Teknolojik gelişmeler ile birlikte rahat bir yaşama kavuşan insan, mutluluğunu sağlayabilmiş değil. Akıl ile yaşamına düzen veren modern insan aklın yasaları sayesinde kendisini keşfedeceğini düşünmüş, dünyayı “iyi” olarak yaşayabileceği bir yer haline getirmeye çalışmıştır. İnsanların bir arada yaşayabilmek için yaptıkları sözleşmeler bireye mutluluk getirmemiştir. Sıradan insan kendini toplumun içinde kabul etmek ister ve toplumun değerlerini kendi değerleri olarak belirler. Oysa insan mutsuzdur ve toplumsal hiçbir değer modern insan için bir çıkış noktası olamamıştır.
Yaşamda “iyi” ve “kötü” olarak var olan değerler yok fakat insan, varlığına anlam katmadan yaşayamaz. Anlam arayışına giren insan kendisine değerler yaratır. Nietzsche bu bağlamda insanın iyi ve kötünün ötesinde bir yapısı olduğunu ve bir “güç istenci” içinde olduğunu söyler. Nietzsche’ye göre geleceğin yaratılması gerek ve bu yaratım geçmişle yüzleşilip geçmişe sahip çıkılmadan mümkün olamıyor.
Hakikatin doğasına ait olabilen insan mutludur. Hakikatin doğası acıyı ve ıstırabı, neşeyi ve huzuru bünyesinde barındırır. Ruhtaki birliğin parçalanmışlığına gözünü diken insan için dünya yaşanılır bir yer değildir. Trajik insan, dünyanın yaşanılabilir bir yer olmadığını bilen, acı ve ıstırapla ruh bütünlüğünü sağlama adına an’ı yaşamaya çalışan kişidir. Yaşam bitmek tükenmek bilmeyen bir arayıştır. Bu bağlamda yaşıyor olmak değil; dünyanın bütün umutsuzluğuna rağmen yaşıyor olmanın bilincinde olmaktır trajik olan.
Dengeli ve uyumlu bir varlık olmayan insanda uyumsuzluğun farkına vararak yaşayan, anlamsızlık ve mutsuzluğa rağmen mutluluğun peşinden koşan insandır trajik insan. Ve mutluluğun peşinde koşarken kaderiyle karşı karşıya kaldığında ondan kaçmak istemeyen; kaderine rağmen yaşama tutunmaya çalışan kişidir.
Trajik insan geçmişini kabul eden, bütün iyi ve kötü yönleriyle yaşamı olumlayan kişidir. Yaşamın içindeki anlamsızlığın farkına varır ve kendisine düşsel bir dünya kurarak, yaşam karşısındaki anlamsızlığına rağmen yaşamak ister. Trajik insan değerlerin değerini öncelikle sorgulayan kişidir. Toplumun genellikle iyi olarak şekil kazanmış değerlerinin dünyada fayda sağlaması açısından değerlendirildiğini bilir.
Trajik insan hiçbir değerin anlam ifade etmediği bir dünyada yaşadığının bilincine varsa da üst değerleri değersizleştirdiğinde ortaya çıkan nihilizme takılı kalmaz. Nietzsche için nihilizm hastalıklı bir ruh durumudur ve trajik insan bu hastalığın bilincinde olan kişidir. Sürü insanı toplum içinde sadece yaşayabilmek ister, yaşamda daha fazlasını yapmak istemez. Oysaki trajik insan kendisini zorlayacak değerlerin peşindedir, sıradan insanın değerlerine asla önem vermez.
Nietzsche’ye göre dünya yorumlardan ibarettir. Bu bağlamda ahlak da bir yorumdur. Ahlaki fenomenler yoktur ve hiçbir ahlaki ifade kesin doğru olarak ifade edilemez. Trajik insan ahlaksızca diye nitelendirilen her şeyin yeniden değerlendirilmesini göz önüne alan insandır.
Geçmişini sahiplenen insan, geçmişindeki bütün olumsuzlukları da sahiplenir. Trajik insan içindeki acıya rağmen dünyaya aşkla bağlıdır ve yaşamı olanaklı kılar. İçinde bir çatışmayla yaşar çünkü zaten çatışmanın olmadığı yerde trajediden bahsedemeyiz.
İnsan yaşarken ölüyordur. Trajik insan yaşamın her an ölmek olduğunu bilen insandır. Varoluşsal sıkıntılarını gidermeye çalışan trajik insan bunu başaramayacağını bilir ve kaderini sever.
İnsan doğanın bir parçasıdır. Trajik insan tabiatın yaratış ve yıkış devinimini içinde taşır. Dünya bir sanat eseridir ve trajik insan bu sanattan pay almasını ve kendinden yola çıkarak dünyaya katılmasını bilen insandır. Dünyaya katılmak her zaman acı ve yıkımı da içinde barındırır. Evrensel değerlerin oluşmasına yetkili olan insan, hazzı ve coşkuyu yaşar fakat ölçülü olmayı da göz önünde bulundurur. Yani trajik insan aynı zamanda sınırlarını da bilir. Sıradan insan, insanın zayıflığından ötürü yaşamı suçlarken, trajik insan varlığının anlamsızlığına rağmen yaşama daha çok bağlanır.
Nazê Nejla Yerlikaya – edebiyathaber.net (19 Ocak 2015)