Bireyler gibi toplumlar da sorunlarını çözebilme maharetlerine yahut da sorunlarını yok sayan umursamazlıklarına göre ikiye ayrılabilir. Bazen bireyler, bazense toplumlar bir başlarına çözemeyecekleri sorunlarla yüz yüze gelir. Böyle durumlarda toplum sözleşmesinin gereği olarak devlete iş düşer. İnsanları ve toplumları sorunlarıyla baş başa bırakmak aslında uygarlık açısından çok yakışıksızdır. Fakat yine de çoğu kez insanlar ve toplumlar çözemeyecekleri kadar karmaşık sorunlarıyla kendi başlarına uğraşmaya mecburdur. Allah’tan edebiyat var da bu türden sorunlarımızı yazarlar bizim için dillendiriyor.
Hollandalı yazar Sanne Roosebom bizi sorunlarımız karşısında kaderimize terk etmeyen bir “Çözüm Bakanlığı” tahayyül ederek bize büyük bir iyilik de bulunmuş. Belki de gerçekten bir Çözüm Bakanlığına ihtiyacımız vardır. “İyi ama Çözüm Bakanlığı nedir ve ne işe yarar?” diye soracak olursanız, Rooseboom’un “Çözüm Bakanlığı” adlı ilk romanıyla beraber, yine Türkçeye Hasan Türksel tarafından tercüme edilen ve hakiki bir çocuk kitabı illüstratörü olan Mark Jannsen’in resimleriyle süslenen serinin ikinci kitabı “Çözüm Bakanlığı ve Kaybolan Van Gogh”u hemen okumalısınız. Serinin diyorum, çünkü bu ikinci kitapta ekibe dahil olan Bayan Tirza ve Kai, yeni maceraların da müjdecisiler.
Benim gibi ilk romanı okumayan yeni okurlar için Rooseboom’un kısaca Çözüm Bakanlığı’nın ne olduğunu, işleyişini ve tarihçesini en başta anlatıyor. Buna göre merkezi İsviçre’nin Cenevre kentinde bulunan Uluslararası Topluluk tarafından yüzyıllardır yönetilen birçok Çözüm Bakanlığı dünyanın pek çok bölgesinde sorunları çözmekle görevliydi. Fakat bütün bu faaliyetlerini büyük bir gizlilikle yürütmek mecburiyetindeydiler. İşlerini ancak kimse bilmediği takdirde hakkıyla yapabilirlerdi. Fakat Hollanda’daki bakanlığın bazı çalışanlarının çevrelerindeki veya tanımadıkları başka insanlara yaptıkları işlerden övgüyle bahsetmeleri, bu gizlilik kuralını ihlâl ettiği için, 1953 senesinde Hollanda Çözüm Bakanlığı kapatılmıştır. Yalnızca genç ve güvenilir memur Bayan Vis’in üç kişiyle birlikte üç ayrı vakayı gizlice çözmesiyle bu bakanlık yeniden kurulabilecektir. Ancak bu şekilde tam altmış beş sene geçer ve nihayet ilk romanda Bayan Vis’in etrafından toplanan üç küçük kahramanımız Ruben, Nina ve Alfa sayesinde bakanlık Hollanda’da yeniden kurulabilir.
İkinci cilt tam da ilk cildin bittiği bu yerden başlıyor. Ekibimiz kendilerine merkezden gönderilen yeni ekipmanlarıyla Bayan Vis’in çatı katında bakanlık ofislerini kuruyorlar. Fakat bilgisayarlarını açtıkları anda önlerine bakanlığın kapandığı 1953 senesinden çözülmeden kalan bir vakanın dosyası çıkıyor. Bu konuda Çözüm Bakanlığı’nın kuralları çok açık: Bir dosya çözülmeden yeni bir sorunun tespit edilip çözülmesine başlanamaz. Bu durumda insanlara yardım etmek isteyen ve çevrelerindeki tespit edecekleri sorunları çözmeye başlayabilmeleri için bakanlık çalışanlarının bu eski dosyayı mutlaka çözmeleri lazım.
1953 senesinde kiracısından tehdit yoluyla aldığı erken dönem bir Van Gogh tablosunu getirdiği evinde ölü bulunan bir ev sahibinin hem katili hem de cinayetten sonra sırra kadem basan tablonun bulunması gerekmektedir. Çünkü ortada boş yere mağdur edilen bir aile vardır. Tablonun üç kuşaktır sahibi olan kiracı cinayet suçlamasıyla hapse atılmış ve onun ardından ailesi ve küçük kızı da zor zamanlar geçirmiştir.
Peki ama bu kadar zaman sonra kahramanlarımız bu çok bilinmeyenli dosyayı çözmeyi ve adaleti geç de olsa tesis etmeyi başarabilecekler midir? Mekânların değişmesi, olayların kahramanlarının ya ölmesi yahut da çok yaşlanması, dosyada pek çok eksiklik olmasının yanı sıra bir de başlarında Gümüş Adamlar belası vardır. Bakanlığın eski çalışanlarından Arthur Balthazar Silver, insanların sorunlarını kendilerinin çözmesi gerektiğine inandığı için bakanlığın faaliyetlerine son vermek amacıyla onların bütün çözüme yönelik eylemlerini sabote edecek bir gizli örgüt kurmuştur.
Gümüş Adamlar tarafından takip edilirken çalışmak zorunda olan Nina, Alfa ve Ruben pek çok maceraya atılacak ve titiz bir akıl yürütmeyle bu çözülmemiş dosyanın karanlık dehlizlerinde yollarını bulmaya çalışacaklardır. Araba kovalamacalarından kılık değiştirmelere kadar polisiye bir hikâyenin bütün unsurlarıyla bezenmiş bu enfes romanın sonuna kadar okurlar da Van Gogh’un kayıp eserinin peşinden soluk soluğa koşacaklar.
Havanın erken karardığı bu kış akşamlarında, Çözüm Bakanlığı çalışanlarının bu vakayı nasıl çözdüklerini okumak can sıkıntısı için iyi bir çözüm olabilir.