“Sınıftakiler… Bana… Ayı diyorlar”
“İlkokuldayken… Bana… Ayı derlerdi.”
Bu iki cümle arasında 20 yıl var. Dün gibi hatırlıyorum. İkisinde de aynı kırgınlıkla burkulmuştu içim.
Çocukluk özgür, pervasız, cesur… Ve bir o kadar kırılgan bir dönem. İlk yıllarda aldığımız darbelerin izleri belki de bu yüzden kolay kolay silinmiyor.
Çocukluğumun en yaralayıcı anılarından birini anlattığım kişi bana sakince bakıp “Çocuklar… O yaşta acımasız olabiliyorlar.” demişti. Haklıydı. Ve ben aradan 20 yıl geçtiği için artık bu durumu böyle bir cümle ile sindirebilecek yaştaydım.
O günün çocukları büyüdü, yaralar öyle ya da böyle sarıldı. Peki şimdinin çocukları ne yaşıyorlar?
Bir şekilde kalpleri kırıldığında onlara gidip “Böyle şeyler olur, takılma yahu,” diyecek halim yok. Ama kitapların iyileştirici gücüne sığınıp onlara bir sihirbazlık numarası öğretir gibi Günışığı Kitaplığı’nın Tuhaflar Kulübü’nden bahsedebilirim. Sırf yalnız olmadıklarını, kesinlikle yalnız ve çaresiz olmadıklarını bilmeleri için. Zorbalığı sindirmek zorunda değilsiniz çocuklar! Hadi gelin tuhaflıklarıyla alay edenlere karşı birlik olmuş bu çocukların hikâyesini okuyalım!
Hugo, kekeme. Sınıftaki en tuhaf çocuk olduğunu düşünüyor. Bunun için haklı sebepleri de var üstelik. Çünkü bir grup çocuk bunu sürekli ona hatırlatıyor, hem de en acımasız şekillerde. Bir de Bernardo var mesela. O da harflerle sayıları karıştırıyor. O da bir başka “tuhaf”. Ama artık yeter. Tuhaf olabilirler ama yalnız olmak zorunda değiller. İki arkadaş bir araya geliyorlar ve Tuhaflar Kulübü’nü kuruyorlar.
Hayatı bize dar eden herkese karşı birlik olalım. Tamam. Birlikte daha güçlü duralım. Şahane. Ama bu kadar basit mi? Bir sınır çizince “tuhaflar” ve diğerleri birbirinden ayrılabilir mi? Bu soruların yanıtları Tuhaflar Kulübü satırlarında gizli.
Çocukluğundan beri kekemeliğin zorluklarını yaşamış ve bunu kendi çabalarıyla aşmış, İspanya çocuk edebiyatının en sevilen isimlerinden Jordi Sierra i Fabra, esprili tarzıyla tüm tuhaflara ve kendini tuhaf hissedenlere sesleniyor.
Tomás Hijo’nun çizimleri ile canlanıp renklenen Tuhaflar Kulübü, sadece güçsüzün güçlüyü yendiği bir direniş hikâyesi değil, aynı zamanda okura yeni pencereler açan bir “anlayış” hikâyesi.
Ne de olsa kalıcı çözümler için mücadele tek başına yetmez, bakış açısını da değiştirmek gerekir. Yazarın kendi deneyiminden aktardığı gibi, kendimizle dalga geçebildiğimiz gün, kusur olarak gördüğümüz şeyler yok olacak. Bu bir sihirse ancak değnek bizim elimizdeyken gerçekleşecek.
Bu hikâye dünya üzerindeki tüm tuhaflara. Yani size, bana, ona, hepimize.
İyi okumalar herkese. Yaşasın çocuk kitapları.
edebiyathaber.net (17 Ağustos 2023)