Sin Edebiyat Dergisi’nin 11. sayısı çıktı

Temmuz 20, 2018

Sin Edebiyat Dergisi’nin 11. sayısı çıktı

Sin Edebiyat Dergisi’nin 11. sayısı yayımlandı.

Şiddetin hayatımıza yansımalarına değinilen bu sayıda; Gönül Ocak, “Kötülüğün Sıradanlığı” başlıklı yazısıyla; Emre Birhan, “Şiddetin Görsel Yansıması: Mezarına Tüküreceğim” ile yer aldı. Demet Aksu’nun sorularına yanıt veren Şair İbrahim Gökburun’un röportajının da bulunduğu yeni sayıya mizah yazarı Ahmet Zeki Yeşil ve öykü yazarı Recep Şükrü Güngör birer öykü ile katkıda bulundular.

Sunuş Yazısı

“İyilik kişisel, kötülük organizedir.”
Altay Öktem

Savaşların yüzyıllardır eksik olmadığı yerküre, kana doymuş olmalı artık. Baskı, zulüm, şiddet, ırkçılık, kaos ortamı dünyayı sadece daha yaşanmaz hale getirdi. Bunu görüp takkeyi önümüze koyup düşünmek, daha kalıcı, uzlaşmacı ve sağlıklı gelecek planları kurmak yerine neden nobran dil ve nefret hissi üzerine kuruyoruz ilişkilerimizi?

Bilindiği üzere insan hayatı, doğal seleksiyon içerisinde öncelikle kendi ile uzlaşı çabası, ardından doğal düzene uyum uğraşı üzerine kurulmuştur. Fizyolojik ihtiyaçlar bir yana, insanın kendi türü içerisinde; sevme, sevilme, güven duyma, duygusal bağ kurma gibi psikolojik temelli birçok ihtiyacı vardır. Bu ihtiyaçlar bireysel farklılık gösterseler de tepkisel çözümlemelerde bizi -dünyanın her yerinde- götürdüğü sonuç aynıdır; insan olmak. Biliyoruz ki insan olmak; omzunda bir yakınının cesedini taşımak ile onun matemine metanet göstermek kadar zor, nefes alıp vermek kadar kolay ve milyarlarca parmak izinin sahiplerini ayrı ayrı anlayıp ayrı ayrı değerlendirmek kadar da karmaşık bir eylemdir. İnsan olmak; kazanmaktır, kaybetmektir, hissetmektir, kabul etmektir, vazgeçmektir, inanmaktır en çok. İnsan, bunlar ve saymadığım daha birçok eyleme ihtiyaç duyar. Peki bu ihtiyaçların doğuş sebebi nedir?

Ruh, beden ve zihin üçgeninde üretilen duygu ve düşüncelerin kaynağı var olabilme çabasıdır. Ben de buradayım deme isteğidir. Sesini duyurma, düşüncelerini dile getirme, kendi rüştünü ispatlama arzusudur. Bu üçgenin köşegenlerinden bir tanesi bir adım fazla öne çıksa genel dengeyi bozar, uyumsuzluk baş verir. Bu yüzden insanların bazı değer yargıları genelgeçer olmak zorundadır. Freudyen hislerden tamamen vazgeçebilir miyiz? Sanmıyorum. O halde ortak yaşama alanında uymamız gereken bazı toplumsal normlar olması gerektiğini de peşinen kabullenmeli, buna göre yaşamalıyız. -En azından bunun farkında ve bilincinde olmak bir zaruretmiş gibi geliyor.-

SİN EDEBİYAT

İletişim

İnstagram: sinedebiyatdergisi

Facebook:  sinedebiyatdergisi

Twitter: EdebiyatSin

www.sinedebiyatdergisi.wordpress.com

www.shopier.com/sinedebiyat

edebiyathaber.net (20 Temmuz 2018)

Yorum yapın