Troy’dan Tory’ye uzanan bir kehanet öyküsü: Asılı Dağ’ın Kâhini | Tuğba Gürbüz

Kasım 24, 2020

Troy’dan Tory’ye uzanan bir kehanet öyküsü: Asılı Dağ’ın Kâhini | Tuğba Gürbüz

Vladimir Tumanov, çok sevilen ve çok satan, Kraliçeyi Kurtarmak ve Haritada Kaybolmak romanlarının ardından Asılı Dağ’ın Kâhini ile yeniden dilimize çevrildi. Kraliçeyi Kurtarmak kitabında çocuklara matematiği sevdirmeye çalışan, Haritada Kaybolmak kitabında ise coğrafyaya ilgi uyandırmayı amaçlayan Tumanov bu kez Truva Savaşı’nı anlatan İlyada‘dan bildiğimiz Kassandra karakterinden yola çıkıyor, Kanada’da geçmişte yaşanan bir afetle birleştirip insan eliyle yaratılan doğa tahribatını ve bunun yıkıcı etkisini, önceki kitaplarından aşina olduğumuz fantastik üslubuyla anlatıyor. Çocuk kitaplarının doğal sonucu olarak özgün kaynakların felaketle biten finalini değiştirerek anlatıyı mutlu ve umutlu bir sonla bitiriyor.

Roman, Alberta eyaletinin Rollins kentinde sokaklarda amaçsızca mırıldanarak dolaşan, çevresiyle bağı kopmuş, kimseyle konuşmayan Mırıldanan Kassandra adlı kadınla karşılaşmamızla başlar. Tanık olduğu felaketin ardından bu hâle geldiğini öğrendiğimiz Kassandra Templeton, Tory adlı kasabada yaşamaktadır. Kasaba küçük olmasına karşın çarpıcı doğasıyla turistlerin ilgisini çekmektedir. Bu çekim merkezi, kasabanın üzerine bir şemsiye gibi eğildiği için Asılı Dağ olarak bilinen görkemli doğal yapıdan kaynaklanmaktadır. Kasabanın hırslı Turizm Müdürü Jessica McMadden, jeologların raporunu ciddiye almayarak Asılı Dağ’ın yamaçlarının ortalarındaki düzlüğe çelikten yürüyüş yolları yaptırarak turist sayısını arttırmıştır. Dikkate alınmayan rapor, yürüme yolları ve platformu sabitlemek için dağın temeline açılan deliklerin kayayı zayıflattığı yönünde şüpheleri ortaya koymaktadır. Sessizce ilerleyen çatlak, tam da Kanada’nın bağımsızlığının 100. yıl dönümü için hazırlanan parkın açılış gününde, tüm kasaba halkı şenlik havasında kutlama yaparken bir heyelan yaşanmasına ve Kassandra hariç tüm kasaba halkının ölümüne, kasabanın yerle bir olmasına sebep olur. Kassandra basit bir unutkanlık sayesinde hayatta kalmıştır. Heyelan, Kassandra’nın unuttuğu bayrağı almak üzere eve gittiği sırada olur. Bir anda ailesini, tüm sevdiklerini ve yaşadığı kasabayı kaybeden Kassandra, akıl sağlığını yitirir ve üç yıl boyunca hastanede kalır. Taburcu edildikten sonra halasının yanına taşınsa da hiçbir zaman eskisi gibi olmaz. Günlerini yaş kış demeden her gün Tory’ye giderek geçirir. Saatlerce heyelan alanını izler. Bir müzeye çevrilmiş ve Templeton Evi olarak bilinen eski evine yürür, odasına çıkar ve çekmeceyi açar, kapar bir değişiklik olmasını umut eder gibi bakar. 

Bu girişin ardından beklenmeyen gerçekleşir ve Mırıldanan Kassandra, o enkazın içinden on iki yaşındaki çocukluğuna bir mektup ulaştırmayı başarır ve olaylar lineer çizgide akmaya başlar. Bu noktadan sonra heyecanın dozu artar, arkadaşları arasında Sandie diye bilinen küçük kızın Truva prensesi Kassandra’nınkini aratmayan yazgısına tanıklık ederiz. 

