Kitap Cumhuriyeti Yayın Kurulu üyelerinden Tuğba Dedeoğlu Demir, Ceres Yayınları Kurucu Ortağı ve Yayın Yönetmeni olarak bilinmekte. Deneyimli isim, Kitap Cumhuriyeti ve yayın dünyası ile ilgili merak edilen soruları yanıtladı:
Yayıncılığın geleceği hakkında neler düşünüyorsunuz?
Pandemi dönemi bizlere gösterdi ki dijitalde var olmayan her sektör zamanla yok olmaya mahkûmdur. Yayıncılık da buna dahil.
Teknolojiyle beraber e-kitap (elektronik kitap) yükselişe geçti. Ülkemizde bu yükseliş yavaş da olsa ilerlemeye devam ediyor. Artık kare kodlar ve AR (artırılmış gerçeklik) ile görüntülü kitaplar bile mümkün hale geldi.
Sesli kitaplar çok satanlarla yarışıyor ve tüm bu çalışmalar kitapların geleceğini şekillendiriyor. Teknoloji biz yayıncıları da kapsama alanına aldı. Geleceğe önem veren pek çok meslektaşım bu alanda yenilikler yapmaya özen gösteriyor. Basılı kitap her zaman popülaritesini koruyacaktır. Ancak teknolojinin okuma kültürümüzü değiştireceğine inanıyorum.
Kitap Cumhuriyeti fikri nasıl ortaya çıktı?
Kitaplar özgürlük ister. Biz de okuyuculara bu özgürlüğü sağlamak istedik. Okurların, web’ten ya da mobilden nitelikli ve ücretsiz kitaplara ulaşması amacıyla yola çıktık.
Yazarlar için Kitap Cumhuriyeti süreçleri nasıl işliyor?
Gönderilen her dosya uzman ekip ve kurul tarafından titizlikle incelenip-değerlendirilir. Seçilen kitaplar için düzelti, son okuma, kapak tasarım, tanıtım metni, iç tasarım hizmetlerinin tamamı Kitap Cumhuriyeti tarafından sunulur.
İhtiyacı olan yazarlar geliştirici editörlük hizmeti de talep edebilir.
Kitap Cumhuriyeti’ne dosya gönderirken dikkat edilmesi gerekenler nelerdir?
Dosyanın dil bilgisinden, okumayı kolaylaştıracak temiz bir dosya gönderildiğinden emin olunması lazım.
Dosya, önce bir editör denetiminden geçirildiyse editörün adının paylaşılması faydalı olacaktır.
Sadece dosya değil yazar da önemli. Bir özgeçmiş ve kitabın özetinin de gönderilmesi önemli.
Kitap Cumhuriyeti’nde karar alma süreci nasıl işliyor?
Öncelikle gelen tüm başvuruları titizlikle ele alıyoruz. Hepsi bir ön elemeden geçiyor. Deneyimli editörlerimiz sayesinde seçilen dosyalar yönetim kuruluna iletiliyor. Bizler tarafından incelendikten sonra da bir oy sayımı gerçekleştiriyoruz. Kurulumuzun çok seçici olduğunu söylemeliyim. Yayınlanmaya değer bulunan kitaplar bugün pek çok yayınevinin yayın portföyüne girebilecek kıymetli eserlerdir.
Türkiye’de kitap endüstrisini hangi noktada görüyorsunuz? Mevcut sorunların giderilmesi adına ne gibi adımlar atılmalı?
Gelişmiş ülkelerde yıllık bazda kişi başına düşen kitap sayısından söz edilirken Türkiye’de maalesef kitap başına düşen kişi sayısından söz edilmekte. Bu çok acı verici. 2011’de Kültür Bakanlığı tarafından yapılan bir araştırmaya göre bir ailenin ihtiyaç listesinde kitap (sınav ve ders kitapları hariç) 238. sırada yer almakta. İşte biz böyle bir sektörde var olmaya çalışarak aslında bir nevi Don Kişot’luk yapıyoruz. Tüm bu olumsuz tabloya rağmen yine de ayda yaklaşık 1500 yeni kitap yayınlanıyor. Pek çoğu raflarda yer alamıyor belki ama farklı kanallarla okuyucu bulmayı başarıyor.
Çözüm adına -eğitim sürecini bir yana bırakırsak- kitabın görünürlüğünün artırılması gerek. Bu da mevcut raf sayısının artırılması anlamına geliyor. Pek çok yazar ve yayınevi dağıtım kanalları ile rafta yer bulma konusunda sorun yaşıyor. Raf sayısının artması daha çok yeni yazar ve kitapla tanışabileceğimiz anlamına geliyor. Yani daha çok yayınevine değil daha çok kitapevine ihtiyacımız var.
edebiyathaber.net (28 Aralık 2020)