20. yüzyılın önemli edebiyat eleştirmenlerinden, edebiyat kuramcılarından biri olan ve vaktiyle Zürih Üniversitesi’nde karşılaştırmalı edebiyat dersleri de veren Paul de Man’ın güncel modernite ve post-modernite tartışmalarına müdahale eden çalışmalarının derlendiği Teoriye Direnç adlı makale derlemesi, geçtiğimiz aylarda Ketebe Yayınları etiketiyle okuyucuyla buluştu. Kitaptaki metinler edebiyat alanını etkisi altına almış olan teori meselelerini ele alır. Daha önce Hegelci fenomenoloji katmanlarından miras kalan okuma meselesinin sınırlarını belirleme noktasında Paul de Man, okumanın herhangi bir teorik girişimin kavrayabileceğinden çok daha radikal bir mesele olduğunu anlamaya başladığını açıkça ifade ediyor. De Man’a göre yazılarında ortaya koyduğu okuma kavramının önünde aşması gereken iki engel vardır: ilk engeli çıkaran bizzat teorik atılımdı fakat ikincisi on sekizinci yüzyıldan bu yana felsefi düşünce tarihiyle ilgiliydi.
Paul de Man’a göre, edebiyat teorisiyle ilgili genel bir açıklama, teoride, pragmatik düşüncelerden başlamamalıdır. Öncelikle “Edebiyat nedir?” gibi sorular ele alınmalı ve dilin edebi ve edebiyat dışı kullanımı arasındaki ayrımı tartışmalıdır. Daha sonra edebi türler çeşitli şekilde sınıflandırılmalı ve bu sınıflandırmalardan doğması gereken normatif kurallara geçilmelidir. Edebiyat teorisi, edebi metinlere tarihsel ve estetik değil dilbilimsel düşünceler temelinde yaklaşılmaya başlanıldığında varlık kazandığı söylenebilir. Yani tartışmanın nesnesi artık üretimin yolları, anlamın alımlanması ve edebi metnin ortaya çıkışındaki değeri olduğunda…
“Direnç” terimi 1970’lerde ve 1980’lerde Amerika Birleşik Devletleri’nde tecrübe edildiği şekliyle, teoriye kurumsal direnç formlarına ancak ikincil olarak atıfta bulunmaktadır. Paul de Man metinlerinde “direnç” terimini çok farklı bir amaçla kullanmıştır. Direncin açıklamasını şöyle yapar Paul de Man: “Direnç; doğa bilimlerinde akla sığmayacak, sosyal bilimlerde sözü edilmeyecek şekilde edebiyat teorisi söyleminin yapısal bir bileşeni olabilir.” Teoriye direnç, dilin bizatihi kendisine ya da sezgiye indirgenemeyecek unsur ya da işlevler barındırma imkânına dirençtir. Kısaca dilin dil hakkında kullanımına dirençtir. Teoriye direnç, edebiyatın ön planındaki bir boyutu olan mecazi boyuta ya da dilin retoriğine olan dirençtir. Paul de Man’ın anlattığı üzere okumaya bir direnç olan teoriye direnç; teorik girişimlerin dışında değildir ve teori-estetik tezadından kaynaklanır.
Sonuç olarak edebiyat teorisine gösterilen direnç, edebiyat teorisini daha da geliştirmektedir. Çünkü edebiyat teorisinin konuştuğu dil kendine direncin dilidir. Bu gelişmenin zafer mi yoksa yenilgi mi olduğuna karar verilmesi, günümüz düşünce dünyasının da hala kolaylıkla cevaplayabilmesinin mümkün olduğu bir şey değildir. Teoriye Direnç kitabı, Paul de Man’ın metinlerinin yanında Wlad Godzich’in önsözü ve Stefano Rosso’nun de Man ile yaptığı söyleşisini de içeriyor. Yeniden açıklama girişimleriyle Paul de Man, pratiği, teorinin güdümünden kurtarmaya çalışıyor. Fatma Büşra Helvacıoğlu çevirisiyle, keyifli okumalar dilerim.
edebiyathaber.net (28 Şubat 2023)