Geçtiğimiz günlerde Sel Yayıncılık’tan çıkan Derya Sönmez’in ilk kitabı “Sırça Kanatlar”, çoğu hayal kırıklığı içinde yaşamlarını sürdürmeye çalışan kadınların ve erkeklerin hikâyelerinin kaleme alındığı on sekiz öyküden oluşuyor.
Çeşitli duygu durumlarıyla birlikte insan psikolojisinin başarıyla işlendiği realist öyküler; yanlış kararların, kararsızlıkların kararttığı yaşamlar, seçimler, seçememekler, yolun sonuna dek gidip vazgeçişler, yaşama arzusuyla öldürmek istemekler, geçmişin kekremsi, hüzünlü anılarında boğulan dakikalarla birlikte yaşamın hemen hemen tüm hallerini içine alıyor. Öyküler, Türkçeyi gereksiz yere zora koşmadan açık, duru ve akıcı bir dille kaleme alınmış.
Nitelikli betimlemelerin göze çarptığı bu öykülerde temalar sevgili, karı koca, kardeş ilişkileri etrafında dönerken Derya Sönmez’in, kısa öykü geleneğinin önemli özelliklerinden biri olan olayların içindeki kimi durumları sezdirerek anlatmadaki başarısı dikkati çekiyor.
Balık kaynayan denizlerin, alabildiğine uzanan ovaların, ormanların, denizsiz kentlerin mekân olarak öykülere konukluk etmeleri okurun farklı coğrafyalarda dolaşmasını sağlarken anlatıların akışına da katkıda bulunuyor. Bu mekânlardan biri de yanlış anlamaya kurban giderek bir çeşit kadersel döngünün akıbetine uğrayan karı koca ilişkisinin okuru şaşkınlığa sürükleyecek şekilde ele alındığı olay hikâyelerinin birinde yer alıyor: “Güneş bulutların arkasında, ışığı kenarından yansıyarak onu ince, parlak bir çizgiyle çevreliyor. Sonra bir anda kayboluyor, her şeyin rengi değişiyor. Göl koygun, içindekileri açık etmeyen bir yeşile dönüyor.” (Ormanda)
Sürpriz şiirsel cümlelerle karşılaşmak okuma dakikalarına renk katan unsurlardan biri olarak karşımıza çıkıyor. Bunun örneğine misal, kadına şiddete değinen bir öyküde eşiyle yaşadığı evi terk ederek bekâr kız kardeşinin evine gelen bir kadının bunalımlı anlarının ele alındığı sırada rastlıyoruz: “Çarşaf yatağın ortasına toplanmış, havalandırdıkça minik çiçekleri yatağa dökülüyor.” (Papaz Yahnisi)
Mutsuz evliliğini sonlandırmaya cesaret edemeyen bir kadının yaşadıklarından bir kesitin verildiği öyküde olduğu gibi realizmin edebiyatla buluşma şekli dikkati çekiyor: “Şimdilik sadece rüzgâr en sevdiğim! Bozarmış yaprakları havalandırarak çeri çöpü önüne katan bir çeşit zorba, havayı burgaçlandıran bir deli!” (Daha Bir Şey Görmediniz)
Kentte ve taşrada geçen öykülerin birbiri ardına sıralandığı kitapta doğaya ilişkin unsurlar ustalıkla işlenmiş. Güncel sorunlardan birine ayna tutan ve işini kaybeden evli bir erkeği ele alan durum hikâyelerinden birinde bunun örneğine rastlamak mümkün: “Birbiri üzerine binen dallar onlarca yerinden çatallanarak gökyüzünü parçalara ayırıyor, boş fotoğraf çerçeveleri gibi. Yeşil kuyruklu, çok güzel bir kuş çerçevelerden birinin köşesine kondu. Ne kuşu bu?” (Daldan Düşme Korkusu)
Kimi öykülerde erkeklerin yaşamda uğradıkları düş kırıklıklarını yansıtmasıyla kadınların yanı sıra eril cinsin de sorunlarını ortaya koyması bakımından Sönmez’in eşitlikçi yaklaşımı göze çarpıyor. Bu özelliğiyle kitap, her iki cinse de seslenecek özelliğe sahip. Bir durum hikâyesi olan beklenti temalı öykü, bunun örneklerinden biri olarak karşımıza çıkıyor: “Bakışlarını ağaçta unutarak ütüyü prizden çekip çekmediğini düşünecek kadınlara benzemiyordu. Nedense onun gözleriyle dışarıya baksam bambaşka şeyler görebileceğimi hissettim. Kuru dalların fısıltısını bir tek o duyabiliyordu, onun duyduklarını da ben bileyim istiyordum.” (Adaçayı)
İnsan yaşamının hemen her döneminin ele alındığı anlatılarda gençlik dönemi sorunlarının yanı sıra yaşlılığın hüzünlü yanına da yer veriliyor. Yardımcısıyla birlikte yaşayan Yadigâr Hanım karakterinde aktarılan bu duygunun yansıtılma şekli oldukça etkileyici: “Kız onu dinlerken tozunu aldığı kristalleri dikkatsiz bir tavırla sertçe yerine bıraktı. Bunu bile isteye, Yadigâr Hanım’ın yüreğini hoplatmak için yapıyordu belki de. Sonra kristal meleğin incecik kanatlarının tozunu aldı uzun uzun, okşar gibi.” (Sırça Kanatlar)
İnsanlık hallerinin samimiyetle işlendiği, sırça yaşamların “Sırça Kanatlar”da can bulup uçuştuğu öykülerde her yaştan, her cinsten okurun kendisinden bir şeyler bulabilmesi mümkün.
Selva Trak Ulupınar – edebiyathaber.net (26 Mart 2021)