İş Bankası Kültür Yayınları, Dünyaya Yön Verenler Dizisi’ne ünlü Fransız filozof ve matematikçi Descartes’ın biyografisi ile devam ediyor.
Tanıtım bülteninden
“Düşünüyorum, öyleyse varım” sözleriyle hatırlanan, aklın önemine ve gücüne inanan Fransız düşünür ve matematikçi René Descartes’ın (1596-1650) biyografisi, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları Dünyaya Yön Verenler Dizisi’nin 35’inci kitabı olarak raflardaki yerini aldı.
İrlanda Ulusal Üniversitesi’nde felsefe profesörü Desmond M. Clarke tarafından hazırlanan eser, Descartes’ın teolojiye, felsefeye ve bilime yönelik geniş kapsamlı ilgisini ele alıyor. Descartes’ Theory of Mind olmak üzere, Descartes ve on yedinci yüzyıl felsefesi üzerine çok sayıda kitabın yazarı olan Clarke’ın bu kitabı, felsefe ve tarih severler için aydınlatıcı bir kaynak niteliğinde.
Rönesans’tan itibaren oluşmaya başlayan yeni bilim anlayışı ile yeni kültürün temel ilkelerini senteze ulaştıran düşünür Descartes, Cizvit okulu ve Poitiers Üniversitesi’nde felsefe ve matematik dâhil mükemmel bir eğitim almıştır. Doğru ve güvenilir sonuçlar getiren matematiğin kazandığı sarsılmazlığı ve hızı, bilgiyi bilme yolu olarak en sistemli biçimde model alan on yedinci yüzyıl felsefecisidir. Böylece matematik dehasıyla Kartezyen koordinat sistemini ve analitik geometriyi kurarken felsefede de on yedinci yüzyıl rasyonalizminin temelini atmıştır.
Çekişmeci bir karaktere sahip olan ve fikirleri nedeniyle kendisini eleştirenlerle sık sık polemiklere giren Descartes, Kilise tarafından cezalandırılmamak için yazdıklarını otuz yıl süreyle ortaya çıkarmamıştır.
Ömrünün büyük kısmını anayurdundan uzakta, kendini daha özgür hissettiği ve adreslerini sıkı sıkıya gizlediği otuz yedi ayrı yerde geçiren düşünür, Avrupa’nın bilim ve felsefe camiasıyla ilişkisini mektuplar vasıtasıyla sürdürmüştür. Bir-iki yakın arkadaşı dışında yalnız, coğrafi olarak tecrit edilmiş, çekişmelerle dolu bir yaşamın burukluğuyla dolu, matematik ve felsefe dehasını kabul ettirememiş olarak ölmüştür.
Dehası ve önemi ölümünden yıllar sonra anlaşılmış, bir yandan takipçileri Kartezyenler adıyla bir tür tarikat oluştururken öte yandan Kilise kitaplarını yasaklamıştır. Aynı kaderi paylaşan naaşı, İsveç’teki ölümünün ardından yıllar sonra, nihayet altıncı kabrinde Paris’teki ebedi yerini bulmuştur.
edebiyathaber.net (15 Ağustos 2016)