“İlenç. İşte beni bu selenli harfiyle hiç bırakmıcek olan ilenç, gittiğim her yere götürdüğüm, gittiğim görünmeyen köpeğim ilenç.-Kim benimle arkadaşlık edebilir? Kim?” demiş “Bir Fotoğrafın Arabı” şiirinde Ece Ayhan. Cevaplardan biri İlhan Berk.
İkinci Yeni’nin en asi, en hırçın, en doğru sözlü, en sıkı, en etikçi, en sivil şairi. 7 Ocak 1969’dan 18 Aralık 1990’a kadar İlhan Berk ile mektuplaşmalarından oluşuyor “Hoşça Kal”. Yer yer coşkun yer yer karamsardır mektuplar. Neler yazmış Ece Ayhan: Düşünce dünyasından imgeleminden geçen tüm fikirleri, şiire şiirin özüne inişleri, arayışları, hikayeleri ama en çok parasızlığı, yersiz yurtsuzluğu -ki kendisi mülkiyeti hiç istememiştir- hastalıkları, çoklu arkadaş ortamında yapayalnız kalıvermeleri, ille de yaşama direncini.
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler’den mezun olmuş. İlk şiirini 1954’te “Türk Dili”nde yayınlamış. “Kınar Hanım’ın Denizleri” ile de İkinci Yeni’de kendine yeni, özgün bir yol açmış.
“Hoşça Kal” 69’da hapis mektubu ile başlar. Bulunduğu ortamı tahlil etmeyi, gözlem yapmayı seven bir şairdir Ece Ayhan. Hapiste: “Kitaplıktayım sanki, bir başkası insan kitaplığı diyebilir” diye yazar İlhan Berk’e (sayfa 8)
75’te Zürih’te: “Şiirler birikti, dökülmeden İstanbul’a getirebilir miyim ki” der. (sayfa 10)
Edebiyat ortamını “İnsan Toplumu” diye niteler. İş arar bir yandan yokluk diz boyu: “Kıpkızıl açız.” (sayfa 14)
“Bir adam karınca kaderince yaşamak ve yazmak istiyor.” (sayfa 45)
Mektupları okumak edebiyat okurunun ilgisini neden çeker? Diye sorup şöyle cevaplamış Doğan Hızlan: “O yazara, hatta herhangi bir eseri yarattığı dönemde yaşadıklarına, ruh hallerine, eserleriyle arasındaki ilişkisine ve daha birçok şeye dair sırları içinde barındırdığı için.” (Hürriyet, 2015) Ece Ayhan, İlhan Berk’e yazdığı mektuplarda tam da bu tanımlamada olduğu gibi ilerliyor. Biraz da özel hayatında nasıl davranıp, nelerle, kimlerle, neyi konuştuğuna dair izlekler, anekdotlar ekleyerek.
6 Ağustos 1981’de yazdığı mektupta: “Sonunda bir evim oldu.” diye seviniyor mesela şair. Çocuksu bir heyecan ile ev eşyalarını arkadaşları arasında nasıl denkleştirdiğini anlatıyor.
Adalet Ağaoğlu’nun “Ölmeye Yatmak”ını çok sevdiğini, Attila İlhan’ın “Der Saadette Sabahın Ezanları”nı sevmediğini anlatırken okuruna kendi edebi zevkini de işaret ediyor. Sonra İzzet Yaşar, Nilgün Marmara, Murathan Mungan, Küçük İskender gibi şairleri; Oruç Aruoba, Tezer Özlü, Firuzan gibi yazarların geleceğe kalacağını yazarken usta bir edebiyatçının genç edebiyatçılara el verdiğine tanıklık ediyoruz. İkinci Yeni içinde en çok Cemal Süreyya’yı seviyor. Sağlık sorunları ağırlaştığı zamanlarda bile şiir düşünmeyi, şiir yazmayı bırakmaz ama bu onu hırçın bir şaire de dönüştürür.
İlhan Berk’e gelince İkinci Yeni’nin Uç Bey’i olan şaire şöyle seslenir Ece Ayhan: “Senin başkentin Bodrum’dur. Bir kenti olmayan şiir var mıdır hiç? Kavafoğlu deyince denilince akla hemencecik İskenderiye gelmez mi?” (sayfa 23)
Eserlerini yayınlatma çabalarını, dergilere hangi şiirlerini gönderdiğini, yayınlattığı şiirlerin parasını almak için çabalayışlarını da okuruz mektuplarda.
Mektuplarda; “Yort Savul” un anlamını, “Meçhul Öğrenci Anıtı”nı nasıl yazdığını, şiirin oluşum hikayelerinin ipuçlarını da ediniriz.
İkinci Yeni’nin bu hırçın şairinin mektuplarını okurken söz dizimi, sözcüklerin kullanımı kadar bir şairin, bir edebiyatçının filmlerden, resimlerden, müzikten de beslenerek yazımını çoğalttığını, yepyeni bir dil ortaya çıkardığını bunu yaparken geleneksel şiir algısını değiştirmek için ne çabalar ne uğraşlar verdiğini okumak; onun yapıtlarını anlamak için çabalamak. Sarışınlara inat kendini karışın diye anlatan bu usta şairin rengi mordur: “Kırk yıldan beri mor benim rengimdir. (Sivil Denemeler Kara- sayfa 9)”
Bireyin kurduğu tüm iktidarlara karşı başkaldıran şaire de bu renk yakışır kanımca. Öyleyse:
“Şiirimiz mor külhanidir abiler
Topağacından aparthanlarda odası bulunamaz
Yarısı silinmiş bir ejderhanın düzüşüm üzre eylemde
Kiralık bir kentin giriş kapılarına kara kireçle
Şairlerin ümüğüne çökerken işaretlenmesinin şiiridir
Ayıptır söylemesi vakitsiz Üsküdarlıyız abiler”
edebiyathaber.net (13 Nisan 2022)