Kayıp kuşağın polisiyesi | Can Öktemer

Haziran 14, 2024

Kayıp kuşağın polisiyesi | Can Öktemer

Edebiyat tarihinde münzevilik konusunda herkesin aklına ilk olarak Salinger gelir ama kendini gizleme konusunda en maharetli isimlerin başında bence Thomass Pynchon geliyor. Yazarın lise mezuniyet fotoğrafları haricinde görüntüleyebilen yok denecek kadar az -Kendisini takıntılı bir şekilde takip edip paparazzi kareleri yakalamaya çalışanları saymazsak-. Pynchon’ın ses ve görüntü olarak göründüğü tek yer ise The Simpson dizisi. Kafasında kâğıt torba üzerinde elinde Thomas Pynchon yazılı bir tabela tuttuğu ve kendisini seslendirdiği harika bir bölüme konuk olarak katılmıştı. Pynchon’ı edebiyat tarihi içinde kıymetli kılan herkesten köşe bucak kaçıp, The Simpson’lara konuk olup herkese nanik yapması değil elbette. Kendine has bir dili, ironisi ve politik duruşuyla yazar dünya edebiyatının en özel yazarlarından biri.

Yazarın 2009 yılında kaleme aldığı Türkçeye 2021 yılında İthaki Yayınları tarafından Feride Evren Sezer çevirisiyle yayımlanan Gizli Kusur (Inherent Vice) Pynchon külliyatının baş yapıtları arasında kabul ediliyor. Kitabın aynı isimle 2015 yılında Paul Thomas Anderson tarafından sinemaya da uyarlandığını hatırlatalım. 

Gizli Kusur, 1970’li yıllarda California’da geçen polisiye bir hikâye. Lakin, roman alışılageldik polisiye anlatılarından uzak. Gizemli vakaları çözmesi için görevlendirilen kahramanımız kafası kıyak bir hippi: Doc. Kahramanımızın dünyası bulutlu olunca olay örgüsü de benzer bir şekilde uçuşa geçiyor haliyle. Olaylar Mickey Wolfmann isimli bir ünlü bir iş insanın ortadan kaybolmasıyla başlıyor. Wolfmann’ın şimdiki sevgilisi bir dönem Doc’la da bir ilişkisi olmuş Shasta’nın Doc’a onu bulmasını istemesiyle dedektifimiz işe koyuluyor. Lakin gizemin çözülmesi için ip fazlasıyla dağınık üstelik Doc’un da zihni yerinde değil. Dolayısıyla Doc olay örgüsünü çözmeye kalktıkça ipe daha çok dolanıyor ve işler çıkmaza giriyor.

Thomas Pynchon’ın Gizli Kusur’da Doc’un zihnin bir uzantısı gibi anlatıyı açık etmeyen, yoğun, detaylara önem veren uzun cümleleriyle anlatıyor. Mekânlar, karakterler, şarkılarla okuyucu da bir nevi Doc’un yaşadığı zihinsel tutulmanın içinde buluyor bir anda kendini. İlk başta lüzumsuz bilgi yığını gibi gelebilecek tüm detaylar ve karışık olay örgüsü Pynchon’ın esas anlatmak istediği dönem, karakter ve politik atmosfer için kıymetli bir basamak oluyor. Tıpkı Joyce’un Ulysses’te yaptığı gibi karakterlerin iç dünyasına doğru yolculuk yaptıran bir kelime havuzunun içerisine düşüyoruz. Klasik polisiyenin her şeyi birbirine bağlayan olay örgü bağı burada yok. Tam aksine Pynchon, olay örgüsünden bazen bilinçli bir şekilde sapıp, karakterlerin birbirlerine uzun ve komik sohbetlere yer veriyor bazen de bir şarkının peşine takıyor bizi.

Pynchon Gizeli Kusur’da bir yerde kendine has bir dille polisiye hikâye anlatırken diğer taraftan 1970’li yıllar ABD’sine sert bir bakış atıyor. Post-hippi dönemini, Charles Manson tarikatı ve işlediği cinayetler, Vietnam Savaşı, Watergate skandalı, Nixon ve onun ardından gelecek sağı politikaları net bir şekilde ortaya koyuyor kitap boyunca. Pynchon, 68 ütopyasının nasıl kabusa dönüştüğünü, kamusal alandaki hak taleplerinin uyuşturucu bağımlılığına ve doğrudan politik sinizme dönüştüğünün resmini çiziyor. Skandallar ve yozlaşma ortadayken muhalefet etmek için tembelleşen, gerçekle sanrı arasındaki ince çizgide yürüyen ve her daim kafası kıyak gezen kayıp neslin ironisini yapıyor; belki de kendi geçmişiyle yüzleşiyor. Devrim ihtimalinin, çiçek çocuklarının pasifist dünyasının nasıl müesses nizam tarafından ehlileştirildiği ve iyi mal peşinde koşan tiplere dönüştüğünün panoraması bir nevi roman. Her yeri yıkmaya hazır 21. Yüzyıl sağcılığı karşısında çaresizliğimizin hissiyatı…

California sahillerinin soylulaştırılıp, göçmenlerin, siyahların nasıl merkezden uzaklaştırıldığını, emlak ve inşaat sektörünün iştahlı yıkıcılığını, arsız zenginleri, Nazi meraklısı tipleri çarpıcı bir şekilde anlatmış yazar. Dolayısıyla sisler altında geziniyormuş gibi görünen hikâyenin bütün olarak nasıl güçlü bir politik alt metne sahip olduğunu görüyorsunuz. Mickey Wolfmann’tan Donald Trump’a kurulan bir köprü bir anlamda. Nixon sonrası Reagan, Bush ve Trump hattını anlamak için de iyi zemin kuruyor Pynchon.

Eksi Sözlük’te Gizli Kusur için okudukça romanın içinde yaşamaya başlıyorsunuz tabiri kullanılmış. Cidden öyle tüm karakterlerin kafası iyi ve çözülmesi gereken bir gizem var. Peşine takıldığımız karakter ise bir türlü ayık değil. Gerçek, halüsinasyon iç içe geçmiş.
Emlak zenginleri, acımasız soylulaştırma ve Nazi meraklısı tipler… Son olarak Pynchon’ın kendi has dilini ve bir dolu göndermeyi başarılı bir şekilde Türkçeye çeviren Feride Evren Sezer’in emeğini de unutmayalım. Atmosferi, yan karakterleri ve her daim okuyucuyu cevapsız sorularla bas başa bırakan gizemiyle Gizli Kusur hakiki bir modern klasik.

edebiyathaber.net (14 Haziran 2024)

Yorum yapın