Berlin, Brecht ve Siyaset Güncesi
Emine Sevgi Özdamar’ın İletişim Yayınları’ndan çıkan son kitabı; Tuhaf Yıldızlar Dünyaya Bakıyorlar Gözlerini Kırpmadan, biyografik roman türünden hoşlanan okurların bir çırpıda okuyacakları bir kitap.
12 Mart 1971 darbesinin ardından çekilmez hale gelen hayattan: Brecht Tiyatrosu’nu araştırmak ve yerinde öğrenmek adına, kocasını ardında bırakarak Berlin’e giden, genç bir kadının Batı ve Doğu Berlin buluşması, dönemin siyasi zemini fon alınarak anlatılıyor.
Darbe sonrası İstanbul: “İstanbul’un göbeğinde öylesine dolanıyordum, birden insanlar koşmaya başladılar. Nereye? Sokaklardaki meyve tezgahları bana komik görünüyordu. Ne işi vardı bir narın, bir üzüm salkımının orada? Kim tadacaktı bunları sokaklarda insanlar nasıl kurşunlarla yere seriliyorsa, korkudan kaçan bir adamın poşetinden meyveler de öyle patır patır döküldü. İnsanlar aniden ortalıktan kayboluyor, fotoğraf oluyorlardı. Ana babalar ellerinde fotoğraflarla kapı kapı dolaşıp soruyorlardı: ‘Çocuklarımız nerede?’ Ülke ölüyor, hepimizi gebertecekler diye düşünüyordum. Ama öncesinde bütün insanların resmini çekmeliyim:”
Bütün roman boyunca, siyasetin günlük yaşamdaki yansıması yalın, çapaksız bir dille, ayrıntıların inceliğiyle anlatılıyor. İnsanı ülkesine yabancılaştıran bir süreç başlamıştır, kahramanımızın içinde: “Yabancı ülkelerde insan anadilini yitirir derler, insan kendi ülkesinde de anadilini yitirmez mi?”
70’li yılların Almanya’sı, Doğu ve Batı Berlin… Savaş sonrası bir ülke… Batı Berlin’deki eskici dükkanları: Ölen insanların giysilerinin satıldığı dükkanlar, insanın başını döndürecek kadar çok giysi… Punkcular, anarşist bir yaşam tarzı, Almanya ile ilişkilenmeye çalışan Türkler, göçebelik ve tiyatro, Doğu Berlin’le ilişkinin asal dayanağı olan Volksbühne’nin arşivinde Benno Besson’un yönetiminde sahnelenen Bertolt Brecht’in eseri Sezuan’ın İyi İnsanı’na ilişkin reji notlarının Türkçeye çevrilmesi ile başlayan çalışma süreci… Yazar burada da, epik kurama dair temel cümleleri, oyunun yönetmeni Besson’un ağzından aktarıyor: “Seyircilerin tecrübesini sahnede olup bitenlere karşı harekete geçirmek gerekiyor. Bu üçüncü boyutu çok güçlü bir biçimde vurgulamalıyız. Tiyatro salonunda bu gidişata bir dur demek gerektiği, ayrıca başka yolların olduğu dürtüsünü uyandırmak lazım. Seyirciler bunu düşünerek kavramalılar.”
Roman boyunca, kahramanın günlük hayatı ile Volksbühne Tiyatrosu’na ve oyunların provalarına reji notları sayesinde tanık oluyoruz. Psikolojik bir derinlikten çok reel dünyanın öznel anlatımı diyebiliriz kitap için. Belli bir olay ekseninde kurgulanmayan kitap bir günce diliyle yazılmış. Yazar, yer yer dünyanın politik zemininden kopmamak adına dönemin gazete manşetlerinden alıntılar yapıyor.
Yazarın, Muhsin Ertuğrul, Beklan Algan, Ayla Algan, Haldun Taner, Melih Cevdet Anday ve Nurettin Sevin'den tiyatro eğitimi aldığını ve 1976'da Almanya'ya gidip Benno Besson ve Mathias Langhoff'la baş asistan, dramaturg, ve oyuncu olarak çalıştığını da burada söylemek gerekir.
Delişmen bir kadının tiyatro ekseninde kurduğu dünyanın, dış dünya gerçekliği ile ve onun siyasal ve sosyal yapısıyla, travmalarıyla, komedileriyle harmanlandığı samimi bir kitap: Tuhaf Yıldızlar Dünyaya Bakıyorlar Gözlerini Kırpmada
Fatma Tuğcu – edebiyathaber.net (18 Nisan 2012)