Sıcak bir dostluk hikâyesi | Mehmet Özçataloğlu

Eylül 15, 2014

Sıcak bir dostluk hikâyesi | Mehmet Özçataloğlu

tmpimage_1409066785.0229_1“Çocuklar bizi şaşırtacak ve mutluluktan ağlatacak kadar büyük bir var olma, yaşama gücüyle geliyorlar dünyaya. Zannettiğimizden çok daha affedici, anlayışlı, paylaşımcı ve ileri görüşlüler. Biz onlara kurulu dünyaya uyum sağlamayı öğretme işini fazla ciddiye alıyoruz. O kadar ki, onların bize dünyayı yeniden kurmayı öğretme gücünü barındırdıklarını unutuyoruz,” demiş Şule Tankut geçmiş zamanın birinde. Bu unutkanlığımızın etkisinden olsa gerek her adımımızda elimizin altındaki bu çocukları şekillendirmek için çaba harcıyoruz. Bu şekillendirmeyi olumsuz olarak düşünmeyelim hemen. Olumlu yönden de görmeliyiz bazı noktaları. Örneğin; okuyacağı kitaplar. Benim de savunduğum görüş çocuğun okuyacağı kitapları seçerken kendisinin karar vermesidir. Ama gerek ebeveyn olarak gerekse de öğretmenleri olarak okuma yönlendirmeleri yapıyoruz. Özellikle nitelikli birer insan olabilmeleri için “değerlerimizi” içeren, bu konuları işleyen kitapları tercih ediyoruz.

İnsan, yerküre üzerinde yalnız yaşayamaz. Etrafında arkadaşlara hatta ötesinde güvenebileceği bir dosta gereksinim duyar. Gereksinim duyulan dostluğun öyküsünü işleyen kitaplardan biri YKY tarafından yayımlandı.

Ayıcık Ernest ile Farecik Celestine’in Romanı” Daniel Pennac’ın kitabı. Eşsiz coğrafyamızda bir arada yaşamayı beceremeyen başta çocuklar olmak üzere bu topraklar üzerindeki herkesi mutsuz eden bizlere ders olabilecek bir kitap bu! Ayı Ernest ve Fare Celestine’in sımsıcak dostluk öyküsü. Her ne kadar bir ayı ile bir farenin dost olabileceğine inanılmasa da ve kitapta da bu engellenmeye çalışılsa da kötü amaçlara ulaşılamaz ve sağlam dostluk kurulur. Kitabın sonunda ise Pennac gerçek bir dostluk öyküsünden söz ediyor. Hatta bu kitabı yazdıran temel nedenin bu dostluk olduğunu öğreniyoruz. “Ben de bu hikâyeyi yüzünü hiç görmediğim, sesini hiç duymadığım, mürekkep, suluboya ve kâğıt arkadaşım hatırlansın diye anlattım.”

Ernest İle Celestine’in romanı önyargıları yıkan, yerle bir eden bir roman. Evde anne-babasından farklı bir cinsiyet, farklı bir etnik kimlik, farklı bir inanç için olumsuz sözler duyan çocukların iç dünyasındaki algıyı değiştirecek bir kitap. Satır aralarında dikkatimi çeken ise toplumsal olarak çok yakından tanık olduğumuz hatta yaşadığımız bir olay var. Celestine bir ressam olmak istiyor. Sanatçı ruhu taşıyor. Ernest de bir müzisyen olma hevesinde. Kafasında onlarca şarkı ile geziyor. Fakat her ikisinin ailesi de bu isteklere karşı çıkıyorlar. (Tanıdık geldi mi?) Celestine’in dişçi, Ernest’in de yargıç olmasını istiyor aileleri. Hangi mesleği yapmak, nasıl yaşamak istediklerinin bir önemi yok. Toplumsal kurallar, aile geleneği neyi gerektiriyorsa öyle yaşamak durumunda ve zorundalar. Pennac, çok ince bir şekilde dile getirmiş bu sorunu.

Günümüzdeki gerçekliğe döndüğümüzde değil dostlukların arkadaşlık ilişkilerinin bile çok sağlıklı olmadığını görüyoruz. Yol arkadaşlığı, dava arkadaşlığı kavramlarının içi boşaltılmış durumda.

Yitirdiğimiz değerleri anımsamak için, önyargılarımızdan kurtulmak için, geleceğimiz çocuklarımıza dostluğun tanımını anlatmak için “Ayıcık Ernest ile Farecik Celestine’in Romanı” doğru bir seçim olacaktır. Hem küçüklere hem büyüklere…

 Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (15 Eylül 2014)

Yorum yapın