Jeanette Winterson’dan Taş Tanrılar ve Ersan Üldes’ten Gayrimeşru Anlamlar Sözlüğü Kafka Kitap etiketiyle yayımlandı.
Tanıtım bülteninden
Kafka Kitap mayıs ayında Jeanette Winterson’ın Türkiye’de ilk kez yayımlanan sıradışı romanı Taş Tanrılar’ı ve Ersan Üldes’in, kelimelerin kayıt altına alınmamış anlamlarını esprili bir dille derlediği Gayrimeşru Anlamlar Sözlüğü’nü edebiyatseverlerle buluşturdu.
Taş Tanrılar
Jeanette Winterson
Bugün hayatta bir kere karşımıza çıkabilecek bir fırsata tanıklık etmek için buradayız. Pek çok hayatta da karşımıza çıkabilecek bir fırsattır bu. Yaşam başladığından beri karşımıza çıkan en iyi fırsat. Gezegenlerimiz tükeniyor ve yeni bir gezegen bulduk. Göğü süsleyen onca parlak kaya arasında, yuva diyebileceğimiz gezegeni bulana dek araştırma yaptık. Yolumuza devam ediyoruz, o kadar. Bunu herkesin bir noktada, er ya da geç yapması gerekir; doğal bir şey bu.
Orbus’un uzak bir gelecekte yaşayan sakinleri için insan hayatı, bugün bildiğimiz tanımlamadan epeyce uzaktır. Örneğin, bu insanlar için “yaşlanmak”, DNA’da görülen bir hatadan ibarettir ve kolaylıkla onarılabilir. Ölmekte olan dünyaya da bu gözle bakılır; ekolojik çöküşle birlikte gelen kıyamet “onarılabilir bir hata”dır sadece… Hâl böyleyken kollar sıvanır ve üzerinde yaşadığımıza benzer bir gezegen daha bulunması için gereken her şey yapılır. İnsanlığın ufuktan silinen hayallerini, umutlarını, adalet ve etik gibi kavramların uçup gidişini, hatta “insanlık” kavramının kökten değişimini görmezden gelerek, varılmak istenen nihai hedef budur: Yeni bir şans.
Winterson’ın bu sıradışı kurguyu ilmek ilmek örerken aklında tek bir soru olduğu ortada: “Peki ama yeni bir şansı hak ediyor muyuz?” Yazarın bu kitapta açığa çıkacak yanıtı, gerçeklerle yüzleşmeye hazır olanların kalbini kırmayacaktır…
“Son derece canlı ve çarpıcı bir anlatı inşa eden Taş Tanrılar, her daim çaresiz ve tedbirsiz insanoğluna adanmış keskin bir ağıt…”
– Ursula K. Le Guin
Gayrimeşru Anlamlar Sözlüğü
Ersan Üldes
Gayrimeşru Anlamlar Sözlüğü’nün ortaya çıkışını yalnızca yaşam deneyimine dayandırmak pek doğru olmaz. Edebiyat deneyiminin de en az yaşam deneyimi kadar etkili olduğunu ve bu sözlüğün, özellikle Gustave Flaubert’in meşhur Yerleşik Düşünceler Sözlüğü’nden esinle hayat bulduğunu belirtmek gerekir. Bu sözlüğün en güçlü yanı ironisiydi tabii ama asıl muhteşem olan, böyle bir sözlük hazırlama fikriydi; kalıplaşmış algıları hicvederek on dokuzuncu yüzyılın ruhunu madde madde yansıtma fikri, her şeyden önce büyük bir buluştu. Bu anlamda Flaubert’in izinden giden Ambrose Bierce da yirminci yüzyılın başında yayımlanan parıltılı eseri Şeytan’ın Sözlüğü’nde yine hiciv ve ironi yoluyla kendi dönemini resmediyor, Amerikan toplumunun değerlerini alaşağı ediyordu. Tabii ki dünya genelinde bu iki sözlük dışında da klasik sözlük tanımına uymayan birçok farklı sözlük deneyimi gerçekleşti, hatta hem roman hem de sözlük olan bazı eserler de yayımlandı. Ama Gayrimeşru Anlamlar Sözlüğü’nün Flaubert’in sözlüğünden esinlendiğini ve maalesef bu sözlüğü hazırladıktan sonra okuyabildiğim Bierce’ın sözlüğüneyse daha yakın durduğunu vurgulamakta yarar görüyorum.
Bu noktada akıllara şu soru gelebilir; böylesi bir sözlüğe gerçekten ihtiyaç var mıydı? Biliriz ki sözlükler, edebi eserlerden farklı olarak daha pragmatik bir bakışla ve daha somut bir ihtiyacı gidermek uğruna üretilirler. Anlamlar sözlüğünün rafa kalktığı bir dönemde, gayrimeşru anlamlardan çatılmış bir sözlük ne işe yarar? Evet, lafı hiç dolandırmadan söylersek, hiçbir işe yaramaz. Hiçbir işe yaramadığı gibi okuyana zarar da verebilir; herhangi bir maddenin gayrimeşru anlamıyla gerçek hayata katılan biri için işler sarpa sarabilir. Bu sebeple sözlüğe faydacı yaklaşmak, her şeyden önce güvenli değildir. Bir romana yaklaşılması gerektiği gibi, her zaman sakin ve soğukkanlı olunması ve bu sözlükten edebiyat dışı bir fayda beklenmemesi önerilir.
Ersan Üldes
edebiyathaber.net (1 Haziran 2022)