Kopan ip, bağlanabilir yeniden
Tutar tutmasına ama
Kopmuştur işte bir kere
Belki karşılaşırız yine, ama orada
Beni terk ettiğin yerde
Bulamazsın beni bir daha
Bertolt Brecht
Bir nesneyi yalnız bize bakan yüzüyle algılarız. Aynı nesneye bakış açımızı değiştirerek bakarsak o nesnenin algılanan yüzü de değişir. Holmes’ün cinayete bakışına da nesneler egemendir. Kişiler onun değerlendirmesine nesneleşerek girer: Bir giysi parçası, ağızdan kaçırılan bir söz, vücut dili, şive… Kişilerin öyküleri onu pek ilgilendirmez. Bir tarihçi olsaydı eğer, bir bronz paranın üzerindeki yüz, bir vazonun üzerindeki desen, arşivde bulunan bir mektup (içeriğinden çok, mektubun nasıl bir mürekkeple yazıldığı), onu İlyada’dan, Aristophanes’in oyunlarından ya da dönemin tarih yazıcılarının tüm tanıklıklarından daha fazla ilgilendirirdi. Çünkü, Holmes’e göre, nesneler yalan söylemez, oysa insanlar söyleyebilir.
Polisiye, bir hikâyeyi en demokratik anlatan yazımdır. Cinayete karşı edebiyatın adalet hayalidir. Roman yaşanan “an”ı edebileştirerek sonsuza ulaştırır. Polisiyede ise, “an,” elin bir silahı ateşleme eyleminin bilince dönüştüğü karar “an”ıdır, yaşanıp bitiverir. Polisiye zihni önce geren, sonra rahatlatan haz ve hız üzerine kurulu merak unsurunu ön plana çıkaran bir hikâyedir.
Psikolog Şule Şahin’in Kopmuş İp’i ilk olarak 2005 yılında Platin Yayınları tarafından basılmıştır. 2014 yılında Pusula Yayınları tarafından yeniden basılarak, Türk polisiye edebiyatına bir kadın yazar kazandırmıştır.
Şule İzgi Şahin ODTÜ Psikoloji Bölümü mezunudur. Psikolog olarak başladığı mesleki yaşamına, IK, Eğitim ve Finans sektöründeki çalışmalarıyla devam etmiş ve uzun yıllar yöneticilik yapmıştır. Türk Psikologlar Derneği Genel Müdürlüğü görevinden sonra Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Psikoloji Bölümünde ve diğer üniversitelerde öğretim görevlisi olarak Psikopatoloji ve Edebiyat ilişkisi üzerine dersler vermiş ve AB/Dünya Bankası projelerinde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği, Şiddet ve Özgüven konularında Gender Expert olarak görev yapmıştır. Psikolog ve psikoterapist olarak çalışmalarını devam ettirmekte olup ayrıca çeşitli kuruluşlarda kurumsal eğitimler vermektedir. Şule İzgi Şahin, Ankara Üniversitesi Adli Bilimler Enstitüsü Kriminalistik Doktora programında özel öğrenci olarak çalışmalar yapmıştır.
ODTÜ Mezunları Derneği bünyesinde kurduğu Edebiyat Kulübü, Psikoloji Atölyesi, Uygulamalı Yazın Atölyesi ve Roman İnceleme seminerlerini yürütmektedir. Psikolojik bir altyapı içeren “Psikolojik Polisiye Romanlar Üçlemesi” şu üç kitaptan oluşuyor: Kopmuş İp (2005), Kocama Tuzak Kurdum (2008) ve Kırmızı Kadifenin Sırrı (2012)
Bu roman üçlemesinin yanı sıra yazarın bir de Psikodrama ve Edebiyat etkileşimi üzerine yazdığı Romandrama (2020) adlı kuramsal ve uygulamalı bir bilimsel kitabı bulunmaktadır.
