Hayat dediğimiz şey bazen de düşmek, yorulmak, hata yapmak, ama yine de ayağa kalkıp devam etmek; üstelik her hatadan ders çıkararak yola daha güçlü ve cesur devam edebilmek değil mi? Peki bizi bu özgürlük ihtimalinden alıkoyan ne? Karşılaşma ihtimalimiz olan engeller mi, yoksa daha ne olduklarından bile tam emin değilken kendi aklımızda onlara dair yarattığımız korkular mı? Yanıt basit, en azından söylemesi basit, korkular.
Korkular elbette yabana atılacak şeyler değil, ancak onları bu denli büyütüp hayatın zorluk katsayısını arttıran da yine bizleriz aslında. Özge Bahar Sunar’ın kaleme alıp Öznur Sönmez’in nefis çizimleriyle renklendirdiği Cam Kavanozlar biz yetişkinler aleminin dahi çözüm bulacağız derken içinde kaybolduğu bu soruları çocukların dünyasından yanıtlıyor. Doğan Çocuk’tan yayınlanan kitap, büyüdükçe kemikleşip daha da çetrefilli hale gelen zihnimizde yarattığımız korkuların aslında sandığımız gibi korkulacak şeyler olmadıklarını, onları korkunçlaştıranın bizler olduğunu bize hatırlatırken, çocuklara da cesur olmayı öğretiyor.
Anlatıcı bir balık bir de onun dinleyicisi aynı zamanda iç sesi diyebileceğimiz yengeç Cam Kavanozlar’ın esas kahramanları. Balığın anlattığı ise dedesi ve ninesinin hikayesi. Bir yanıyla denizin derinliklerinde dilediklerince yüzgeçlerini savurup kuyruklarını sallayan tüm balıkların hikayesi. Böylesi bir dünyada yaşayan balıklar, bir gün kendi rızaları ile kendilerini camdan kavanozlara hapsediyorlar. Yine denizin içinde ancak sınırları belli bu kavanozların daha güvenli, denizlerin ise çok tehlikeli olduğunu düşündükleri için üstelik.
Anlatıcı balık da bu nine ve dedenin torunu. Gel gelelim tüm ailenin bir kavanoza sığması da orada hem sağlıklı hem huzurlu yaşaması da tahmin edileceği üzere pek kolay sayılmaz. Diğer tüm balıklar gibi neden o kavanozlara mahkûm olduklarını, tam olarak neyden korktuklarını bilmeden razı geldikleri bu yaşantı elbette hayalleri gibi kendileri de özgür balıklara bir noktadan sonra dar gelmeye başlıyor. Başlıyor başlamasına da buradan çıkmak için gereken cesareti nereden bulacaklar?
Sunar’ın kurgusunun en güzel yanlarından birisi de burada devreye giriyor. Her şey bir oyunla başlıyor. Varmış gibi yapılan tehlikelerin yarattığı korkudan kurtuluş için gerekli cesaret ancak oyunun alternatif dünyasında bulunabilirdi. Şiirsel dili, kısa ve net ifade gücü, sade olduğu kadar derin anlamlar taşıyan hikayesi kadar su altı dünyasının hayal gücünün sınırlarını zorlayan capcanlı renklerini ve formlarını sayfalarına taşıyan resimleriyle Cam Kavanozlar özel bir kitap.
Kitabın sonuna geldiğinizde korkular ve korkuların kaynakları, cesur olmak ve o ilk adımı atmaktan çekinmemek üzerine pek çok duygu ve düşünce sizinle yolculuk etmeye devam ediyor. Nasıl ki suya atlamadan yüzülmüyorsa, adım atmadan da o yol yürünmüyor. Çocuk okurları için eğlenceli olduğu kadar ufuk açıcı bu kitap, ebeveynlerin de kendisine sorması gereken soruları onlara hatırlatıyor.
edebiyathaber.net (27 Aralık 2021)