“Musluğu çok açmıyoruz, suyu boşa akıtmıyoruz. Şimdi şu köpükler gidene kadar güzelce ovuştur bakalım ellerini.”
Bir an kendime yabancılaştım. Çocukken annem bana böyle anlatıyor muydu acaba? Yoksa yeni nesil bir anne olarak “fazla duyarlı” mı davranıyordum? Olur mu ya, ben çocukken “küresel ısınma”yı ortaokul fen kitaplarında bir paragraf halinde özetleyip geçiyorlardı. Sanki hiç gelmeyecek bir günden bahseder gibi. Oysa ben çocukken -şimdi olduğu gibi- dünyanın başka başka yerlerinde çoktandır konuşulan bir şeymiş ozon tabakasının incelmesi, suyun azalması, dünyanın giderek daha çok ısınması… Ben büyüdükçe anladım, çocuğum şimdiden anlasın. Kendi geleceği için suyu boşa akıtmasın.
Kafamın içindeki monolog sona erdi. Geriye bir soru kaldı:
“Bir tek çocuğa değil de bir sürü çocuğa nasıl anlatabiliriz suyun değerini?” Masadaki kitaba kaydı gözüm, yanıt oradaydı: “Ayşe’nin Bulut Projesi”.
Gelin Behiç Ak’ın kaleminden yeni çıkan Günışığı Yayınları etiketli bu kitabı konuşalım. Görüp görebileceğiniz en eğlenceli fen bilgisi derslerinden birine katılalım.
Her şey “neden?” sorusu ile başladı: “Ceviz ağacının dalları neden bu kadar kurumuş? Toprak neden çatlak çatlak olmuş? Musluk neden yılan gibi tısslıyor?…” Ayşe bu soruları birbirine bağlayıp hepsine ortak bir çözüm buluyor: susuzluğu giderecek bir yağmur bulutu projesi! Evet evet, sürekli yağmur yağdıran bir bulut olsa, veya yağmur bulutları üreten bir fabrika… Bu her şeyi çözebilir!.. Mi?
Ayşe, bulut projesi hayalini gerçekleştirmek için kolları sıvadığı anda gerçek bir buluta rastlıyor ve eğlenceli, keşiflerle dolu bir yolculuk başlıyor.
Dünya’daki doğal su kaynakları neler? Evdeki su ile denizlerdeki suyun farkı ne? Suyumuz azalıyorsa neden daha fazlasını üretmiyoruz? Dünya’nın ısınması iyi bir şey değil mi? Bitkilerin su ile nasıl bir bağlantısı var?.. Peki ya diğer canlılar?..
Ayşe ve kedisi Sarman, Minik Bulut’un üstüne atlayıp tüm bu soruların yanıtlarını arıyorlar. Minik Bulut onlara su döngüsünden, erozyondan, küresel ısınmadan bahsettikçe bizim zamanımızın birer paragraflık ara başlıklarının bugün kritik hâle gelmiş birer soruna dönüştüğünü daha net anlıyorum. Evet, diyorum, bize bunlardan bahsedilmişti. Peki ne kadar koruyabildik geleceğimizi?
Kitabın sayfalarını yeniden karıştırıyorum, oksijen ve karbondioksit döngüsünün anlatıldığı şemalar, fabrika dumanlarının sembolik gösterimi, ozon tabakası meselesi… Her şey 30 yıl önceki gibi duruyor. Oğluma elini yıkarken suyu tasarruflu kullanmasını hatırlatmam şimdi daha çok aklıma yatıyor; ben “fazla duyarlı” bir anne değilim; aksine Dünya artık gerçek anlamda “duyarlı” olunması gereken bir noktada.
Ayşe’nin Bulut Projesi bu hassasiyete dikkat çekmek için nokta atışı bir kitap olmuş. Su uzmanı Dr. Akgül İlhan’ın danışmanlığında doğanın işleyişini anlamak için, çevreye duyarlı olmamızı hatırlatmak için, geleceğimizi bilinçlendirmek için miras niteliğinde bir rehber.
Haydi, suyu kurtar Ayşe! Haydi bu kitabı okuyun çocuklar, okuyun ve siz de birer kahraman olun. Suyu kurtarın, dünyayı koruyun!
Bu “bilimsel” hikâye geleceğimize, gezegenimizi kurtaracak adımlar atan herkese.
Yaşasın çocuk kitapları.
edebiyathaber.net (23 Haziran 2023)