Söyleşi: Mehmet Özçataloğlu
Çocuk edebiyatının üretken ve çalışkan isimlerinden “Şair Anne” olarak da tanınan ve anılan Sultan Serdar DOKSÖZ’le Altın Kitaplar tarafından yayımlanan “Farkındalık Serisi” üzerine konuştuk.
Çocuk edebiyatının en çok çalışan yazarlarındansınız. Hemen her gününüz bir etkinlikte geçiyor takip ettiğim kadarıyla. Yorucu bir tempo olduğu muhakkak. Bu konudaki motivasyon kaynağınız nedir?
Motivasyon kaynağım, çocuklar ve meslektaşlarımdan gelen güzel dönütler. Çocukların gözlerindeki ışık tüm yorgunluğumu alıyor.
Altın Kitaplar tarafından yayımlanan “Farkındalık Serisi” üzerine konuşalım istiyorum. Cemal Özdemir’le ortaklığınız söz konusu. Öncelikle bu proje nasıl doğdu? Ortaklığın boyutu nedir? İki yazarlı kitaplar mı farklı türde bir destek mi?
Cemal Özdemir ömrünü özel çocuklara adamış harika bir insandır. Alandaki eksikliği tamamlamak için verdiği mücadeleyi görünce destek olmak istedim. Dört kitabı, büyük bir titizlikle kaleme aldık. Benim için çok farklı bir deneyim oldu. İlk defa ortak bir çalışmanın içinde bulundum. Ortaklığın boyutuna gelince ikimizin de dert edindiği konular ve özel çocukların yaşadığı zorluklara karşı toplumda bir farkındalık oluşturmak. Tamamen aynı derdi sahiplenmemizden kaynaklı bir ortaklığın ürünüdür kitaplar.
“Özelistan Mahallesi”nin hemen girişinde bizim yaşayabildiğimiz ama bugünün çocukları için artık bir ütopya olan mahalle tablosu çizmişsiniz. Daha ilk satırdan kokusu burnuma geldi o güllerin. Sonra da bugünkü tabloyu düşündüm. Bunu çocuklarımıza niçin yaptık, diye. Aynı soruyu size de soracağım. Bunu çocuklarımıza niçin yaptık, bu mirası koruyup aktarmayı niçin başaramadık?
Ah, dedim soruyu okuyunca. Ah! Çocukluğumun mahallesidir çizdiğim bu tablo. Her evin bahçesinde güller vardı. Bütün gün sokakta oyun oynardık. Şimdi ise sefer tası binalarda tabletlere hapsettik çocuklarımızı. Mirasımızı koruyamadık, hepimizin payı var elbette. Kendi adıma şunu söylemek isterim ki bugünkü tablodan elimden geldiğince uzak durmaya çalışıyorum. Ankara’da mahalle kültürünün yaşanmaya devam ettiği ender yerlerden birinde yaşamımı sürdürüyorum.
Kitaplarda konu ettiğiniz, başrole oturttuğumuz özel gereksinimli bireylerle ilgili yapılan çalışmaları yeterli buluyor musunuz? Geçmişle kıyaslayınca ilerleme söz konusu ama bana göre yapılması gereken daha çok çalışma var. Katılır mısınız bana?
Kesinlikle katılıyorum, daha çok yolumuz var. Bay Hünerli kitabı yaşanmış bir olaydan yola çıkarak kaleme alındı. 2024 yılında hala böyle olayların yaşanıyor olması gerçekten çok üzücü. Umarım kitaplarımız farkındalık yaratabilir.
Gökçe Odabaşı resimleriyle canlılık kazandırmış kitaplara. Onunla ilgili çalışma sürecinizden söz etmenizi isteyeceğim ki bu güzel projeden konuşurken adını anmış olalım.
Gökçe Odabaşı inanılmaz bir ressam… Kısa sürede mükemmel işler ortaya çıkarmasını hep hayretle ve hayranlıkla izledim.
Kitapların tamamına baktığımızda “Asla Vazgeçme” mesajını aldım. Yürüme engelli, görme engelli, disleksi ve otizmli dört kahraman üzerinden bu mesajı vermişsiniz. Dizinin devamı gelecek mi peki?
İnsanı insanı yapan empati kurma yeteneğidir. Zihnimizdeki ve kalbimizdeki engelleri yıkıp farkındalığı yüksek bireyler yetiştirebilmek ve engelli bireylere olan bakış açısını değiştirebilmek için bu serinin devamını yazmak istiyoruz.
edebiyathaber.net (27 Aralık 2024)