Bilindiği üzere Kassandra, Truva’nın altın çağında hükümdarlık yapan Priyamos’un kızıdır. Aynı zamanda Apollon Tapınağı rahibesidir. Apollon, genç prensese âşık olduğu için ona geleceği görme yetisini bahşeder ancak aşkına karşılık alamayınca onu lanetler. Kassandra geleceği görmeye devam edecek ancak kimseyi kendisine inandıramadığı için gücü gelmekte olanı engellemeye yetmeyecektir. İlyada’dan gelmekte olanın Truva Savaşı’nı bitiren ünlü Truva Atı hilesi olduğunu biliriz. Dünya üzerinde en çok bilinen hikâyeye göre Truvalıları savaşarak yenemeyeceklerini anlayan Akhalar, İthaka Kralı Odyseus’u dinler ve devasa büyüklükte bir tahta at hazırlar ve atı (içinde saklı bir grup askerle) şehrin surlarının önüne bırakırlar. Tüm ordu, geri çekilmiş intibası vermek için çadırları söker, sahili boşaltır, gemilere biner ve Truva açıklarında kaybolur. Truvalılar sonunda barışın geldiğine inanarak, sevinçle sokaklara dökülür, hediye atı surların içine alır ve kutlamalar başlar. Kassandra şehrin sokaklarında beyhude koşarak, dil dökerek Truva’nın sonunu getirecek hazin sonu engellemeye çalışır. Anne, babası bile inanmaz ona. Babası sinirlenir ve çıkışır:

“Felaket habercisi, hangi fesat tanrı seni ele geçirdi yine? Sevincimiz seni rahatsız mı etti? Bunca zaman beklediğimiz bu özgürlük günümüzü neşeyle karşılamamıza katlanamıyor musun? Savaş bitti Kassandra. Ve bu at da bir felaket değil, kentimizin koruyucusu Athene için bir armağandır. Defol, saraya dön çünkü artık sana gereksinmemiz yok. Bugün Troya surları içinde korku değil yalnızca neşe, eğlence ve özgürlük olmalı.”

Troya halkı neşe içinde barışı kutlar, uykuya geçer. Atın karnında saklı askerler dışarı çıkar, kentin kapılarını açar ve Akhalıları içeri alırlar. Truva yakılır, yıkılır ve yağmalanır. Geriye savaşın kazananı olmadığını duyuran dillere destan hikâyesi kalır.  

İsmi Troy antik kentini çağrıştıran Tory halkı da benzer bir şenlik havası içindeyken gelmekte olanı öğrenen Sandie Templeton pes etmeden halkı uyarmaya, kutlamanın yapılacağı alanı değiştirmeye çalışır. Kasaba halkını ikna etmek hiç de kolay olmayacaktır. Tam her şey yoluna girecekken işler yeniden tersine dönecek ancak müttefiklerinin de yardımıyla asla pes etmeyecektir.

Asılı Dağ’ın Kahini her iyi çocuk kitabı gibi her yaştan okuru mest edecek güçte. Romanın ana ekseni okura hayli heyecanlı, sürükleyici bir macera sunsa da, yaslandığı arka plan, çocuklarla doğa etiği, akılcı ve bilimsel yöntemlerle kontrollü endüstri, mitoloji, mitolojik kahramanlar, tarihi ve mitolojik olayların edebiyatta yeniden yazımı üzerine geniş bir yelpazede sohbet etme, üzerine düşünme imkânı sağlıyor. 

Kaynak: Asılı Dağ’ın Kâhini, Vladimir Tumanov, Çeviren Mine Kazmaoğlu, Günışığı Kitaplığı 

Tuğba Gürbüz – edebiyathaber.net (24 Kasım 2020)

Yorum yapın