Söyleşi: Gizem Demir
Sebebi Sende Gizli adlı kişisel gelişim romanının yazarı, Psikolojik Danışman ve Aile Terapisti Türkân Bayraktar Uzun ile kendini keşfetmek, yazmak, ilişkiler ve kendini iyileştirmenin mümkünlüğü üzerine keyifli bir sohbet gerçekleştirdik.
İlk kitabınız Sebebi Sende Gizli yakın zamanda raflardaki yerini aldı. Neler hissediyorsunuz, yazdıklarınızı raflarda görmek nasıl bir duygu?
İçimdeki hisler öylesine yoğun ki neşe, coşku, küçük endişeler, huzur, güven dolu olmakla birlikte kitabı rafta ilk gördüğümde sevinç gözyaşlarım süzülüverdi. Kitabı yazarken yaşadıklarım film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti. Gerçekten çok özendim ve bu dünyaya öyle ya da böyle küçücük de olsa bir katkı bırakmanın mutluluğunu yaşıyorum, diyebilirim.
Romanınızın girişinde okurlarınıza, “Onca kitap arasında bu kitaba çekildiysen mutlaka vardır bir sebebi,” diyorsunuz. Hayatta da başımıza gelen iyi veya kötü şeylerde öğretici bir yan olduğunu düşünür müsünüz?
Evet. Hayatın her daim talebesi olduğumuza ve yaşadığımız deneyimlerin bir sebebi olduğuna inanırım.
Olayların içindeyken o an içerisinde hemen fark edemiyoruz ancak belli bir süre sonra sahneleri sanki film izler gibi izlediğimizde bize bir şeylerin öğretilmeye ve fark ettirilmeye çalışıldığını kavrıyoruz. Bütünden bakabilmeye başlıyoruz. İşte o zaman kötünün içindeki iyiyi, iyinin içindeki kötüyü anlayıveriyoruz. Yaşadığımız her ne ise vardır bir anlamı, diyebiliyoruz. Keşkelerimiz azalıyor.
Yazmak sizin için nasıl bir süreçti, nasıl hissettirdi? İkinci bir kitap gelir mi?
İkinci kitap yolda, yazmaya başladım bile. Yazarken hızımı alamıyorum. Her yazımda kendi farkındalıklarım da genişlemeye devam ediyor. Kendimi de iyileştirmeye aracı olurken dökülen satırlara şifa enerjisinin de aktığını hissediyor ve bunun, okuyuculara da aynı şekilde şifa ve farkındalık kaynağı olarak geçeceğini düşünüyorum.
Kitabınızın adından yola çıkarak sormak istiyorum. İçimizde gizli olan o sebeplere, ışıklara nasıl ulaşırız, nasıl aydınlatırız yolumuzu?
Merak duygusunu harekete geçirerek. Araştırarak. Kendimize ve hayata yakın durarak.
Niyet ederek. Bunları gerçekten isteyerek hareket ettiğimizde evrenin muazzam desteğine şahitlik ediyoruz.
Kitabınız roman şeklinde akarken bölüm aralarında “Farkındalık Zamanı” adlı kısımlarla, bölümlerde anlattıklarınızın bir nevi değerlendirmesini yapıyorsunuz. Eserinizi böyle bir matematik üzerine kurmaktaki amacınız neydi?
Farkındalıklara ışık yakmak. Neyi neden ve niçin yaşıyor olabileceğimizi ve kişilerin kendileri için bir şey yaptıklarında muazzam dönüşümleri deneyimlemeleri için böyle bir matematik oluşturmak istedim.
Hayatın farklı aşamalarında benzer darbelerle yaralanmış bir kadın ve bir erkeğin, yaşadıkları ilişkiyle kendilerini iyileştirmesine tanık oluyoruz eserinizde. Peki bu durum, her zaman mümkün müdür?
Her zaman mümkün olur mu inan bilmiyorum. Şunu söyleyebilirim: Her iki kişinin de gayretine bağlı olabilir. Belki ilişkinin bitmesi gerekiyordur, biter ama yeni ilişkilere yelken açıldığında kişiler artık yeni bir “ben” olarak çıkar yola.
Kendine bakım veren biri ilişkide tahsilat yapmaya çalışmadan sadece anların tadını çıkarır. Bu da ilişkiyi doyumlu kılar. Sevgi, saygı ve değer barınır. Özümüzde nasıl bir “ben” barındırıyorsak ve neyi öğrenmemiz, geliştirmemiz gerekiyorsa karşımıza o konuda en güzel öğretmenler çıkmaya devam eder.
Bir aile terapisti olarak gözlemlerinizden yola çıkarsanız günümüzde bir ailede en çok yaşanan sorun nedir sizce ve çözümü nerede gizlidir?
İletişimsizlik, bireylerin kendi ihtiyaçlarının farkında olmaması, sorumluluklardan kaçınmak bir ailede yaşanan en büyük sorunlar. İletişim kuramadığımızda yaşanan sorunun üstünü kapatmaya çalışıyoruz. İhtiyacımızı kendimize bile itiraf edemezken karşımızdakinden bekliyoruz. Sorumluluk almadığımızda neler yapabileceğimizin farkında bile olamıyoruz.
Kendimize ve yaşadıklarımıza açık yüreklilikle bakma cesareti gösterebildiğimizde her bir bireye özel çözümlerin kendi içimizde olduğunu anlayabiliyoruz. Aslında çözüm kendi içimizde; ruhumuzda, bilincimizde ve bilinçdışımızda.
Son olarak kendini iyileştirme yolculuğuna çıkmak, zihninin derinliklerinde yatanları keşfetmek isteyen okurlarınıza neler söylemek istersiniz?
Lütfen kendine ve hayata yakın dur. Eğer bu dünyada varsan elbet bir sebebin ve bir anlamın var. Varlığını kutla. Nerede duruyorsun ne yaşıyorsun bilmiyorum, sanırım tek bildiğim mutlaka bir amaca hizmet ediyor olduğun. Hangi amaca hizmet ettiğini bulmak ve bu dünyada kendi varlığını kutlamak, kendine daha anlamlı bir hayat yaşatmak için elinden gelenin en iyisini yapmaya başla. Neşeyi, keyfi, coşkuyu yanına al. Hüzünlerini yaşamaktan çekinme ama onlara fazlaca da tutunma. Geriye bakarak yürüyemezsin, tecrübelerini dönüştürebilirsin.
Aralarda ben de kendime sıkça hatırlatırım. Bu da geçer çok da “şey yapmamak” lazım, derim. Her şey gelip geçicidir. Kalıcı olan bu dünyayı nasıl bir doyumla yaşadığın…
edebiyathaber.net (27 Eylül 2023)