Sadece Paris’in değil, dünyanın en tanınmış kitabevlerinden biri Shakespeare and Company. Ambleminde, mottosu şöyle yazıyor: Kilometer zero Paris, Türkçesi: Paris’e sıfır kilometre. Notre-Dame’in gölgesinde, Seine nehri boyunca sıralanan açık hava sahaf dükkânlarının karşısında, şehrin tam kalbinde. Kapısında İrlandalı şair Yeats’in “Yabancılara düşman olma; belki onlar kılık değiştirmiş bir melek olabilirler” dizeleri yazan tarihî bir yer…
Karakteri, ruhu ve sesi olan bir mekân Shakespeare and Company; asil bir havası, stili var. Turistlerle dolup taşıyor ama burnundan kıl aldırmıyor. Hikâyesine gelince…
Kurucusu Amerikalı George Whitman, “sadece bir dükkân değil, sosyalist bir ütopyaya ev sahipliği yapan bir kitapçı” düşlemiştir. Paris’in en ünlü semtlerinden Quartier Latin’in Don Kişot’u diye adlandırılan Whitman, özgür ruhu, cömertliği ve yabancılara, mültecilere kucak açmasıyla tanınmıştır. Şöyle der Whitman: “Bu kitapçıyı, sanki bir roman yazar gibi, her odayı romanın bir bölümünü kaleme alır gibi inşa ettim ve insanların kapıyı sanki bir kitabın sayfalarını çevirircesine açmalarını seviyorum, hayallerindeki dünyaya götüren bir kitabın sayfalarını…”
Öyle de olur. İki dünya savaşı arası dönemin kayıp, mülteci, sahipsiz yazarları bu kitapçıda toplanacak, okuyacak, yazacak, hatta kalacak yeri yoksa geceleyebilecektir de…
Anglo-Amerikan mülteci yazarların buluşma noktası…
Tarihi 1919 yılına kadar uzanan kitabevi, yıllar boyu Anglo-Amerikan edebiyat dünyasının Paris’teki merkezi olmuştur.
James Joyce’un Ulysess’i ülkesinde aforoz edilmişken kitabın ilk baskısını Shakespeare and Company Kitabevi yapar. Öyle ki Javier Marias Yazınsal Yaşamlar, Ünlü Yazarların Gizli Yaşamları kitabında, basımı konusunda çekilen büyük zorlukların ardından Ulysess nihayet çıktığında, Joyce’un bizzat kendisinin, eserini bu kitapçıda müşteriler için paketlerken birçok kez görüldüğünden bahseder.
Ernest Hemingway, Ezra Pound, F. Scott Fitzgerald, Julio Cortázar, Henry Miller, Lawrence Durrell, Allen Ginsberg, William Burroughs, Anaïs Nin, Richard Wright, William Styron, William Saroyan, James Jones ve James Baldwin kitabevinin müdavimi olmuş diğer ünlü isimlerden sadece bazılarıdır.
Shakespeare and Company, Haziran 2003’ten beri Paul Auster, Will Self, Marjane Satrapi, Jung Chang, Philip Pullman, Hanif Kureishi, Siri Hustvedt, Martin Amis ve Alistair Horne gibi yazarların katıldığı edebiyat festivallerine de evsahipliği yapmaktadır. Ayrıca kitabevi, en azından haftada bir gün genç yazarları ve okurları günümüzün ve Paris’in edebi kişilikleriyle buluşturan bir etkinlik de düzenlemektedir. Zadie Smith, John Berger, Lydia Davis, Jennifer Egan, Carol Ann Duffy, David Simon, Edward St. Aubyn ve Jeanette Winterson bu etkinliklerde rastlayabileceğiniz ve sohbet etme imkânı bulabileceğiniz günümüz yazarlarındandır.
Sürüklenen çalılar…
Sanatçılar, yazarlar, entelektüeller kitabevinde bulunan divanlarda, yataklarda 7 gün 24 saat vakit geçirebilirler. Açıldığından bu yana kitabevinde tahminen 30.000 genç yazar kalmıştır. Bu misafirler “tumbleweeds” (sürüklenen çalılar) olarak çağırılırlar. Konuklardan kitabevinde kaldıkları süre boyunca yalnızca üç şey yapmaları beklenir: her gün bir kitap okumak, günün birkaç saatinde kitapçıda çalışmak ve tek sayfalık bir otobiyografi yazmak. Yazarların, seyyahların ve hayalseverlerin ardında bıraktığı hikâyelerden oluşan binlerce sayfalık otobiyografiler şu anda devasa bir arşiv oluşturmaktadır.
“Her kitap, bir armağandır”
Shakespeare and Company’nin şiarlarından biri şu: “Her kitap, bir armağandır.”
Fransa’da kitapçıların sattıkları kitaplara alâmet-i fârikaları olan özel damgalarını vurmaları kadim bir gelenektir. Kitabevi de, kurulduğundan beri, bu geleneği yaşatmaya devam ediyor. Shakespeare and Company’den satın aldığınız kitabı özel kılacak bu damgayı vurdurmayı sakın ihmal etmeyin. İki seçeneğiniz var: Ya ‘Kilometer Zero Paris’ yazan ‘klasik’ Shakespeare and Company damgası, ya da kediseverlerin vazgeçemeyeceği kedi motifli damga…
Kitapların da tıpkı kediler gibi birden çok yaşamı vardır. Shakespeare and Company’den sadece yeni kitapları değil, ‘nadir’ kitapları da satın alabilirsiniz. Vitrini süsleyen paha biçilmez ilk baskıların, antika kitapların arasında Ezra Pound’un ya da Hemingway’in ruhu âdeta sizi izliyor gibidir… Bir kitabı satın almaya paranız yetmiyor mu? Öyleyse ikinci kata çıkarak sekiz asırlık Notre-Dame kilisesinin eşliğinde, size tahsis edilmiş divanlara uzanarak raflardan aldığınız herhangi bir kitabı saatlerce okuyabilirsiniz, bu divanlara yatıp düşlere dalmış nice ünlü yazarı, şairi selamlayarak… Üzerinde ‘Play me’ yazan piyanoyu çalan birileri mutlaka olacaktır yakınınızda. Belki kattaki küçük yazı odasından gelen daktilo sesleri zihninizdeki yazma hevesini tetikleyecektir.
Bunları yapmadan dönmeyin
– Kitabevinin uygun fiyatlarla satılan kartpostal şeklindeki tarihi fotoğraflarından ya da baskılı bez çantalarından mutlaka satın alın.
– Efsanevi kitapçıda her zaman bir kedi yaşar. Kitapçının kedisi, Anne Frank’ın Hatıra Defteri’ne atıfla hep ‘Kitty’ ismiyle çağrılmaktadır. Kitabevinin kedilerini sevmeden dönmeyin.
– Kitabevinin duvarına kendinizden ya da ziyaretinizden küçük bir anı bırakmayı ihmal etmeyin.
Rüveyda Gürcan – edebiyathaber.net (15 Temmuz 2016)