Serap Gökalp’in yeni öykü kitabı “Pirana Kahkahaları” Kanguru Yayınları etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Gündelik yaşamın içine sızan şiddet unsurları üzerine öykülerin yer aldığı Pirana Kahkahaları sakin yaşamlara, sıradan görünen günlere her an rastlayabileceğimiz insanlara götürüyor okuru. Ama ya sonra?
Gündelik yaşamın içine sızan şiddet unsurları üzerine öykülerin yer aldığı Pirana Kahkahaları öyküleri önce sakin yaşamlara, sıradan görünen günlere her an rastlanabilecek insanlara götürüyor okuru. Peki bütün bunlar gerçekten göründükleri gibi mi?
“Hayatın olağan akışının” apansız dehşet tablolarına dönüşebileceği, bir taşıtta yanınızda oturan birinin hiç de masum olmayabileceği önermeleriyle okuru gergin bir atmosfere sokan öyküler. Bazen yaşlı bir insanın ruhunun derinliklerine gömdüğü bir şiddet anısını göz önüne sererken bazen çocukların bile ne denli acımasız olabileceğini gösteriyor. İhtilallerin yaraladığı insanlar, özürlü olduğu için şiddet ve tacize uğrayan insanlar arasında gezeceksiniz. Günlük yaşamdaki “saygın” veya “olağan” belki “sevimli” kabukları yazarla birlikte kazıyarak içlerine bakacaksınız.
İlk öykü kitabı Astak Kum Saatinde Akarken’de yaşam ve ölüm savaşı üzerine öyküler kurgulayan Serap Gökalp’in ikinci kitabı, işçilerin yaşamlarını anlattığı, üç ayrı işçi öykü ödülleri alan Kulak Misafiri. Üçüncü kitabında ise organ ve dilenci mafyası öykülerini Tuz Saraylar’da okura ulaştırdı ve 2009 yılında Orhan Kemal, Uluslararası Öykü Ödülü ikinciliğini aldı.
Serap Gökalp Pirana Kahkahalarını okura “Farklı kılıklarda sokulur yaşamlara ve gözüne kestirdiğini yok eder. İri, sivri dişleriyle, yemediği hiçbir şey yoktur, çiğnemeksizin yutar. Kendinden çok daha büyüklere saldırıp parçalar koparır. Aile bağları güçlüdür ama yaralı annesi olsa, kokuyu alır almaz dayanamaz onu yer. Duyuları mükemmel işler. Eylem çılgınlığı boyunca sürekli konum değiştirir, çok hızlı hareket eder. Bu yüzden onun olduğu her yer kaynar. Yaşam düzeyinin düştüğü sularda yüzenleri daha tehlikelidir. Giderek sürüye dönüşüyor ve uzman takımlar oluşturuyorlar. İçlerindeki yaralılar dâhil her şeye göz dikiyorlar. Küme bilinci yüksek bu yaratıklar, onlarla aynı ortamı paylaşan ötekileri ortaklaşa tüketiyor. İlk yaptıkları, kurbanlarının tüm hareket organlarını koparmak. Onu canlı, çaresiz, baş aşağı asılı bırakmak, sonra birer birer yok etmek. Şiddet… Bu piranayı korkulu sularda aramaya gerek yok, keskin bir göz onun her yerde olduğunu görür. Geçmişte var olduğu gibi gelecekte de umulmadık anlarda ortaya çıkacaktır. Kahkahaları hep duyulacaktır…” cümleleriyle sunuyor.
Yazar hakkında
Serap Gökalp Bursa’da doğdu. İlk öyküsü 1983 yılında Edebiyat-81 dergisinde yayımlandı. İlk kitabı Astak Kum Saatinde Akarken 2002 yılında, ikinci kitabı Kulak Misafiri 2009 yılında, üçüncü kitabı Tuz Saraylar 2010 yılında yayımlandı.
Dergilerde, edebiyat sitelerinde öyküleri, inceleme ve eleştiri yazıları yer alan Serap Gökalp’in Petrol İş Sendikası Kadın Öyküleri Yarışmasında 2007 birinciliği, Madenci Öyküleri Yarışmasında 2007 yılı ikinciliği, Abdullah Baştürk İşçi Öyküleri Yarışmasında 2007 yılı üçüncülüğü, Uluslararası Orhan Kemal Öykü Ödülü Yarışmasında 2009 yılında ikincilik ödülleri bulunuyor.
Biri Almanya’da olmak üzere on ayrı öykü seçkisinde yer alan öyküleri dışında tiyatro oyunları da bulunuyor.
Bursa, İzmir, Mersin ve Bodrum’da değişik yaş gruplarıyla öykü atölyesi çalışmaları gerçekleştirmiş, birçok sivil toplum kuruluşunda gönüllü çalışmıştır. Halen ÇYDD Bodrum Şubesi ve Bodrum Kent Konseyi, Kültür Sanat Meclisi gönüllüleri arasındadır.
edebiyathaber.net (3 Nisan 2017)