I
Bugün, Chuck Palahniuk ve William S. Burroughs’la ilgili yapılan tartışmaların bir benzeri, bundan on üç yıla yakın bir süre önce, Will Self’in, İletişim Yayınları tarafından yayımlanan, “Dal ve Budak” isimli kitabı hakkında da yapılmıştı.
Temmuz 2000’de kitabı basan İletişim Yayınları, Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu’nu göz önüne alarak kitabı beyaz bir poşet içinde satışa sunmuş ve bu zorunluluk karşısındaki tepkisini de kamuoyuna şöyle bir açıklama yaparak dile getirmişti:
“Türkiye’de muhafazakârlığın mümtaz tezahürlerinden biri olan ‘Küçükleri Muzır Neşriyattan Koruma Kanunu’ ve basın-yayın dünyasına karşı sürekli tehdit işlevi gören Basın Kanunu’nu dikkate alarak, ‘Dal ve Budak’ı, ‘Küçüklere Zararlıdır’ ibaresiyle ‘damgalayıp’, poşet içinde okuyuculara sunmaya karar verdik. Bir eserin ‘damgalanması’, ‘aykırı’ düşüncelerin, ‘uygunsuz’ insanların damgalanıp, toplumdan tecrit edilmelerinden özünde farklı değildir. Will Self’in kitabını beğenip, beğenmemek gibi öznel değerlendirmelerin ötesinde, bir sanat eseri olarak Türkiye’de de okurlara ulaşabilme hakkı olduğuna inanıyoruz. Ama yürürlükteki yasalar, bunu gerçekleştirmek için, kitabın toplatılması ya da ‘damgalanıp’ poşete girmesi arasında ‘tercihte bulunmak’ zorunda bırakıyor. ‘Dal ve Budak’ın toplatılması yerine, ‘damgalanarak’ satışa sunulmasının yasal çerçevenin sansürcü içeriğini daha açık biçimde gözler önüne serdiği kanısındayız.”
Dal ve Budak, yukarıdaki koşullar altında satışa sunulmuştu, kitap, okurlar tarafından da yeterli ilgiyi görmüş olacak ki kısa bir süre sonra (Ekim 2000’de) ikinci baskısı raflardaki yerini almıştı.
Dal ve Budak’ın yeni baskısı bir daha yapılmadı.
Biz Türkiyeli okurlar, Dal ve Budak’ın ardından, Mayıs 2011 tarihine kadar bir daha Will Self’in yeni bir kitabına Türkçede ulaşma şansına sahip olamadık. Bu tarihte, Ayrıntı yayınları, Self’in, “Büyük Maymunlar” isimli romanını Yeraltı Edebiyatı serisi kapsamında yayımladı.
Büyük Maymunlar’dan yaklaşık bir buçuk yıl sonra da Will Self’in seçme öykülerinin toplandığı “Sert Çocuklara Sert Oyuncaklar” Süha Sertabiboğlu’nun çevirisiyle Sel Yayıncılık etiketi altında raflardaki yerini aldı.
II
Sert Çocuklara Sert Oyuncaklar, aslında ABD’li okurlar için yapılan bir derlemenin çevirisi. Kitapta, Self’in, 1991 ile 2008 tarihleri arasında yayımladığı sekiz öykü kitabının beşinden yapılan, on beş öykülük bir seçkiye ilaveten ilk defa bu kitapla okurlarla buluşan bir öykü (Önemsiz Karakter) yer alıyor.
Will Self günümüzde yazarlığın dışında karikatüristlik, televizyon yorumculuğu da yapmaktadır.
Self, Oxford Üniversitesi’nde Felsefe ve Siyaset okur. Ancak bu zorlu eğitimin ardından iyi bir iş kariyeri yapmayı seçmez ve sonrasında temizlikçilikten telefonla pazarlamacılığa kadar farklı birçok işte çalışır.
Bu dönemde edindiği tecrübeler, uyarıcı ve uyuşturucu maddelerle yaşadığı tecrübeler ve çok sevdiğini söylediği yazarlar (P.K. Dick, J.G. Ballard, Kafka, L. Carroll, Celine…) Will Self’in bir yazar olarak dünyasını oluşturmaya yardımcı olur.
Bu bilgilere, Self’in Ocak 2002’de Spike Magazine dergisinde Chris Hall ile yaptığı görüşmede söylediklerini ekleyebiliriz:
Yaptıkları röportajda, Self, psikoloğunun kendisine, şizoid bir kişiliğe sahip olduğunu düşündüğünü ve borderline kişilik bozukluğu gösterdiği tespitini yaptığını aktarır.
Fakat aynı görüşmede, Will Self, kendisini “utangaç ve hassas” olarak tanımlar.
Self’in öykülerinde birbirine tamamen zıt gibi görünen bu tanımlamaların izlerini görmek mümkün.
III
Sert Çocuklara Sert Oyuncaklar’da yer alan öyküler, yukarıda satır başlarını verdiğim ipuçlarının tamamıyla uyumlu bir yapıya sahipler.
Öykülerin çoğunda olaylar bir erkeğin ağzından ya da bakış açısından anlatılıyor. Bu erkeklerin büyük bir kısmı bağımlılık yapıcı maddelere aşinalar.
Self’in öykülerindeki en dikkat çeken noktalardan birisi de yazarın anlattığı konuya olan hâkimiyeti.
Self, evinin bodrumunda bir crack kayası bulan bir zenciyi, seyahat etmekte olan bir psikoloğu, böceklere karşı saplantı geliştiren bir karakteri ya da haksız yere hapse düşen bir serseriyi son derece başarıyla anlatabiliyor. Bu anlatımı yaparken de konunun gerektirdiği jargonu da başarıyla kullanıyor.
Bu noktada, söz konusu jargona dair yerinde açıklamaları birer dipnot yardımıyla bizlere ulaştıran çevirmen Süha Sertabiboğlu’nun başarısını da vurgulamakta yarar var.
Sonuç olarak, farklı metinler okumak isteyen okurlar, Burroughs’dan Kafka’dan, Ballard’dan Joyce’tan aldıklarına benzer edebi lezzetler alabilecekleri bu öyküleri kaçırmayacaklardır.
NOT: Sert Çocuklara Sert Oyuncaklar’da yer alan ikinci öykünün ismi “Böcektopya”. Öyküde sevgilisinden ayrı olarak birkaç günü taşrada geçirmeye çalışan bir adamın böceklerle kurduğu saplantılı ilişki anlatılıyor.
Böcektopya, kendilerini “Karni+Saul” olarak adlandıran iki yönetmenin çektiği bir kısa filme konu olmuş. İMDB kayıtlarına göre film, Eylül 2012’de tamamlanmış görünüyor.
Aşağıda Sert Çocuklara Sert Oyuncaklar’ın ikinci öyküsü Böcektopya’dan uyarlanan filmin fragmanını bulabilirsiniz.
Onur Uludoğan – edebiyathaber.net (29 Kasım 2012)