Klasik roman olarak değerlendirebileceğimiz polisiye üçlemenin ilk romanı Kopmuş İp, yedi günlük zamanda geçiyor. Merak unsurunu ön plana çıkaran olaylar, ana çerçevede dinamik bir yapı oluşturuyor. On yedi alt bölüme bölünmüş, üç katmanlı metnin ana motifini suç oluşturuyor. Çehov ”İlk bölümde duvarda asılı bir tüfek olduğunu söylüyorsanız, ikinci ya da üçüncü bölümde o tüfek patlamalıdır,” der.
Birinci katman suç; ana unsuru oluşturuyor. Cinayet, kazayla bir insanın ölmesi, suç aleti bıçak, silah kaçakçılığı gibi organize suçların bulunduğu katman.
İkinci katman, kişilik gelişimi; kadın ile başlayan kadın ile biten kitapta kadın duyarlılığı hissediliyor. Kadın üzerinden bir kişilik gelişimi hissediliyor. Ana karakter İpek’in dönüşümüne şahit oluyoruz. Tanrısal bakış açısıyla yazar araya giriyor ve kadının hayatındaki dönüşümü bize polisiye kurgu ile anlatıyor.
Üçüncü katman, Ankara polisiyesi olması dolayısıyla yirmi yıllık Ankara’daki toplumsal sürecin fotoğrafını gösteriyor. Algının, toplumun değişimini, dönüşümünü gerçekçi bakış açısıyla görürüz.
Kurgunun yapısında üçgen kurgularla kişiler birbirine bağlanıyor. Üçgen arzı bittikçe yenisi başlıyor. Cinayet, kaçırılma, katil kim gibi merak uyandıran unsurlar okuru dinamik tutarken, okur kendini olayların içinde sürüklenirken buluyor. Her gün okuru bir sonraki güne hapsediyor. Anlatıcıdan anlatıcıya geçerken zihinde canlanan olaylar, kişiler ve mekân ile okura sinematografik bir metin sunuyor. Metni zenginleştiren güçlü diyaloglar, karakterler hakkında ipucu veriyor, şüphe yaratıyor, okuru muzip gülümsemelerle akıl oyunlarına davet ediyor.
Genç ve başarılı bir psikolog olan İpek üzerinden anlatılan olaylar, İpek’in yengesi Serpil’in sevgilisi tarafından fiziksel şiddete maruz kalışıyla başlıyor. Eşi ile son zamanlarda yaşadığı sorunlar nedeniyle evliliği kötü bir dönemden geçerken, İpek’in hayatı Serpil’e verdiği borç paranın ardından birdenbire ortaya çıkan sırlarla, Ariadne’nin yumağına döner. İpek ipin ucunu tutar ve yumağı çözmeye başlarken girdiği labirentin odalarından çıkabilecek midir? Yedinci günün sonunda İpek’in dönüşümüne, narin güzelliğine zıt olan inat ve sebatına şahit oluyoruz. Güçlü kadın karakterler çizen yazarımız metinde kadın duyarlılığını ön plana çıkaran cinsiyetçi bir söylemi de barındırıyor.
Karmaşıklığı yansıtma konusunda oldukça başarılı olan kurguda kişi ve olayların hepsi birbiriyle bağlantılı. Yüzleşmeler, akıl oyunları, sırlar, iç içe geçmiş hikâyeler okura edebi bir ziyafet sunarken merak da uyandırıyor. Saplantı, bilinçaltı, ipucu, merak, haz kavramları romanın ana motifi etrafındaki diğer motifleri oluşturuyor.
Evlilik, aşk, ilişkiler, aldatma, yalnızlık, güvensizlik, insanın çıkmazlarının sarmaladığı metin, klasik bir roman olma özelliği taşıyor. Akıcı dili ve üslubuyla okuru sarmalıyor.
Kopmuş İp’ten sonra yayınlanan Kocama Tuzak Kurdum ve Kırmızı Kadifenin Sırrı ile seri tamamlanıyor.
Kaynak: Kopmuş İp, Şule Şahin, Pusula Yay., 250sf.
edebiyathaber.net (29 Ocak 2024)