Köy Enstitülü öğretmen yazarlarımızdan Behzat Ay’ın günlüklerinden oluşan kitabına verdiği isim Çırılçıplak Yüreğimle’dir. Türkiye Öğretmenler Sendikası’nın da kurucularından olan Behzat Ay, ilerici ve çağdaş düşüncelerinin bedelini öğretmenlik hayatı boyunca sürgünlerle ve görev değişiklikleriyle ödemiş, bunun verdiği yorgunluk sebebiyle erken denebilecek yaşta emekli olmuştur.
1994 yılında Gerçek Sanat Yayınları tarafından yayınlanan Çırılçıplak Yüreğimle, emekliliğinin ardından yazarlığa daha fazla eğilen Ay’ın kaleme aldığı çok sayıda eserden biridir. 1981-1994 yılları arasını kapsayan kitapta yazar, birçok farklı özelliğiyle kendini okuyucularına gösterir.
Yazarın en önemli özelliklerinin başında hayvanlara ve özellikle kedilere olan sevgisi gelir. Kitabın ön ve arka kapağında yer alan kedi fotoğrafları bunun kanıtıdır. Yaşamı boyunca 30’dan fazla kediyi sahiplenen ve bakımını üstlenen Ay, evlatları gibi gördüğü kedilerini kaybettiği zaman yaşadığı acıları da günlüklerine yansıtır.
“Evimin önünde şoseye iki kedi yavrusu atmışlar. Bağırıp duruyorlar. İndim balkondan, yanlarına. Süt mavisi gözlerini gözlerime diktiler, yalvarırcasına. Kucağıma alıp balkona getirdim. Yiyecek bir şeyler verdik. Saldırdılar. Yavrucaklar kim bilir ne zamandan beri açtılar… Ne zaman sokakta bir kedi yavrusu görsem ağlamaklı olurum. Neden yavruları analarından ayırıp attılar?” (s.73)
Behzat Ay, edebiyat dünyamızda içkiyle arası iyi olan yazarların başında gelir. Bu sebeple defalarca zehirlenir, hastanede yattığı olur. Hatta ölüm tehlikesi bile atlatır. Başta Aziz Nesin olmak üzere arkadaşları O’nu bu alışkanlığından vazgeçirmeye çalışırlar ancak pek de başarılı olamazlar.
“Üzüntüyle çok içtim, yemeden içtikçe duyarlığım arttı. Duyarlığım arttıkça da içtim. Ayıldığımda kendimi sayrılarevinde buldum. Komaya girdiğim için serum merum vermişler. Kefeni bir kez daha yırttığım söylendi.” (s.9)
Kitapta yıllar ilerledikçe, Behzat Ay’ın kaybettiği arkadaşlarının ardından kaleme aldığı yazılar da çoğalır. Kemal Bilbaşar, Hasan Hüseyin Korkmazgil, Ruhi Su, Metin Eloğlu, Hasan İzzettin Dinamo, Cemal Süreya bu isimlerden bazılarıdır. Art arda yaşadığı kayıplar, yazarın aklına ilginç bir araştırma konusu getirir. Konu, ölen isimlerin hangi ayda ve hangi yaşlarda öldükleri üzerinedir. Buna göre, yazarların en çok mart ayında hayata veda ettiklerini saptayan Ay, 50 yaşın altında ölenleri az yaşayanlar, 70 yaşın üzerinde ölenleri ise çok yaşayanlar kategorisine koyar. 50 ile 70 yaş arasında hayatını kaybedenler ise normal kategorisinde yer alırlar.
Şiir, Behzat Ay’ın edebiyat dünyasında en çok takip ettiği ve sevdiği alanlardan biridir. Çok sayıda şiir kitabı okuyan ve farklı şairlerden yüzlerce dizeyi ezbere aklında tutabilen yazar, günlüklerine sık sık okuduğu şiirlerden alıntılar yapar. Yaşadığı güne veya olaya uyan bu dizeler, kitapta en çok yer verilen satırlar arasındadır.
Behzat Ay, öğretmenliğinin de vermiş olduğu etkiyle dilin Türkçeleştirilmesi konusunda oldukça hassastır. Tıpkı Nurullah Ataç gibi, bilindik kelimelerin yerine Türkçelerini kullanır, bunu yapmayanları ise eleştirir. Özellikle doksanlı yıllarda dile İngilizce kelimelerin girmeye başlaması yazarın rahatsızlık duyduğu bir diğer gelişmedir.
“Adli hata yerine yargısal yanılgı, tashih-i karar yerine karar düzeltme, hayali ihracat yerine düşsel dışsatım, faili meçhul yerine işleyeni bilinmeyen, ehven-i şer yerine daha az kötü denilemez mi? Niçin denilmesin, yazılmasın! Ama inadım inat adım Kara Murat diye direniyorlar ya da Türklükle övünerek Türkçeye sırt dönüyorlar.” (s.143)
Çırılçıplak Yüreğimle, 1999 yılında henüz 63 yaşında hayatını kaybeden Behzat Ay’ın iç dünyasının, yaşam mücadelesinin, aydınlanma ve çağdaşlık kavgasının ilgiyle okunabileceği, alanındaki en samimi kaleme alınmış çalışmalardan biridir. Hayvan düşmanlığının gittikçe artmakta olduğu bugünlerde, insanlarla hayvanlar arasındaki içten dostluğu göstermesi bakımından da bir kat daha önemlidir.