Tüm dünyada büyük ilgi gören, “Bu da Geçecek” kitabının yazarı Julia Samuel’in yeni kitabı “Her Ailenin Bir Hikâyesi Vardır”, birçok çıkmazla karşılaşıp dibi görse de tekrar ayağa kalkıp tek yürek olan ailelerden yola çıkarak “tünelin sonundaki ışığın” hep var olduğunu ispatlıyor.
12 Eylül 1959 yılında doğan İngiliz psikoterapist ve pediatri danışmanı Julia Samuel, bundan yaklaşık 30 yıl önce, eğitimini tamamladıktan sonra ilk olarak Westminster Bereavement Service’de, çeşitli nedenlerle yakınlarını kaybeden ailelere gönüllü olarak danışmanlık yaparak mesleğe ilk adımını atmış. Daha sonra Westminster Pastoral Foundation’da daha resmi bir danışmanlık eğitimi almış ve burada iki yıl daha gönüllü olarak deneyim kazanmış. Kısırlık ve bebek ölümünün neden olduğu yıkımla yüzleşen Samuel Wellbeing adlı hayır kurumunun bağış toplama kolunun başkanlığını yürütmüş. Ardından Paddington’daki St Mary’s Hastanesi NHS pediatri bölümünde annelik ve pediatrik psikoterapi rolüne öncülük ettiği bir yas danışmanı olarak çalışmış. Halen kendi özel muayenehanesinde danışmanlığa devam eden Julia Samuel, geçtiğimiz Mayıs ayında Eksik Parça Yayınları’ndan çıkan ve hem ülkemizde hem dünyada uzun süre çok satanlar listesinde yer alan “Bu Da Geçecek” kitabının ardından, yine Eksik Parça Yayınları etiketi, Bala Ulaş Ersay çevirisiyle yayımlanan “Her Ailenin Bir Hikâyesi Vardır” ile okurlarının karşısında. Kitap, “Aileler zorlu geçiş dönemlerinin üstesinden nasıl gelir?”, “Ailelerimiz bizi neden zor duruma düşürür?”, “Kimi aileler bazı sorunları kolayca atlatabilirken neden diğer aileler bu sorunlar arasında sıkışıp kalır?” gibi sorulara yazarın, sekiz vaka örneğinden yola çıkarak cevap aradığı, umut dolu hikâyeler barındırıyor.
Ailelerin kendini cezbetmesi için yeterli sebebi olduğunu söylüyor Julia Samuel. Bunun nedenini de şöyle açıklıyor: “Bir çocuğun yaşamının ve bunun sonucunda ortaya çıkan bireyin şekillenmesinde en önemli etki aileden gelmektedir. Çocuklar ailede deneyimledikleri güvenilir sevgiyi erişkinlik dönemine taşırlar, bu da bireylerin duygusal, fiziksel ve ruhsal sağlığını güçlendirir ve onların mutlu, sağlıklı ve üretken bir yaşam sürmelerini sağlar. İyi zamanlarında, aile bir bütün olarak kendimiz olabileceğimiz, tüm zaaf ve zayıflıklarımıza rağmen derinden sevildiğimiz ve anlaşıldığımız güvenli alandır. İdeal olursak, bu alan bir birey olarak gelişim sürecimizin başlangıcının tüm hatlarıyla öğrenilebileceği, içinde büyüdüğümüz atmosferin anlaşılabileceği yerdir.” Bunu şiar ederek “Her Ailenin Bir Hikâyesi Vardır”ı kaleme alan Julia Samuel’in kitabına konu ettiği aileleri istisnai veya sıradan olarak tanımlıyor. Kendini, “Ben kimim? Genlerimin toplamı mıyım yoksa kendimi mi yaratıyorum?” diye biyolojik babasını ararken kendini yiyip bitiren 51 yaşındaki Ivo Wynne, bir çocuk evlat edinmeye karar veren eşcinsel çift Singh ve Kelly kitabın “istisnai” örnekleri arasında yer alırken, Manchester’da yaşayan ultra-Ortodoks Yahudi ailesi Bergerlerin beş kuşağa yayılan ağır travmalardan sapasağlam çıkması ise sıradan örneklerden biri olarak kitapta kendine yer buluyor.
Julia Samuel, “Her Ailenin Bir Hikâyesi Vardır”da, her ne kadar malum önyargılardan dolayı, kitabında “ağırladığı” aileleri, “istisnai” ve “sıradan” diye ayırsa da bahsi geçen sekiz ailenin de yaşam içinde çok zorlu koşullardan geçtiğine tanık oluyoruz. Bununla beraber her şeye rağmen ailelerini beslemek, onları başka yaşam taleplerine göre önceliklendirmek, mevcut ve olası krizlerde bir arada tutmak için nasıl bir özveride bulunduklarını da okuyoruz. Samuel’in kitabının da, her bireyde, ailede farklılık gösterse de vuku bulma ihtimali olan tıkanıklara karşı örnek teşkil edebileceğini söylemenin mümkün olduğunu belirtmekte fayda var diyoruz…
edebiyathaber.net (3 Temmuz 2023)