Kendine has tarzıyla edebiyatımızda özel bir yere sahip olan şairlerimizden Behçet Necatigil ile yazar-çevirmen Kâmuran Şipal arasında yıllar boyunca süren mektuplaşmalar 2018’de Yapı Kredi Yayınları tarafından yayınlanır. Kırklı yılların sonlarından yetmişli yılların başlarına kadar devam eden mektuplardan oluşan bu kitaba verilen isim Dar Bir Çember İçinde’dir.
Kitabın ilk yarısı tümüyle Kâmuran Şipal’in yazdığı mektuplardan oluşur. Aralarındaki yaş farkının yanı sıra, Behçet Necatigil’in edebiyatımızda tuttuğu önemli yer dolayısıyla, Şipal’in Necatigil’e olan saygısı ve hayranlığı mektuplarında açıkça görülür.
İkilinin kurduğu dostluğun ve mektuplaşmalarının en önemli yönlerinden biri ortaklaşa yaptıkları çeviri çalışmalarıdır. Almancadan yapılan çeviriler üzerine sürdürülen bilgi alışverişleri ve ortaya konan düşünceler mektuplarda oldukça fazla yer kaplar. Şipal’in, kırklı yılların sonunda kitaplarını Türkçeye kazandırdığı yazarlar arasında Stefan Zweig, Knut Hamsun, Joseph Roth ve Franz Kafka da yer alır.
Mektupların bir diğer konusu, Şipal’in, değerlendirmesi amacıyla Necatigil’e gönderdiği şiir ve öykü çalışmalarıdır. Gönderilen şiirlerden bazıları başta Varlık olmak üzere dönemin çeşitli dergilerinde yayınlanır. Şipal’in çalışmaları üzerine fikirlerini açık biçimde dostuyla paylaşan Necatigil’in zaman zaman bazı çalışmaları beğenmediği de görülür.
“Bilmem neden, hikâyeyi sana getirdiğim zaman bunu çok beğeneceğini zannediyordum. Hatta bundan emindim diyebilirim. Galiba bu yüzden olacak ilk anda beğenmeyişine içerledim. Bu hikâyeye, yazdığım hikâyelerin hemen en güzeli olarak baktığım için yazmak cesaretim biraz sarsılır gibi oldu. Fakat sonradan düşündükçe sana hak verdim. Senin bulduğun kusurlara ilaveten ben de birtakım kusurlar buldum.” (s.47)
Fakat bu durum tek taraflı değildir. Behçet Necatigil, 1966 yılında yazdığı bir radyo oyunu üzerine Şipal’den görüşlerini ister. Bu isteğe uzun ve kapsamlı eleştiriler içeren bir mektupla yanıt veren Şipal’in bazı uyarılarını dikkate alan usta şair, oyununu buna göre yeniden düzenler.
Kâmuran Şipal, mektuplaşmaların sürdüğü yıllarda çeşitli sebeplerle birçok defa Almanya’ya gider. Buna rağmen Türkiye’deki edebi çalışmaları takip etmekten vazgeçmeyen yazar, sık sık Necatigil’den çeşitli kitaplar ve dergiler göndermesini rica eder. Almanya’dan gönderilen mektupların cevapları ise Necatigil tarafından genellikle iki dostun İstanbul’da beraber vakit geçirdiği yerlerden yazılır.
“Sevgili Kâmuran, dost mektuplarını çokluk aralarda yazıyorum. Okullarda, teneffüslerde, vapurda giderken, kahvelerde verilmiş molalarda. Yanımda çantam yoksa, kitap falan yoksa, ıslak kirliyse masa, dizime koyarak kağıdı yazıyorum.” (s.94)
Almanya’dan yazılan mektupların en dikkat çeken yönü, Şipal’in memleketine duyduğu özlem ve Almanya’ya alışmakta yaşadığı zorluklardır. Behçet Necatigil, dostunun yaşadığı bu zorluğu bir an önce atlatması arzusuyla kendisini yazmaya vermesini Şipal’e tavsiye eder. Zor günler geçirmekle beraber Şipal, bu tavsiyeye uyarak yeni ürünler vermeyi sürdürür.
“Burada ne yaptım? Ne yapacağım, ne yapabileceğim? Hiç, koskoca bir hiç. Yapacaklarımın hiçbirini yapmadım, bundan sonra da yapacağım şüpheli. Bir odaya tıkılmış buzsu kış günlerinin geçmesini bekliyorum. Ya bahar gelirse? Çok zaman neden buralarda bulunduğumu kendi kendime soruyorum. Burada daha mı iyi yaşamım? Aradıklarımı buldum mu?” (s.79)
Neredeyse çeyrek asrı bulan bir süreç içerisinde kaleme alınan mektuplardan oluşan Dar Bir Çember İçinde, kültürel alanda üretim yapmaya çalışan aydınlarımızın bu mücadelelerini hangi şartlar altında sürdürdüğünün ipuçlarını gösteren ve edebi dostlukların gücünü okuyucuya hissettiren, içerik bakımından oldukça doyurucu bir eserdir. Kitabın önsözünü kaleme alan Behçet Necatigil’in kızı Ayşe Sarısayın’ın da vurguladığı gibi, yeri geldiğinde karşılıklı sustukça güçlenen dostluğun etkileyici bir özetidir.
edebiyathaber.net (4 Haziran 2024)