Günlük yaşamın telaşına öyle kaptırmışım ki kendimi, yaşadığım kentte denizi görmeyi unutmuşum. Oysa denize kıyısı olan bir kentte yaşıyorum. Ve aramız normal adım hızında 10 dakika. Geçen akşam havanın da uygunluğunu fırsat bilerek bıraktım kendimi yokuş aşağı, vurdum kendimi sahile. El ayak çekilmiş de olsa mevsim gereği, yine de sahipsiz değildi kıyılarımız. Ellerim ceplerimde kafamda türlü düşüncelerle yürüdüm kıyı boyu. Bir ara nefeslenmek için oturdum denizin üzerine uzanan balkonvari banklara. Gözlerim uzaklarda olanı biteni tartmaya çalıştım. Yaşadıklarımıza anlam vermeye uğraşsam da yoktu yanıtı bazı soruların. Umut, elde kalan son dayanak. Bakalım nereye kadar…
İnişi güzel de bir de çıkışı vardı bu yolun. Neyse ki gençlik var serde ve bir nefeste olmasa da yollar tükeniyor çabucak. Eve dönüp masamın başına oturuyorum. Çocuklar için ne yazsam acaba düşüncesindeyim. Onlar için daha çok okumak daha çok yazmak gerekiyor, farkındayım.
Süleyman Bulut’un Can Çocuk’tan yayımlanan “Uçankuş’tan Al Haberi” çocukların üzerindeki kasveti de dağıtacaktır bu hafta. Ev-okul-etüd merkezleri arasında yoruluyorlar, biliyorum. Bu yüzden muzip fakat muzip olduğu kadar da düşündürücü bu romanı okumalarını istiyorum.
Yeşilyurt Ormanları on yüz bin milyonuncu kralı Aslan KralKork’u karşılama telaşındadır. Fakat bu kral kendisinden öncekilerden çok farklıdır. Kırk gözü, kırk kulağı, seksen pençesi vardır. Ve bir de “Kork” namını almıştır. Peki, bu kralın bu kadar çok gözü, kulağı, pençesi var da yüzündeki sıyrıklar, vücudundaki yara bere de neyin nesi? Kendisini niçin koruyamamış böylesine farklı korkusuz kral? İşin aslının peşine düşen iddialı bir haber sitesinin iddialı gazetecisi Uçankuş, gerçekleri ortaya çıkarmanın peşindedir. İşte, o gerçeklerin peşindeyken Yeşilyurt Ormanları’ndaki serüvenini okuyoruz bu kitapta. TilkiTi, ÇakalÇak, SırtlanŞef kralın yanındakiler. Yani dalkavuklar. Onlardan işin gerçeğini öğrenmek çok da olanaklı değil, tahmin edildiği üzere. Fakat Sincap Teyin, Uçankuş’un şansı oluyor Yeşilyurt Ormanı’nda. Sincap Teyin’in neler anlattığını Aslan KralKork’un neden bu vaziyette olduğunu kitaptan okuyup öğrenin. Fakat yine de Sincap Teyin’in şu sözlerini buraya alayım: “… Gözler korkuyla yola çevrilmişken, Kurt bir adım öne çıktı, ‘Hiç kimse kendini küçük görmesin, arkadaşlar,’ dedi. ‘Aslanın gücünü hepimiz biliyoruz ama bizim de kendimize göre, aslana ters gelecek güçlü yanlarımız var. Tek tek küçük görünebilecek bu güçlü yanlarımızı birleştirirsek, unutamayacağı bir ders verebiliriz ona.’ Kurt’un konuşması oldukları yerde sinmiş gibi duran herkesi canlandırdı biraz. Bozayı sesini yükselterek, böyle bir kavgada kullanabileceği hünerini anlattı. Oklukirpi devam etti sonra. Arkasından Dağkeçisi, Köstebek, arılar, sivrisinekler… Bir bir anlattılar hünerlerini. Dinledikçe, herkese bir güven geldi. Duruşlar dikleşti, bakışlar canlandı…”
“Uçankuş’tan Al Haberi” çocukların bugünlerde okumasını önemsediğim bir kitap. Süleyman Bulut’un keyifli kalemi, Sedat Girgin’in renkli çizimleriyle…
İstanbul Kitap Fuarı için…
İstanbul Kitap Fuarı’nı ve oradaki dostları da selamlarım. Ebeveynlere seslenmek isterim. Çocukları mutlaka kitap fuarına götürün. Ve lütfen bırakın kendi yollarını kendileri bulsunlar. Diledikleri yönde, diledikleri kitaplarla ilgilensinler. Yazarlarla buluşup sohbet etsinler. Ellerinden tutup çekiştirerek ‘yeter bu kadar hadi bakalım, gördün işte kitapları, yoruldum, sıkıldım diye sızlanmayın ki kitap dünyasının tadını çıkarsınlar. Öğretmen arkadaşlara da sözüm, lütfen yönlendirici olmayın, bırakın çocuklar istedikleri kitabı seçsinler, okusunlar. Onların okumalarına çok ihtiyacımız var. Etkinlik yapmak adına götürecekseniz çocukları fuara, hızlı bir tur attırıp çıkaracaksanız, hiç götürmeyin. Çocuklar bir şekilde giderler nasıl olsa…
Mehmet Özçataloğlu – edebiyathaber.net (14 Kasım 2016)