Aytül Akal, çocuk edebiyatının var olduğu günden bugüne çocuklar için yazan bir isim. Bu alanın gelişmesindeki emeği yadsınamaz. Değişik yaş grupları için yazdığı hemen her kitapta benzer lezzeti alıyoruz. Bu da onun ustalığının tescilidir. Onu okuduğum her defa, acaba masanın üzerinde ne var, bir dahaki sefere hangi yaş grubu için ve hangi konu ile gelecek diye merak ederim. Bu defa yine çok renkli (kişiliğini yansıtırcasına) ve çok eğlenceli kitaplarla geldi. Kitaplarla diyorum çünkü beş kitaplık bir dizi. Beşi birden tittire tittire okumalık. “Tittirikler” başka türlü nasıl okunur ki?
Tittirikler, Bilgi Çocuk etiketli ve Oğuz Demir çizimleriyle buluştu bizimle. Okurken bir an düşünmeden edemedim, metinler çizimlerin üzerine mi yazıldı, yoksa metinlerin üzerine mi çizimler yapıldı, diye. Metin ve görsel öyle güzel bütünlük oluşturmuş ki, sadece çizimlere bakarak böyle bir kitap okuyabilirdik. Ya da sadece metni okusak, ancak böyle bir görsellik düşleyebilirdik. Çizimleri harika olan kitaplarla karşılaşsak da zaman zaman, böylesi bir bütünlüğe denk gelemiyoruz her zaman.
Tittirikler beş kitap demiştim. İlki “En Korkunç Şeyler.” Sırasıyla, “En Gürültücü Şeyler”, “En Eğlenceli Şeyler”, “En Çılgın Şeyler” ve “En Komik Şeyler.” Kitapların her birini iki bölüm olarak da ele alabiliriz. İlk bölüm yani başlangıç kısmı “Bir varmış bir yokmuş. Bahçesi ağaçlarla, çiçeklerle dolu bir okul varmış. Bu okuldaki çocuklar okumayı, resim yapmayı, şarkı söylemeyi, en çok da oyun oynamayı severmiş” diye başlıyor. Sonra sınıfa bir öğretmen giriyor, her defasında başka bir öğretmen. Resim, müzik, beden eğitimi… Son iki kitapta sınıf öğretmeni olarak adlandırılsa da biri deneysel çalışmalar, diğeri ise tiyatro üzerine çalışmalar yaptırıyor. Sanırım yazar burada, yaşamın sadece temel dersler, sınavlar üzerine kurulu olmadığını, okullarda başka bir eğitim sisteminin de mümkün olabileceğin anlatmak istemiş. Kitapların ikinci ve son bölümleri ise hizmetlinin sınıfın kapısını açmasıyla ve “bu ne dağınıklık” diye söylenmesiyle başlıyor. Hizmetliyi, akşamın karanlığının çöktüğü sınıfın kapısında koridordan yansıyan ışığın altında görünce anlıyoruz sona yaklaştığımızı.
Bu arada sözü aldım yürüdüm de hâlâ Tittiriklerin kim olduğundan söz etmedim. Tittirikler sınıfın öğrencileri değil tabi ki. Onlar hemen ilk kitapta öğrencilerin çizdiği ve bizim de burada tanıştığımız sevimli canavarlar. İki gövdelisi, üçayaklısı, sekiz parmaklısı, kürek kafalısı, kepçe gözlüsü, çatal kulaklısı, yılan kuyruklusu, ahtapot başlısı, timsah ağızlısı, kirpi saçlısı… Daha neleri, daha neleri… Görüp göreceğimiz en renkli, en sevimli canavarlar bunlar. Ve en eğlenceli…
Tittiriklerle soğuk ve karanlık bir Pazar sabahı tanıştım. Yeni yılın hemen başında. Renkli ve eğlenceli bir yıl dilerken, dileğimin içinde geçenden daha renkli daha eğlenceli kitaplarla buluşmak umutlarımı daha da artırdı geleceğe dair. Çocuklar da ebeveynleri de ortak keyfi yaşayabilirler Tittiriklerle. E daha ne olsun!
Mehmet Öçzataloğlu – edebiyathaber.net (13 Ocak 2020)