazmaya başlar. Tedavi sırasında hastanede tanıştığı, orada görev yapan Yeşim’in hayatına dahil olmasıyla işler farklı bir yöne evrilir. Zira Yeşim de zamanında aynı derdi yaşadığı için kahramanımızı çok iyi anlar. Ona hep destek olur. Ardı ardına yazdığı hikâyeleri okuyup fikrini en içten şekilde söyleyerek ona moral verir. Bu arada pet testleri yapılmaya devam eder. Hastalık yavaştan gerilemeye başlar. Sonunda da doktorunun deyimiyle “uykuya yatar”. Artık birlikte yaşamaya başlayan Yeşim’le evlilik planları kuran kahramanımız, hastalığın kendince “bittiğini” kutlamak için bir tatile çıkar. Ancak döndüğünde kahramanımızı bir sürpriz beklemektedir…
Eddi Anter, “Sen Varsan Ben Varım”da, ölümle kafa kafaya gelen bir adamın başta kendi dahil olmak üzere yaşamın her bir noktasına, beyin fırtınalarıyla, sorularla, kendi verdiği cevapların yeni soruları beraberinde getirerek sonsuz bir döngünün içinden bambaşka gözlerle bakışını konu ediyor. Önceleri sadece “ben” üzerine kilitlenen ve tedavi sürecini bunun üzerine kurarak yaşayan adamımız, her şey bitip de geriye baktığında gördüğünün, bunun tam tersiyle örtüştüğünün farkına vararak kendini adeta “arınmış” bir hâlde yeni bir yaşam çizgisinin üstünde buluyor. Çift sürpriz sonlu “Sen Varsan Ben Varım”, “bugün”, “şimdi” üzerine bolca soru sorduran, kafa yorduran bir roman…
edebiyathaber.net (7 Temmuz 2023)