Edebiyat, kurgusal bir alandır ve okuyucu bu ön kabulle okuma sürecine girer. Kurgu, kimi zaman gerçeklikten bir işaret fişeği alır ve okuyucunun zihnini biraz da gerçeklik bağlamına çeker. Toni Morrison, bu yönüyle romanın bağlamına paralel giden bir yaşam çizgisine sahiptir. Zenci hakları, yoksulluk, kadın hakları mücadeleleri içinde geçen bir yaşama eşlik eden sindirilme ve bunun yol açtığı buhranların yarattığı bir kadın olan Morrison, özümsediklerini edebiyatında kullanmıştır.
Farklı kültürler farklı yazınsal metinler doğurur. Bu kültürel farklılıklar kimi zaman ortadan kalkar. Tarihin bazı dönemlerinde bazı süreçlerin seyri birbirine benzer ve bir toplumun onlarca yıl önce geride bıraktığı bir toplumsal yapıyı çok uzak bir toplum daha yeni yeni yaşıyor olabilir. Kadına yönelik şiddet, çocuk istismarı, çocuk gelinler, yoksulluk şu an modern olarak kabul edilen ülkelerin çok da gündeminde olmayan ancak buna karşın dünyanın geri kalanında her gün yaşanan sorunlar yumağı olarak karşımıza çıkan meselelerdir. Ana karakter Junior’un bebeklikten başlayan yaşamına odaklanıyor roman. Yakın çevresiyle yaşadığı olumsuzlukları, yurt hayatını, yaşamına girip çıkan kişileri ve tanık olduklarını kendi içi dünyasında harmanlayan genç kızın yaşamı, dönemin ve genel olarak siyahîlerin Amerika’da yaşadığı zorlukları anlatmak için bir araç görevi görüyor. Sert bir yaşam mücadelesi veren kadınların birlikteliği, kırılmaları, düşleri, genelde acı ama kimi zaman umuda dönük hikâyeleri, edebiyatın sosyolojiye, psikolojiye ve insanı ilgilendiren öteki bütün bilim dallarına ne denli malzeme sunduğunu bir kez daha hatırlatıyor. Çocuk gelinin oyun çağından yaşlı bir adamın eşi olmasına kadar yaşadıkları, anlatımları, başkalarının olaya bakışı ve bunlara ilişkin getirdiği yorumlar her ne kadar kurgusal bir izleğin sonucu olsalar da gerçek bireylerin görmezden gelemeyeceği ve benzer durumlar karşısında vereceği tepkilerin renklerine de gönderme yapıyor.
Eğitim, sağlık, beslenme ve aile bağlarını anlatan romanın başka bir içerik öğesiyse bütün olumsuzluklara rağmen kadınların birbirlerine olan destekleri. Düşen, şiddet gören, ötekileştirilen, etiketlenen ve mutsuzluğun yumağındaki kadınların kimi kez bütün bu olumsuzluklara rağmen birbirine destek olmalarını ön plana çıkarması yazarın örtük mesajlarından biri olarak görülebilir.
Toni Morrison’un incelikli dil ve anlatımı, Püren Özgören’in nitelikli çevirisi, zor yaşam şartlarında var olma mücadelesi veren insanların yaşamına derinlemesine ve geniş bir perspektiften yapılan gözlemler ve bütün bunların yaşamda bir umut yaratma adına kurgulanması Aşk (Love) romanını başyapıt düzeyine yükseltiyor.
edebiyathaber.net (7 Haziran 2022)